Hayalden Sahneye
adlı tiyatro türünde yazılmış kitabın yorumuyla geldim...
-Kitabın İçeriğinde ;Oyuncaklar Bizi Bekler, Kafam Karışık, Vasfiye, Uyurgezer, Gayriihtiyari Bir Zaman olmak üzere 2 çocuk 3 yetişkin oyunu bulunmaktadır.
-Kitabımız yazı dili ve konularıyla oldukça ilgi çekici olup çocuk ve yetişkin okurları son sayfasına kadar büyük bir keyifle ilerlettirmeyi başaran tiyatro türünde ele alınmış olan nadir eserlerden biridir.
OYUNCAKLAR BİZİ BEKLER
Çocuklar, balkonun altından Caaan, Caaan diye bağırıyorlardı. Can ise kendini elinden bırakamadığı tabletine kaptırmış, arkadaşlarının oyuna davet eden seslerini duymuyordu...Birbirinden renkli oyuncaklarına arkasını döndü, tabletiyle uzandığı yumuşacık halının üzerinde tatlı bir uykuya daldı...
O anda sanki bir ışık yandı. Odanın içindeki oyuncaklar kocaman olmuştu. Tablet dev bir ayna gibi odanın bir köşesinde durmaktaydı. Can, şaşkın şaşkın etrafına bakarken tabletin içinden iki tane Ninja çıkageldi. Oyun oynamaya devam ederek, şarkı söylüyorlardı. Tıpkı Can'ın tabletinde oynadığı oyundaki gibi...
Merhaba dünya merhaba
Sanal alemden geldik buralara
Bizi sen icat ettin
Ne leveller kat ettin
Bir ağ yetti buluşmaya
Merhaba çocuklar merhaba
Her şey parmaklarının ucunda
Bir tuşla evindeyiz
İstemezsen gideriz
Sen yapmazsın biliriz.
Şarkılarını bitirirken Ninjalar, ellerindeki kılıçlarla oynamaya devam ediyorlardı
Can : (Şaşkındır) Ne oluyor? Siz... Nasıl yani? Durun! Dursanıza!
1.Ninja :Biz nasıl durdurulur bilmeyiz.
Can : (Bağırır) Durun diyorum işte... Duruuuun!
2.Ninja : Bizi sen başlattın. Sen ne dersen onu yapıyoruz!
1.Ninja : (2.Ninja ile dövüşmeye devam ederek) Sesle komut almıyoruz!
2.Ninja : Daha üst level var. Şarjın da bitmedi
Can : Nasıl durduracağım sizi?
-Peki sizce Can Ninjaları durdurmayı başarabilecek mi?
-Can Uykusundan uyandığında neler hissedecek? Arkadaşlarıyla ve Oyuncaklarıyla onları hissederek oynamayı başarabilecek mi? Yoksa tuşlar eşliğinde tabletiyle mi oynamaya devam edecek?
KAFAM KARIŞIK
Kemal, sorumluluklarını yerine getirmeyen dağınık bir çocuktur. Odası darmadağınıktır. Yerde birkaç oyuncak, terlik, kaykay ve kıyafet ; yatağında dağılmış giysiler ve çalışma masasının üzerinde dağılmış kitaplar...
O gün üstünde okul kıyafeti, sırtında çantası ile odasına geldi. Annesi de elinde cep telefonuyla onu takip etti. Canı sıkkın gibiydi. Okulda “Türk Masalları” adlı konuyu yeterince dinlememişti ve öğretmen tarafından bir hikaye yazması konusunda görevlendirilmiştir.
-Peki Kemal şimdi ödevini nasıl yapacak dersiniz?
-Peki sizin “Türk Masalları” hakkında bir bilginiz var mı?
-Kemal'in annesi Kemal'e bugün hangi konuyu işlediğini sorar. Kemal lafı başka yerlere dolandırınca annesi de öğretmen bugün Türk Masalları'ndan bahsetmiş, Dinlediklerinden birini yazacakmışsın. Nasıl olacaksa? diye ekler.
