Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

240 syf.
10/10 puan verdi
·
10 günde okudu
SPOILER! Öncelikle kitabı, Atamın da okuduğunun ve önerisi olduğunun bilinci ile okudum. Kitap birçok bölümden bahsediyor, kademeli olarak. O yüzden akıcı bir şekilde okumaya sevk ediyor. Her bölümünde akılda kalması gereken öğütler var. İçinde bulunduğumuz durumlarla olan benzerliği inkar edilemez. Yine de umut vadediyor. 1-Mene, Tekel, Peres İlk başlıkta yer alan konu çok güzel bir noktaya değiniyor. Moskova'da yer alan Büyük İmparatorluk Tiyatrosu eskimiş ve çökme tehlikesinin sinyallerini vermiş. Mühendisler binayı yıkmadan, bölüm bölüm aşama ile binanın temelini değiştirmişler. "Devletlerin tarihi ve halkların yaşam öyküsü de Moskova'daki İmparatorluk Tiyatrosu'nun inşasına benzer. Devlet yapısının eskimiş ve çürümeye başlamış temelleri, geçmiş dönemlerde etkili olan yönetim şekilleri bugün anlamını yitirmiş ve işleyemez hale gelmiştir. Bilge bir atasözü "Yeni dönem beraberinde yeni şarkılar getirir." demektedir. Değişen ve yenilenen nesiller yeni anlayışlar, gayeler ve taleplerle gelmektedir. Bu yeni nesil insanlara geçerliliğini çoktan kaybetmiş yönetim şekillerini zorla dayatılamaz; yeni nesillerin hayatının temelini mantıklı, adil ve sağlam bir devlet yönetimi esasına göre şekillendirmek gerekmektedir." "Solucanlar gibi kendi küçük işleriniz ve önemsiz kaygılarınızın çevresine üşüşerek bunların arasında kaybolmayın! Devletinizin temellerini nasıl sağlamlaştırabileceğinizi, halkınızın eğitim ve kültür düzeyini nasıl yükseltebileceğinizi düşünün." 2-Kahramanlar ve Kitle "Gerek bazı ülkelerin dağılması veya büyük sarsıntılara maruz kalmasının acı örnekleri gerekse diğer halkların iyi bir düşüncenin ürünü olan uyumlu ve düzenli hayatına dair mutluluk öyküleri sadece devleti yöneten şahısların icraatlarının sonucu değildir. Bunlar her vatandaşı ilgilendiren meselelerdir. Erkek ya da kadın, genç ya da yaşlı, şehirli ya da köylü, kas gücüyle ya da beyin gücüyle çalışan herkes bu meseleleri düşünmelidir." "Yönetici nasıl biri olursa olsun her zaman kendi halkının canından bir candır, onun bir parçası, ruhunun yansımasıdır. Halk nasılsa onu yöneten de öyledir. Bu yüzden de her halkın hak ettiği iktidarlara ve yöneticilere sahip olduğu eskiden beri söylenegelmektedir." "Kendi ülkemizde ne işle meşgulüz, halkımızın kaderinde nasıl bir rol üstleniyoruz?" Finlandiya iki milyon nüfusu ile küçük ve fakir bir ülkedir. İklim serttir, sıklıkla yağmur yağar. Toprak verimli değil, çoğunlukla taşlık, kayalık ve bataklıktan oluşmaktadır. Doğal kaynakları neredeyse yok. Hiçbir zaman bağımsız olamamışlar, komşu ülkelerinin egemenliğinde yaşamışlardır. Finlandiyalılar Fin dilinde kendi ülkelerini 'bataklıklar ülkesi' anlamına gelen 'Suomi' ismi ile anmaktadırlar. 3-İkuynen Taystelu (Sonsuz Mücadele) Dört perdelik drama oyunu. Habil ve Kabil'i anlatır. 4-Suomi Rusya-İsveç savaşında Finlandiya'nın yarısı Ruslar tarafına ele geçirildi. Bunun üzerine halk temsilcileri Suomi halkına İsveç egemenliği altında kalmak mı yoksa Rusya ile birleşmek mi diye sordu. Fin halkı Rusya ile birleşti. 