Gönderi

Bir Yudum Kitap
Srebrenitsa Soykırımında hayatını kaybeden 1 günlük Fatima Muhiç'in ve alçakça katledilen 8372 Bosnalının anısına... Bazen öyle çirkinleşiyor ki dünya; insan şikâyet ettiklerinden, mesele ettiği konulardan utanıyor. Neler oluyor bize derken, ne olmuştu bize demeyi unutuyoruz da, bütün bunlar bu yüzden tekerrür ediyor. O vakit, affedin fakat asla unutmayın : Bunca zulmün içinde, var olmak bir devrimdir. Alexandra Cavelius - Leyla Çevirmen: Firuzan Gürbüz, Pegasus Yayınları, s.11-14 Annem hep, "Başkaları için savaş bitti. Ama bizim için daha yeni başladı," diyor. Savaş bittiğinden bu yana günlük yaşamımızı hep hastalıklar, işsizlik ve yokluk belirliyor. Düş kurmaya kalan zaman çok az. Ailem hayatta kalmak için savaş veriyor. Aslında acil olarak iş bulmam gerek, ama bunu şimdilik önemsemiyorum. Şimdiki hayatım tamamen Yüksek Mahkeme'de vereceğim ifadeye odaklandı. Büyük olasılıkla 2000 yılının ilkbaharında Den Haag'daki mahkemeye dava tanığı olarak çıkacağım. Ardımda kalan bütün o korkunç olaylarla ilgili yapacağım konuşmayı çok çalışarak iyice belledim. Bu süreç içinde müfettişler, savalar ve hâkimler birçok kez beni ziyaret ettiler. Bana birçok soru soruldu ve davanın akışı hakkında bilgi verildi. Her küçük ayrıntıyı, her küçük hareketi, her dakikayı hatırlamam gerek. Hangi şeyin, hangi zamanda, nerede olduğunu bilmeliyim. Buna çabalamak istiyorum. Bundan dehşete düşsem de. Umarım sesim beni düş kırıklığına uğ ratmaz. Ve umarım heyecan yüzünden hafızam beni yarı yolda bırakmaz. Yoksa hâkim beni güvenilmez tanık olarak davadan dışlar. Bütün bu sorgulamalardan sonra kâbuslar yine geri döndü. Geceleri sık sık haykırarak uyanıyorum. Terapistle bu konuda konuştum. Şimdi her şeyi içime sindirdiğimi ve yavaş yavaş tekrar sağlıklı bir duruma geleceğimi düşünüyor. Bu acı verici bir süreç. Bana tecavüz edenlerle karşı karşıya olmaktan korkum yok. Başıma gelen bunca şeyden sonra ölümden başka hiçbir şeyden korkmuyorum. Mahkemeye çıkacağım o gün için yaşıyorum! Gerçeği unutmamam gerek. Adalete inanıyorum. Ve bu adamların cezalandırılmasını istiyorum. Tanrı'nın her şeyi gördüğü söylenir. Bu bazen biraz uzun sürse de. Unutamayacağım gibi, vazgeçemem de. Bu, bana sürekli eşlik eden bir şey gibi. Sabah kalktığında ve akşam yatmaya giderken. Sadece çocuğumla oyun oynarken çevremdeki dünya yok oluyor. Uzun süre ölmek istedim. İşkencecilerimi tek tek bulup boğazlamak istedim. Ama o zamanlar deli gibiydim. Bugün bir kahraman gibi gururla karşılarına dikileceğim: "Bakın! Yaşıyorum." Ve yaşamaya devam edeceğim; her şeye karşın. ** Kül tablası ağzına dek dolu. Yanı başında çikolata ve şeker kâğıtları yığılı. Annem bu tür şeylere "ruhun gıdası" der. Yirmi dört yaşındayım ve sık sık kendimi yaşlı bir nine gibi hissediyorum. Normal bir kız gibi, normal bir yaşam sürdüğüm günlerin üzerinden uzun zaman geçti. Geçmişim yüzümden okunmuyor. Hatta kimileri Pamuk Prenses kadar güzel olduğumu iddia ediyor. Beyaz ten, siyah saçlar ve kömür gibi gözler. Uzun ve ince. Çirkin olmayı ne çok isterdim. Belki o zaman bazı şeyleri kendime saklayabilirdim. Bana dikkatlice bakan biri romatizmadan şişmiş eklemlerimi ve saklamaya çalıştığım çürük diş köklerimi fark edebilir. Bunlar, çalınmış gençliğimin dıştaki izleri. Kokuşmuş çöp kutularından beslendiğim ve insan canavarlarla aynı yere kapatıldığım kayıp yıllar. Bir kâbusun içinde şaşkınlıkla dolaşmaya benzeyen bir yaşam. Ailemi en son on dört yaşındayken gördüm. Tekrar birbirimize kavuşana dek beş yıl geçti. Annem beni ancak boğazımdaki eski bir ameliyat izinden tanıyabildi. Çocukluğum, bugün artık neredeyse hatırlayamayacağım kadar uzaklarda kaldı. 1976 yılının 17 Eylül'ünde, güneşli bir günde, B.de doğmuşum. Saraybosna'dan arabayla yaklaşık iki saat uzaklıkta, iki bin nüfuslu küçük bir şehir. "3300 gram, 52 santimetre." Annem bebek albümüme düzgün el yazısıyla, "Sağlıklı ve neşeli," diye yazmış. O zamanlar yirmi bir yaşındaydı, babamsa yirmi altı.
··
14 görüntüleme
Murat YEŞİLTEPE okurunun profil resmi
çok etkilendiğim kitaplardan birisidir.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.