Peki Kemal annesine hangi Türk Masalını anlatmış dersiniz? Anlattığı ile yapacağı ödevi tutturabilmiş midir? Keloğlan Masalının içinde Nasrettin Hoca' nın eşşeğine ters bindiğinden söz etmiştir. Peki sizce bu doğru mu?
-Peki siz Keloğlan Masallarını bilir misiniz? Gerçekte Nasrettin Hoca'nın bu masalda yeri var mıdır?
-Kemal odasını toplama görevini ve Öğretmeninin verdiği “Türk Masalları” adlı ödevini yapabilecek midir? Kemal görevlerini yaparken hangi kahramanlar yanı başında bitecek dersiniz?
YETİŞKİN OYUNLARI
VASFİYE
Kadın, yerde cenin pozisyonunda yatmaktaydı. Siyah saçları iki yandan örgülüydü. Üzerinde beyaz uzun bir elbise vardı. Elbisenin belindeki ucunu kimin tuttuğu görünmeyen siyah uzun kuşaklar etrafa açılmıştı. Kuşağı tutanların kadına söyleyecek sözleri var gibiydi.
Siz de bu satırları okuyunca Bu kadın kimdir? Kadının kuşağını tutanlar kimlerdir? diye düşünüyorsunuz değil mi...
O zaman gelin birkaç sahne metninden alıntı yaparak bilgilendireyim sizi de.
Kaderinin bir ucu ailesinin (baba, anne, abi), bir ucu da elalemin (konu-komşu, akraba) elinde olan, çocukluğunu yaşayamadan büyüyen, büyüdüğünü anlamadan hiç tanımadığı biriyle evlendirilen, kendi kararlarını özgürce yaşamaya hak tanınmayan kadınlardan biridir "VASFİYE"...
Ataerkil bir toplumda erkek egemenliğinin önde olup erkek çocuklarının paşalar gibi kız çocuklarının dışlanılıp, köle misali yaşatıldığı bir dönemin sözlü ve yazılı kanıtıdır "VASFİYE"
YERDE YATMAKTA OLAN KADIN, CENİN POZİSYONUNDA BİR ŞİİR OKUR.
VASFİYE:
Bir kavgaya doğar insanoğlu
Doğum gibi sancılı
Ana rahmi kadar sıcak
Nasırlı bir coğrafyada
Hayatta kalma savaşı
Ve özgürlük kavgası...
ABİ: Vasfiye babam mı geldi?
VASFİYE: (Ayağa kalkar) Babamız evet...
BABA: (Vasfiye'nin sözü kesilir) Aslan parçası! Neler yaptın bugün?
ANNE: Eee siz baba oğul sohbet ederken biz de ana kız sofrayı hazırlayalım. Vasfiyee, Vasfiyeee...
ABİ: Off baba görmen lazım bir şut çektim...
BABA: Tabi ki gooolll! Paşam benim!
BABA VE OĞLUNUN SESİ UZAKLAŞIRKEN ANNENİN VASFİYE DİYEN SESİ YANKI BULUR. IŞIKLAR TEK TEK SÖNER VE SADECE VASFİYE'Yİ AYDINLATIR. VASFİYE SEYİRCİYE KONUŞUR.
VASFİYE :Vasfiye, Vasfiyeeee... Otur Vasfiye, sus Vasfiye, su getir Vasfiye, izin verilmeden konuşma Vasfiye... Vasfım ne ki benim bu evde? Sanki büyük bir günah işlemişler de bedelini ödetiyorlar bana. Benim gibi çocuk olan abim bile yok sayıyor beni. Evin herhangi bir eşyasıymışım, mesela zigon sehpa, ihtiyaç halinde önlerine çekiyorlar ; fazlalık gördüklerinde kenara kaldırıyorlar, üst üste!
