Gönderi

232 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
Beklemenin ve tecritin romanı :TATAR ÇÖLÜ ( il deserto dei tartari)
Beklemenin ve tecritin romanı :TATAR ÇÖLÜ ( il deserto dei tartari) Dino Buzzati'nin "Tatar Çölü" adlı eseri, İtalyan edebiyatında birçok yazarı etkilemiştir. Bunlar arasında Italo Calvino, Umberto Eco, Claudio Magris ve Roberto Calasso gibi yazarlar yer almaktadır. Bu yazarlar, Buzzati'nin anlatım tarzı, imgeleri ve karanlık atmosferi gibi unsurlarından etkilenmişlerdir. Ayrıca, "Tatar Çölü"nün fantastik öğeleri ve içsel yolculuk teması, Italo Calvino'nun "Görünmez Kentler" ve Umberto Eco'nun "Gülün Adı" gibi eserlerine de yansıdığı söylenir. Bir yazar yazdıklarında şüphesiz kendi hayatından izler de taşır, bu nedenle Buzatti’nin hayatına göz atacak olursak yaşadığı önemli olaylar arasında şunları görebiliriz: İkinci Dünya Savaşı: Buzzati, İkinci Dünya Savaşı sırasında İtalyan Ordusu'nda görev yapmıştır. Bu deneyimleri onun savaşın yıkıcı etkisini anlama ve insan doğasındaki karanlık yönleri keşfetme konusunda derin bir anlayış kazanmasına yardımcı olmuştur. Gazetecilik Kariyeri: Buzzati, La Stampa gazetesinde uzun yıllar gazeteci olarak çalışmıştır. Bu kariyeri, onun insanların hayatlarındaki sıradan detaylara olan ilgisini arttırmış ve eserlerinde gerçekçi betimlemeler yapmasına yardımcı olmuştur. Sanat ve Müzik Tutkusu: Buzzati, sanat ve müzik konularına büyük ilgi duymuş ve bu konuları eserlerinde sık sık işlemiştir. Özellikle, resim sanatına olan tutkusu, onun fantastik ve şiirsel imgeler kullanmasına ve eserlerindeki atmosferi yaratmasına yardımcı olmuştur. Ailesi ve Kişisel Hayatı: Buzzati'nin ailesi ve kişisel hayatı, onun eserlerindeki karakterler ve konular üzerinde etkili olmuştur. Özellikle, babasının ölümü ve evlilik dışı bir çocuk sahibi olması, onun eserlerindeki yalnızlık ve yabancılaşma temalarını derinleştirmiştir. Genç yaşta sevgilisinin ölümü ise uzun zaman aşk hakkında yazmasını engellemiştir.(1) Bu olaylar, Buzzati'nin eserlerinin derinliğine ve çeşitliliğine katkıda bulunmuştur. Eserlerinde sıklıkla yer alan varoluşsal konular, insan doğasındaki karmaşıklıklar ve hayatın anlamsızlığı gibi temalar, onun hayatındaki deneyimler ve gözlemlerle şekillenmiştir. Romana dönecek olursak (dikkat spoiler var) "Tatar Çölü", 1940'lı yıllarda geçen bir macera ve fantastik romanıdır. Kitap, bir adamın hayatının rutinliği ve sıradanlığından kaçış arayışını anlatırken, zaman, insan doğası ve yaşamın anlamı gibi temaları ele alır. Romanın ana karakteri, Giovanni Drogo adında genç bir subaydır. Drogo, askeri bir akademiden mezun olduktan sonra, sınırlarda yer alan Tatar Çölü'ndeki uzak bir kale olan Bastiani'ye atandır. Kale, Drogo'nun hayatının geri kalanını geçireceği bir yerdir. Ancak, burada geçirdiği yıllar boyunca, savaşın hiç gelmeyeceği bir sakinlik içinde bekler. Drogo, beklediği savaşın gelmemesi ve hayatının büyük bir kısmını bu sınır kalede geçirmesiyle birlikte hayal kırıklığına uğrar. Zamanla, yaşamının amaçsızlığı, yalnızlığı ve monotonluğu onu etkilemeye başlar. Zamanın geçişiyle birlikte Drogo, kendini sorgulamaya başlar ve kendi varoluşunun anlamını arar. Kitap, zamanın insan üzerindeki etkisini vurgular ve hayatın anlamsızlığına odaklanır. Drogo'nun bekleyişinin yıllarca sürmesiyle birlikte, zamanın insanları nasıl etkilediği, hayallerin gerçekleşme olasılığı ve ölümün kaçınılmazlığı gibi kavramlar ön plana çıkar. "Tatar Çölü", sıradan bir hayatın monotonluğu, zamanın