Gönderi

112 syf.
·
Not rated
Kitabın kalitesini sayfa sayısına göre değerlendiren biriyseniz okuyunca hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Çünkü okurken çokça keşke daha kalın olsaydı dedirten bir kitap. Bu kadar az sayfa sayısına sahip olup bu kadar iyi olmayı başardığı için ters köşe yapabilir. Kitapta çok fazla insanla karşılaşacağınızdan, bi İstiklal turu attığınızı varsayarak okumanız sizin için daha sağlıklı olacaktır. Eğer güçlü bir hafızanız varsa karakter çokluğunun sizin için artıları da olacaktır. Karakter adlarını hafızanızda tutmanın ezberinizi daha da kuvvetlendireceğini umuyorum. Beni en çok şaşırtan beklenmedik finali ile okurunu hayrete düşüren kitapların aksine, sonu başından belli olmasına rağmen okurunun elinde kalmayı başarabilmesi oldu. Nitekim kimse sonunu bildiği ve sonunun tahmin ettiği gibi olacağına kani olduğu bir kitabı okumak istemez. En azından okurken bu kadar merakla tutmaz elinde kitabı. Doğrusu tüm bunların kitabın akıcılığını sekteye uğratmaması kitapla olan bağımı kuvvetlendirdi. Kitapta Türk sosyolojisinin karakteristik özelliklerine benzeyen olaylar ile karşılaşacaksınız. Aynı zamanda sindirilmiş halkın dilsiz bir şeytana dönüşmesine şahitlik edeceksiniz. Doğrusunu herkesin bildiği bir yalanın nelere sebep olabileceğini göreceksiniz. Ve tüm bunların bir insanın en temel hakkı olan yaşama hakkını nasıl elinden aldığını görüp içerleyeceksiniz. Kitap aynı zamanda toplumsal olguların bir analizi gibi. Polisiye gibi dursa da, bu bakımdan sosyolojik bir fikir kitabını andırıyor. Kitap aslında yarı polisiye diyebileceğim bir roman. Çünkü olaylar okur tarafından çözümlenebilecek basitlikte. Klasik polisiye romanlarında olay örgüsü içinden çıkılmaz bir hâl aldığından, sonucu da genelde yazarın o ütopik hayal dünyasına göre bitiriyor. Dolayısıyla günün sonunda okura ancak şaşırmak kalıyor. Ama bu kitap öyle değil. • • • Önyargının dünyanın en acımasız silahı olduğunu, namus kavramının kişilerin inisiyatifine bırakılamayacak kadar önemli olduğunu, yaşamın bir yanlış anlaşılmaya feda edilecek kadar önemsiz olmadığını, hayatın ciddiye alınması gerektiğini, cinayetin alelade bir şey olmadığını, gerçeğin ne kadar değerli olduğunu, toplumun vurdum duymazlığının, boşvermişliğinin, kayıtsızlığının vb. ne denli yıkıcı olabildiğini, bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışının ne kadar sığ bir anlayış olduğunu, ataerkillik bir toplumda var olabilmenin zorluğunu, adaletin töreden, vicdanın kültürden daha önemli olduğunu anlatan mükemmel bir kitap...
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202178.2k okunma
·
33 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.