VASFİYE:“Oğlan doğuran övünün kız doğuran dövünsün, şans insanın yüzüne bir kere güler” der hep annem, yüzüme yüzüme! Bu söz annesinden ona kalanlardan. Çeyiz sandığıyla getirip hiç kullanmadıkları danteller var ya, onlardan...
VASFİYE : ... Söylenmeden, azarlamadan bir şey istedikleri olmaz çoğu kez. “Kızmak” lafı kızdan geliyor sanırsın! Tüm azarlamalar kızmalar kızlara! İ(Uyarır gibi parmağını sallar) Kıııızzzz!...
... Teşekkür? Yok... Bizim evde ehh, İyi bari, tamam gibi sözler borç niyetine verilir. Teşekkürlerini yazıyorum veresiye defterime... Hesabı kapatmadan defteri atacağımız belli ya neyse...
ANNE, BABA VE ABİ VASFİYE'YE DOĞRU YÜRÜYEREK ŞARKI SÖYLER. VASFİYE ŞARKI BOYUNCA YERE ÇÖKER VE KULAKLARINI KAPAR.
Şarkı :
Sus sus suuuusss
Sesin çıkmasın
Düşünemezsin sen bizsiz
Sessiz kalırsın nefessiz
Hayat bilgin yetersiz
Edepsizsin edepsiz
Önünü ardını kollayan biz
Doğruyu yanlışı öğretiriz
Vasfın ne ki ne bilirsin
Doğuverdin işte vakitsiz
Sus sus suuuuss
Konu komşu ne der sonra
Adını çıkarırlar ayyuka
Bir kaz doymazmış
Bir de kız
Neyin eksik be hayırsız
VASFİYE ŞARKININ SONUNDA BİR ÇIĞLIK ATAR VE BAŞINDAKİLER KUŞAKLARI ÇEKEREK YERLERİNE GİDER.
SAHNE IŞIĞI VASFİYEYİ VE MURAT'I AYDINLATIR. DEKOR GECE FORMUNDA YILDIZLANIR. VASFİYE ŞARKI SÖYLERKEN MURATLA EL ELEDİR.
(Şarkı söyler)
Sana çeyrek kalayım
Koştukça geçim sana
Geride kaldım
Üstüme yağıyor
Havanın en ağır hali
Kirpiklerim taşımıyor
Tutamıyor seni
Cümlemin üstünde bir buğu
Senden yana yazılar
Siliyor beni
Mevsimsiz bir gün
Aylardan sen
Günlerden sensiz ben
Peki Vasfiye'nin sonu ne olur dersiniz?
Ailesi VASFİYE'YE hayatı özgürce yaşama hakkı tanıyacak mı? Yoksa önüne bir çeyiz sandığı koyup tanımadığı biriyle mi evlendirecekler mi?
-Vasfiye Murat'a (sevdiği adama) uyup onunla birlikte kaçacak mı? Yoksa kendi kendine yetebileceği özgür bir hayat mı kuracak?
Bu soruların cevapları ve oyunun devamı
Hayalden Sahneye
adlı kitapta saklı...
Kitabı okurken tiyatro izler gibi hissettim. Her bir oyun farklı bir İzlenim yaratıp keyifli vakit geçirmemi sağladı Ben en çok Oyuncaklar Bizi Bekler, Kafam Karışık ve Vasfiye adlı oyunlarını Okumayı sevdim. Zaten Vasfiye Bölümü ile Uyurgezer Bölümünde yer alan bir çok benzerlikler bulunmaktadır. Gayriihtiyari Bir Zaman adlı Oyunu da Sevmedim dersem yalan olur ama kitabı okumamış olanlar için spoi vermek istemediğimden ve son oyunun okuyucular için sürpriz olmasını istediğimden yorumlarımda bu oyun hakkında bilgi vermedim.
Kitabı alacak okurlara şimdiden keyifli okumalar diliyorum. Yazarımızın Kaleminin Daim Okuyucusunun Bol Olmasını Dilerim.
Sonraki kitap yorumlarında görüşmek dileğiyle... Kitaplar Işığınız Olsun