geçişi, bekleyişin insan üzerindeki etkisi ve hayatın anlamı gibi derin düşünceleri işleyerek, insan psikolojisi ve insanın varoluşsal durumuna dair önemli soruları sorar. Beklemek ve saplantılı bir şekilde bir yerden ayrılamamak deyince aklıma ilk gelen söz "Gidemeyiz. Neden? Çünkü Godot'yu bekliyoruz." Olur hep. Bu replik, İrlandalı yazar Samuel Beckett'in "Godot'yu Beklerken" (Waiting for Godot) adlı tiyatro oyununda geçmektedir. Oyun, iki ana karakter Vladimir (Didi) ve Estragon (Gogo) adlı iki adamın bir ağacın altında Godot adlı bir kişiyi beklemesi üzerine kuruludur. Oyun, modernist tiyatro ve varoluşçu edebiyatın önemli örneklerinden biri olarak kabul edilir. "Gidemeyiz. Neden? Çünkü Godot'yu bekliyoruz." repliği, oyunun ilk perdesinde Estragon (Gogo) tarafından söylenir. Bu replik, oyunun ana temalarından biri olan umutsuzluk ve bekleyişin absürt doğasını yansıtmaktadır. Karakterlerin, Godot adlı biri tarafından kurtarılacaklarına inanmalarına rağmen, beklemeye devam ederler ve hiçbir şey olmaz. Bu nedenle, replik, oyunun anlatmak istediği anlamda oldukça sembolik bir öneme sahiptir. Samuel Beckett’ın kült avangart tiyatsoru Godot’yu Beklerken Hepimiz bir şeyler bekleriz, Samuel Beckett'ın "Godot'yu Beklerken" isimli eseri, Dino Buzzati'nin "Tatar Çölü" eserinden doğrudan etkilenmediği bilinmektedir. Ancak, her iki eserde de varoluşsal konular, boşluk hissi ve hayatın anlamsızlığı gibi temalar ele alınmaktadır. Ayrıca, her iki eser de çağdaş Avrupa edebiyatının önde gelen eserleri olarak kabul edilir ve modernizm akımının etkilerini taşırlar. Dolayısıyla, bu iki eser benzer dönemlerde yazılmış olsalar da, Beckett'ın Godot'yu Beklerken eseri doğrudan Tatar Çölü'nden etkilenmediği kabul edilir. “Dünyadaki gözyaşları değişmez ; biri ağlarken diğeri susar , diğeri ağlayınca öteki. Estragon: İnsan bildiği sürece. Vladimir: Uygun anı bekleyebilir. Estragon: Ne umacağını bilir. Vladimir: Meraka gerek kalmaz. Estragon: Yalnızca beklenir. Vladimir: Alışığız buna.” (2) Türk romanında da beklemek ile ilgili en çok aklımda kalan aforizmik cümle kuşkusuz Oğuz Atay’a aittir. “Beklenen hep geç geliyor; geldiği zaman da insan başka yerlerde oluyor.” (3) İyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı. Sürüncemede kalan heyecanlardan ancak kötü şeyler çıkar. Ya da hiçbir şey çıkmaz. (4) Atay'ın eserlerinde "Tatar Çölü" eserinin doğrudan etkileri bulunmamaktadır. Ancak, Atay'ın eserlerinde de benzer temalar ve tarzlar ele alınmaktadır. Özellikle, Atay'ın "Tutunamayanlar" adlı romanı, varoluşsal konuları, hayatın anlamsızlığı hissini ve yalnızlık temalarını ele almaktadır. Bu benzer temalar, hem Buzzati'nin "Tatar Çölü" eserinde hem de Atay'ın eserlerinde ortak noktalar olarak öne çıkmaktadır. Türk Şiirinde de beklemek deyince karşımıza Didem Madak’ın mısrası çıkar: Beklemek üzerine felsefe kitabıydık Her şeyi bekliyoruz diyorduk Hayattan ne beklediğimizi soranlara Didem Madak Beklemek bir yerde yapılır, romanda bir kalede bir düşman beklenir. Kale güvenlidir, dış tehlikelerden korur, ama tecrit de eder, korunurken bir çeşit mahpusluk da yaşar insan. Bu yerde beklemek insanı kaçınılmaz olarak dönüştürür, bu dönüşümü Edip Cansever “İnsan yaşadığı yere benzer” şeklinde ifade eder. Camus’nun “Nietzche’den sonra Avrupa’nın yetiştirdiği en büyük filozof” olarak gösterdiği, İspanyol yazar José Ortega y Gasset'in 1914 yılında yayımlanan eserinde yer alan çarpıcı ifadesi yaşamın kendisinin Bastiani Kalesi gibi olduğunu bize