Benim gurbetim
Çocuklu ,anneli, babalı Bir ev
Işıklar gittiğinde
Duvardaki gölgeden kuşlar
Babanın komik fıkraları
Sıra dayağının serüvenleri
Uçan terlik efsanesi
Kumanda savaşında
Haber kanalı açan baba
Gözü yaşlıda olsak
Sofra eksik olmayacaktı
Tuz eksik olacak
Ama Karnı tok ağlayacaktık
Yer yataklarında
Çarşafların içine girip
Herkesi uyutup
Açacaktık televizyonu kardeşimle
Sonra Uykulu uykulu okula
Yazın dolusup bir arabaya
Köye gidicektik illa
Annem anasını babasını özlerdi
Tek kızdı annem
İki abisi vardı
Annem derdi
Ben dedenin geliniyim
Sevgi göstermezmiş hiç
Niye sevmedi derdim
İş vardı kızım
Vakit mi vardı derdi
Sevgi böyle birşey mi anne
Sevemezlermiş,saygıymış
Dedem annemden sonra
Beni her gördüğü yerde ağlar
Ferize'ydi Annemin adı
Dedem eşeği ile gelirdi
Bizi karşılamaya
Nasrettin Hoca sanki başımıza
Bayram sabahı inerdik köye
Börekler kokardı
Görpem diye severdi bizi nenem
Domates salatalık bahçeden
Dedem bibere tuz banar
Kıtır kıtır yerdi
Hey gidi Dedem
Şimdilerde alzheimer
Beni tanımıyor
Kırk kere anlatıyorum sıkılmadan
Bak diyorum dede
Ben Ferize'nin kızıyım
Ferize dediğimde
Ağlamaya başlıyor
Çünkü Bütün hikayeyi
Bir isim hatırlatıyor
Demişmiydim, Dedemin evi
Annemin mezarına bakıyor
Yaş olmuş doksan iki
Annemin mezarının Karşısında
Nenemi kaybetti önce
Aklını kaybetti sonra
Babam annemi kaybetti
Köye yerleşti
Annemin mezarı biraz ilerde
Onunda köpeği var
Ama çok seviyorum
Dedemin köpeğin adı karabaş
Bizi kovalardı sürekli
Babamın köpeğinin ismi dabili
Babam annemi kaybetti
Dedem annemi kaybetti
Kaderin aynı olması
Mühim mi bilmiyorum
Ama Anne önemli biliyorum
Bir üzüm bağı vardı dedemin
Üzümlerini toplardık
Bir elma ağacının gölgesinde
Ekmek arası zeytin yerdik
Ben yerdim tabi onu
Hepsi kömbe delisi
Eşşekten korkuyorum diye
Köpeği ile gelirdi dedem
Ki ben köpeğindende korkardım
İmamdan önce uyanırdı nenem
Sabahın beşi tıkır tıkır
Merdivenler güp güp
Küçücük kadın evi sallıyor
Tavuklarını salıvermiş
İnekleri beslemiş
Sütünüde kaşla göz arası mayalamış
Ağlardı arada
Yemenisiyle silerdi yaşını
Biz hep dışarıdaydık
Köyün çağlarıyla
Çelik çomak oynardık
Damda bulgur kaynatırdı anam
Tarhana kuruturdu
Babam bağdan gelmiş
Heryeri pıtırak olmuş
Bide üstünde toz toprak
Çay var mı bu garibana derdi
Bunu semavere sorardı
Akşama közlemek için
Biraz mısır getirmiş
Severdik köyümüzü
Şimdi tahtalı köy oldu
Tahtadandı evimiz
İçinden annemi götürdü
Sonra nenemi
Dedem Dayımın yanında gurbette
Ben gurbetim bunlara
Benim gençliğim gurbet
Ağrekte toplanırdı çağlar çocuklar
Arada inekler koyunlar gelirdi
Bir havası vardı
Sanki bir daha bulamayacağım
Köy dediğin tezek kokmalı
Öyle Karşında birden
Bir Koç belirmeli
Dedemin camı vardı
Divanın yanında
Orda hem yer hem yatardı
cami çıkışı herkesi çağırırdı
Üç beş arkadaş
Sakin sakin konuşur
Bilhassa tane tane anlatırdı
Maviydi gözleri
Kıpırdamadan dinlerdi herkes
Ben deliydim derdi
Deliydi Dedem
Öyle sert mizacı varmış eskiden
Lakabı da icinin ali
Cici derlermiş
Cici olmuş ici
Eskiler işte
Elinde sopa ile gezermis
Gece onun evinin önünde
Kimse ses çıkaramazmış
Yonca bahçesinde oynarken
Arkamızdan gelmiş bir gün
Hikayesini bildiğimizden
Biz döver diye kaçtık
Dedemin evinin önündeki
Buğday ambarina saklandik
Dedem seslendi
Bu ambar benim
O yoncalarda benim
Ama sizde Benimsiniz
Üç beş şeker getirdim
İsterseniz iciyi kızdırmayın
Gelin salıncak kurayım
Yada rahat durun.
Rahat durmazdık ama
Biz rahat nefes alırdık.
Hiç dövmedi bizi
Nenem kendi elini öper
koyardı yanağıma
Ben öpmeye bile kıyamam sizi derdi
Eskiler farklı severdi
Benim gurbetim farklı sevilmek
Eksildik sürekli
Eksilmeyen herşeye gurbetim.
Süslü püslü duran
Puslu gözüken herşeyin yabancısıyım
Benim hakikatim Hakkaten sevgi
Öyle ki hakkimdan gelecek
Benim hakkım gurbet değil
Ama gurbetim hakmış benim.