Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

267 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
İlksöz: Karanlık dönemlerin adaleti yoktur. 60 ihtilalinin siyasi sonuçları günümüzde hala tartışma konusudur politik alanda. Ama ilginçtir ihtilal sonrası oluşturulan 61 anayasasının da en özgürlükçü anayasa olduğu söylenir. Özellikle bireysel özgürlükler, sendikal haklar, üniversiteler vb konularda. Her zaman bizi bizden daha çok düşünen siyasiler, bu özgürlükçü anayasanın topluma fazla geldiğini düşünmüş olacaklar ki, iktidarı muhalefeti bir olup zamanla bu hakları tek tek kaldırmışlar. 68 hareketinin yurda yansımalarının da bir sonucu olarak 70'lere gelinirken çok büyük toplumsal gösteriler başlamış bu hakları savunan. 6. Filo olayları, 15-16 Haziran olayları, üniversite olayları... Büyük destekle yeni seçilmiş olmasına rağmen zamanın iktidarı da bu toplumsal gösterilerle mücadele edemez hale gelmiş. Tüm bunların yanında dönemin bir de sol hareketlerini irdelemek gerek. İşçi, üniversite vb derken sol görüş büyük kitlelere yayılmaya başlar. Sol hareketin öncüleri temelde üç yolu seçmiş: Birincisi halk desteği ve oyuyla iktidara gelmek, ikincisi özellikle kırsaldan başlayan bir gerilla tarzı mücadele (Küba, Che örneğindeki gibi ki sonra birçok Latin Amerika ülkesinde de bu yol izlenmiş), sonuncusu da bir darbe ile yönetimi ele geçirme. Son görüşü destekleyenler, ilk iki fikrin çok zaman alacağını düşünüp, asker içinde kendileri ile aynı fikirleri paylaşan komutanların yönetimi ele geçirmesini istemekteydi. Böylece sürecin daha hızlı olacağını düşünmekteydiler. Belki şunu belirtmekte fayda var, çünkü herkes asker nasıl bir sağ sol olayına karışır gibi düşünenler olabilir. Aslında o yıllardaki sol düşüncenin ana teması Tam Bağımsız Türkiye fikriydi. NATO'ya yeni girilmiş ve ABD sözü fazla dinlenir olunca çoğu kişi bundan rahatsız olup Atatürk Türkiye'sini sorgulamaya başlamış. Dolayısıyla asker desteğinin esas sebepleri de bu olsa gerek. İşte hem olaylar hem de askerdeki bu arayışlar bahane gösterilerek 12 Mart 1971'de asker muhtıra verdi. Yani darbe yapmadı ama hükümeti istifa ettirip meclis içinden başka bir başbakan seçtirtti. Ama aslında ülkeyi yöneten askerlerdi, sıkıyönetim ile her şey askerin kontrolündeydi. . Her ihtilal, darbe dönemlerinde olduğu gibi birçok kişi haklı haksız sebeplerle tutuklanıp hapse atıldı. Bunların arasında fikirleri ile dikkat çeken Sevgi Soysal da vardı. Bir gece kimlik! kontrolünden geçemedi ve Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu'nun yeni misafiri oldu. Kitap Soysal'ın bu koğuşta geçirdiği günler ve anılardan oluşuyor. Behice Boran, Oya Baydar gibi tanınmış kişiler ile birlikte haklı haksız içerde tutulan diğer kadınlarla yaşanılan tutukluluk günleri. Başlarda, Soysal'ın romanlarından da hakim olduğumuz, kötü durumda bile neşesini koruyabilen insanlarla bir aradayken, sonraları hem hapishane şartları, diğer tutuklululara yapılan işkenceler, hem de muhtıra sonrası ülkede olup bitenin koğuştan endişe ile izlenmesi solunan ortam havasını hüzünleştirip ağırlaştırıyor. . Sevgi Soysal külliyatını okumaya başlayınca, basım sırasına göre okumaya karar verdim kitaplarını. Aslında bu kitap Yenişehir'de Bir Öğle Vakti kitabından sonra basılıyor. Ama öncesinde gazetede tefrika şeklinde yayımlanmış. Bilerek öne çekmemin nedeni 12 Mart ve tutukluluk günlerinin eserlerine etkisini gözlemleyebilmekti. Bu etkileri diğer kitap yorumlarında paylaşırım. . Sonuç olarak anı kitapları seven biri olarak severek okuduğumu belirtmekte fayda var. 12 Mart sürecini, "içerden" birisinin gözlemleri ve yaşadıkları ile algılamak ve okumak da ayrıca önemliydi. Sevgi Soysal okurlarına tavsiyemdir. Kitapla. Sağlıcakla. . Sonsöz: Ben her şeyin bir bir yok olmasına o kadar çok alıştım ki. Ve her şeyin yeniden bir bir var olmasına o kadar alışacağım ki. Edip Cansever. .
Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu
Yıldırım Bölge Kadınlar KoğuşuSevgi Soysal · Bilgi Yayınevi · 1976350 okunma
·
199 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.