5-Snelman Finlandiya bu olaydan sonra gelişme adımları atmaya başladı. Fin kültürüne önderlik etme görevini, Fin aydınlarının en parlak temsilcilerinden biri olan Snelman üstlendi. "Aydınlar halkın beynidir." "Aydın olarak sizlerin vazifesi halkın zekasını, vicdanını irade ve enerjisini uyandırmak ve harekete geçirmektir. Halkın düşünme yeteneğini canlandırmak, işçileri, köylüleri ve toplumun alt kesimlerini daha iyi bir hayat kurmak için ne yapmaları gerektiği konusunda eğitmek; sizin göreviniz budur. Halka nasıl çalışması gerektiğini, fakir de olsa sağlıklı bir hayatı nasıl şekillendirebileceğini, kendisinin ve çocuklarının sağlığını nasıl koruyabileceğini anlatın. Mutlu bir aile hayatı kurmanın yolları, karı ve kocanın birbirine karşı davranışı ve çocukların nasıl yetiştirileceği konularında eğitim verin. Halkı düzene, dakikliğe ve disipline alıştırın. Vicdan ve sorumluluk duygusunu geliştirin, düzenli bir hayatın kıymetini bilmesi, kendisinin ve diğer halkların haklarına saygı duyması gerektiğini telkin edin. Bu anlamda halka örnek bir insan olun, yaklaşımınız, sözünüz ve işinizle halkın öğretmeni olduğunuzu gösterin. Suomi'mizin büyük bir aile olduğunu, Fin halkının fakir oduncusu, işçisi, dul çamaşırcı kadınları ve bütün fertleriyle sizin küçük kardeşleriniz olduğunu unutmayın. Sizin göreviniz onları yetiştirmek, uygar ve gelişmiş halklar arasında yer almalarını sağlamaktır. Halkınızın cehaleti, kabalığı, ayyaş ve ahlaksız hayat tarzı, hastalıkları ve fakirliği sizin utancınızdır, bu durumun suçlusu sizsiniz." 6-Din adamları "Halk kitlelerinin uyanması için neler yaptınız?" "Dinsizlik, manevi fakirlik ve hastalıklı ruh halinin belirtisidir. Dinsizlik, halkın sahip olduğu bütün kutsal değerlerin ölmesidir. Bunun sonucu olarak, insanlar hayvani duyguların esiri olur, maneviyatsızlık, kaba egoizm, hırsızlık ve had safhaya varan duygusal çöküntü başlar." 7-Yönetim İsveç halkı tembel değildi fakat İsveç'te bir şeyler başaramayan insanları Finlandiya'ya gönderiyorlardı ve memur olarak görev alıyorlardı. Finlandiya egemenlik ilan edince bu durumdan da kurtuldu ve başarılı nesil inşa etme arzusu halk aydınlarını kapladı. 8-Kışla Kışlalarının ne kadar kötü anıldığında dert yanıp, kışlanın kötü olduğu algısını kırmaya çalıştılar. "Kışla onu bozmuş, kışla gibi kokuyor" gibi kötücül cümleler yerine "Kışla onu düzeltti, kışla onu yetiştirdi" gibi olumlu cümleler duymak istedir. Genç subaylara nasihatler verildi. Bunlar: -spor yapmak, -şarkı söylemek, enstrüman çalmak, dans etmek -Toplum içinde düzgün davranmak, iyi sohbet etmek 9-Futbol Futbolun dünya genelinde popülerleşmesini gereksiz bulmuşlardır.ü 10-Ebeveynler ve Çocuklar Çocuklarının kafalarında zararlı otların yetiştirilmesinin sadece anne ve babanın sorunun olmadığını, bu durum toplum için de zararlı olduğundan devleti ve halkı da ilgilendirdiği belirtilmiş kitapta. "İstediğiniz türden anayasalar, seçim mevzuatları oluşturabilir, en liberal yasaları çıkartır, sosyalizm veya komünizmin sihirli gücüne inanabilirsiniz. Ama bizim evladımız olan yüz binlerce çocuk hayata önemsiz ve küçük fertler olarak başlayacaksa, her türlü parlamentoya rağmen sefil, fakir ve iğrenç bir yaşantıya mahkum olacağız. Memurlar halka itinasız davranacak, bakanlar "politik yalancı", milletvekilleri ise halkın sırtından geçinen vurguncular olarak karşımıza çıkacaktır. Okullar yeni nesillerin kalbini ve zekasını kurutan yerler olarak kalmaya devam edecek, basın bedenini satmakla geçinen hayat kadınına benzeyecektir." 