Maus - Çizgi Roman / Kitap İncelemesi^Çizim / Kare
Bazı insanlar çizgi romanın siyah beyaz olmasının sürükleyiciliği götürdüğünü düşünebilir.
Nitekim haklı olabilirler. Fakat bu durum çizgi romanın konusuna göre değişiklik gösterebilir.
Spiegelman’ın babasının 'Ölüm Kampları'nda, 1939-1945 yılları arasında bir Yahudi olarak
yaşadığı kâbus dolu günleri anlatan Maus gibi bir romanda belki de bu kasvetli havayı vermek adına siyah beyaz kullanım tercih edildi.
Çizimleri çok güzel ve düzenli buldum. Diğer çizgi romanlarla karşılaştırıp ustaca bir
yorumda bulunmam mümkün değil. Çünkü Maus benim okuduğum ilk çizgi romandır.
Gözüme kötü görünmediği bir gerçek. Yazar tek bir sayfa içerisinde hem geçmişi resmetmiş hem de geleceğe dair ipucu vermiştir. Bu da onun iyi bir roman çizeri olduğunu bizlere
kanıtlıyor.
^Kullanılan Karakterler
•Kitapta Yahudiler fare,
•Naziler ve diğer Almanlar kedi,
•Polonyalılar domuz,
•Amerikalılar köpek,
•İsveçliler geyik,
•Çingeneler ise güve olarak tasvir edilmektedir.
^Olay Örgüsü
Hikâyemiz 2 farklı zaman/mekân düzleminde ilerliyor. Birinci zaman/mekân düzlemimiz Art Spiegelman yani kitap yazarının kitabı yazdığı zamanı yani seksenli yıllar Amerika‘sında,
ikinci zaman/mekân düzlemimiz ise 1940lı yılların başları, II. Dünya Savaşı döneminde
geçiyor. Biz okurlar da bu iki farklı zaman dilimi arasında geçiş yaşıyoruz.
İki zaman/mekân düzlemi ve de iki farklı başkarakter… Geçmişin başkarakteri Vladek’dir.
Diğer başkarakter ise gelecek zaman diliminde Vladek’in oğlu Artie yani yazardır.
Vladek (yazarın babası) eşi Anja ile türlü maceralardan ve zorluklardan sonra Nazi
kampından sağ çıkmayı başarmıştır. Bu maceraları kaydeden yazar babasından olayları dinlediği vakit 40 lı yıllarda, babası ile vakit geçirip bu anıları kaydettiği zaman ise 80 l i yıllardadır. Dolayısıyla bizler de bu iki zaman dilimi arasında gelgit yapmaktayız.
^Mesajlar
Savaşın kötü olduğu mesajını almamak mümkün değil. Evet, bu mesajı alıyoruz fakat okur aynı zamanda Yahudilere acıyıp, Almanları hepten kötü görebilir. Aslında bu algı yazarın kendi tercihi de olabilir.
Vladek’in onca şeye rağmen ırkçı olması ve düşüncesinin değişmemesi de dünyamızın ne kadar bencil olduğunu gösteriyor. Bu da aslında en büyük mesajlardan biridir.
Farelerin kendini korumak için domuz maskesi (Polonyalı bilinmek adına) takıp sokaklarda biraz daha özgür gezmesi de Yahudilerin yaşadığı korkuyu gözler önüne seriyor. Irkçılık ve soykırımın insan üzerindeki etkisi kendi ırkını ortaya koymasından çekinmesine de yol açıyor.
Bu baskı ve korku ile kişi kendi ırkından olmayan bir ırktanmış gibi görünmeye
kalkışabiliyor. Tüm bu çabaların altında yaşama isteği yatıyor.