Gönderi

Çamaşırını yıkar, ütüsünü yapar, ayakkabıları boyalı pırıl pırıl bir adamdır yani. Bir kedisi, bir de radyosu vardır. Televizyonu sevmez. Kediyi bir kış günü kapısının önünde kıvrılmış, neredeyse donacak bir yavru olarak buldu. O gün bugündür arkadaş oldular. Yahu Yüce Mevla'nın bir işidir yani, akıl almaz, şu kedi bile Postacı'nın huyunu biliyor. Gider sokulur, sürtünür, biraz sevdirir kendini; sonra adamı kendi haline bırakır. Yaklaşmaz bir daha. Postacı yemeğini yemiş, bulaşıkları yıkamış, -bulaşıkları yıkamadan, her şeyi yerli yerine koymadan mutfaktan çıkmaz- pijamalarını çekmiş eski yün hırkasını giymiş, sedire sırtüstü uzanmıştır. Gözleri tavanda. Tavan tahtalarına çakılmış kontrplak levhalarda. Levhalara damdan az da olsa damlayan suyun bıraktığı lekelerde. Biz buna lekler demeyelim de şekiller, resimler, haritalardan oluşan bir albüm diyelim. Aralarında insan figürleri, portreler dahi var. İnanmazsanız Postacı'ya sorun. Size hangi lekenin ne manaya geldiğini uzun uzun anlatsın. Bu pozisyonda radyo göbeğinin üstündedir. Ve TRT'nin dördüncü kanalı açıktır. Postacı'ya göre kaliteli müzik ancak TRT'de dinlenebilir. Bu kanal arada verdiği üç-beş dakikalık haber bültenleri dışında sürekli müzik yayını yapar. Klasik Türk Sanat Musikisi ve türküler. Arada dinleyici istekleri ve dinleyiciyle yapılan telefon görüşmeleri de var. Radyo dört dinleyicileri aile gibidir. Edirne'den Ardahan'a kadar birbirlerini tanırlar. En kıdemli ve sıkı dinleyici kesimi emekli ihtiyarlardır. Bunlar "musiki ruhun gıdasıdır" özdeyişine bağlı olduklarından gıdalarını bol bol alı ve maşallah sağlıklı olurlar. Telefona her bağlandıklarında günün mana ve ehemmiyetine dair bir şiir okumaları adettendir. Sonra asker, polis ve Radyo dört çalışanlarına mutad (alışılagelmiş) selamlarını iletir, sunucuyla sohbete koyulurlar. Sohbet asla çizgiyi aşmaz, ardından isteklerini belirtip konuşmayı bitirirler. Lakin insan çeşit çeşit, yer damar damar, denilmiş. Yine de aralarına bazı yaşlı ve canlı kadınlar karışır. Onların sunucuya yılışarak "Canım, cicim, sultanım" falan diye hitap etmeleri Postacı'yı sıkar. Değil mi ama aziz okuyucu?
Sayfa 13
·
55 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.