11-Karokep Johan Karokep halk tarafından suçlu olarak biliniyor. Zamanında normal bir yaşantısı olan bu adam çalıştığı yerde tartının hileli olduğunu sonradan öğreniyor. Öğrendikten sonra istemeden de olsa bu işe ön ayak olduğu için her şeye olan inancını kaybediyor. Patronu dövüp, patrona ait tüm parayı halka dağıtıyor. Sonrasında mahkemede tartı olayını anlatmak istiyor fakat öğreniyor ki patronu köylülerden şikayetçi olmak için nedenleri olmadığına dair imzalı kağıt almış. "Onları dövmek, öldürmek, onlara işkence etmek istedim, yeter ki bir şeylere içerlensinler, neye veya kime karşı olursa olsun, ayaklanma, başkaldırma isteği duysunlar." Sonrasında Karokep köylülere sinirlenir ve kötü bir insan olur. İnsan öldürür, banka soyar. Tanrının ona cevap vermesi için özellikle papazları, din iman yolundakileri öldürür. Bir gün bir papazı öldürme girişiminde bulunur fakat başaramaz. Hapise girer, hapisten kaçar; o papazın evine gider. Papaza Karokep olduğunu belirtir fakat yine de papaz ondan korkmaz ve onu içeri alır. "Sizi şimdi öldürebileceğimden korkmuyor musunuz_? Papaz dikkatle yüzüme baktıktan sonra alçak sesle "Hayır, korkmuyorum," dedi. "Neden?" "Sizinki gibi gözlere sahip biri öldüremez." "Nesi var gözlerimin?" "Kederli! Hüzün dolu. Sizin ruhunuz çok hasta. Hadi çalışma odama gidelim." Daha sonrasına Johan Karokep'i ruhen tedavi eder ve Karokep teslim olacağını papaza söyler. Papaz bunun yerine çocukları ile vakit geçirmesini ve faydalı bir insan ancak dışarıda olabileceğini belirtir ve Karokep'in yeni hayatı başlar. Karokep ile Snelman aynı standarlara sahip iki kişi. Peki biri kötüyken diğeri neden iyi oldu? Snelman'ın hikayesi şöyledir: Bir gün bir konferansa katılır ve Robinson'un hikayesini dinler. Bunu üzerine konuşmacı olan Profesör "Sizler neden kendi halkınızın Robinson'u olmak istemiyorsunuz" der. "Bu konferans gözlerimin açılmasını sağladı. Sırtımdaki kamburun birdenbire yok olduğunu ve onun yerine büyük ve güçlü kanatlar çıktığını hissettim. Konferans beni manevi açıdan devleştirmiş, güçlü ve büyük olmak, küçük Suomi'miz için büyük işler yapmak arzusu ile yanmaya başlamıştım." 12-Köylüler Halkın içinde olan insanların nasıl birbirleri ile dayanışma yaparak gelişip ticaret yaptığını anlatıyor bu bölümde. 13-Papaz McDonald "Onlara yemek yemenin, başka bir deyişle hayatın mimarı olmanın faydalarından bahsetmeyin, sadece, kendilerinde bunu yapma ihtiyacı uyandırın. İçi yakıtla iyice doldurulmuş lamba bir " ne yapmam gerekiyor?" diye sormaz." "Benim görevim her bir insana, ne yapması gerektiğine dair kendisine özel bilgiler içeren reçeteler önermek değil. Benim vazifem bütün insanlara istek ve arzu uyandırmaktır: En iyi gazyağıyla dolu canlı lamba, en kaliteli yakıtla dolu canlı soba olma arzusu."
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar ÜlkesindeGrigory Petrov · Koridor Yayıncılık · 201798,9bin okunma
·
157 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.