haykırır. "Yaşamak bir ortamın çaresiz tutsağı olmaktır. İnsan ancak burada ve şimdi yaşar”. (5) Kitap hakkında iki incelemeden de alıntılar yapmak istiyorum. “Düzenin içinde sıkışıp kalan ve bir süre sonra bu düzeni sevmeye başlayan insanların hikâyesi. Kitaptaki her bir karakter bu tanımlamanın bize ne kadar doğru olduğunu kanıtlasa da yan karakterlerin hikâyeleriyle birlikte kitabın esas karakteri olan Giovanni Drogo’nun bu sistemin içinde kayboluş hikâyesini okuyoruz kitapta… Kaleye gelişinin dördüncü ayında geri dönme şansı varken kalmayı ve kahraman olmayı seçer Giovanni. Bunda kalenin kural ve yönetmelikleri önemli ölçüde etkili olmuştur. Giovanni'nin bu yönetmelikleri yok sayma şansı yoktur. Paulo Freire'nin dediği gibi; "Her kural belirleyiş, bir insanın başka bir insana seçimini dayatması demektir. Bu da belirlenen insan bilincini, belirleyeninkiyle uyumlu bir bilince dönüştürür. Böylelikle ezilenlerin davranışı belirlenilmiş bir davranış olacaktır ve ezenin ilkelerini benimsemiş olacaktır". Görüldüğü gibi Giovanni ile yönetmelikler arasında asimetrik bir ilişki vardır ve Giovanni ister istemez tüm kuralları, kendisi koymuş gibi benimseyecektir…” (6) “Umut ve umutsuzluk ikilemi: KIERKEGAARD’IN ÇÖZÜMÜ: Birey, yaptığı günahlar ya da ölümün kaçınılmazlığı karşısında umutsuzluğa düşmektedir. Kendi benliğinde bunun farkına varan birey umutsuzluk durumunun oluşturduğu duygu ile Tanrı’ya yönelmektedir. Teslimiyet ve inanç ile Tanrı’ya yönelen birey umutsuzluktan kurtulabilmektedir. Kierkegaard’ın bireyi, varoluş surecinde yalnız olsa da Sartre’da olduğu gibi, tamamen terk edilmişlik içinde değildir. Birey inancı ile Tanrı'ya ulaşabilmekte ve gerçek benini oluşturabilmektedir.UMUDUN EPİSTEMOLOJİSİ: Modern insan yaşamını belirleyen iki temel umudu göstermektedir: hayatta kalmak ve başarmak. Ne var ki romanın sonunda, her iki umudun da karşılıksız olduğu ortaya çıkmakta ve dolayısıyla da insan yaşamının iki temel ve doğal güdüsünün insanı insan yapmak için yeterli olmadığı görülmektedir. Olgu ve olaylara dair epistemik tahlillerimiz, tabiatı gereği çoğunlukla olmuş ve olan’dan hareket eder. Olacak olana dair epistemik tahlillerimiz ise, tahmin edilebileceği üzere, genellikle “öngörü” kavramı bağlamında bilimlerle sınırlandırılmaktadır. Oysaki hayatımızın önemli bir kısmı, “bilimdışı” beklentilerle biçimlenmekte ve anlam kazanmaktadır. Bu bakımdan, beklentilerimizin epistemik tahlili de ayrıca üzerinde durulmayı gerektirmektedir. Umut ile başlayıp (Kierkegaard) umudun karşılıksız olmasını gösteren (Buzzati) ve nihayetinde umutsuzluğu merkeze alan (Sartre) varoluşçu geleneğin tamamını epistemik bir irdelemeye tabi tutamayız; ancak en azından, henüz tahakkuk etmemiş bir olgu ve olay üzerine beklentimizin epistemik statüsünü belirlemeye çalışabiliriz. Drogo Giovanni’yi umutsuzluğa iten şey, umutlarının boşa çıkması değil, sahici umutlara sahip olmamasıdır.” (7) Bütün bir dünya Tatar Çölü aslında, hepimiz Drogo’yuz hepimiz orada bekliyoruz… Kaynakça 1-mozartcultures.com/cok-yonlu-bir-k... 2- Samuel Beckett, Godot'yu Beklerken, Kabalcı Yayınları 3- Oğuz Atay, Tehlikeli Oyunlar İletişim Yayınları 4- Oğuz Atay, Korkuyu Beklerken İletişim Yayınları 5- Ortega y Gasset "En torno a Galileo" Türkçe “İnsan ve "Herkes" Metis Yayınları 6- t24.com.tr/yazarlar/sinan-... 7- dergipark.org.tr/tr/download/art...
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813,4bin okunma
·
211 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.