Gönderi

464 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 11 days
LAHZA Ⅰ MAH ve ŞER Bu kitabı çok sevmeyeceğimi bilerek almak ve okumak istemiştim. Bitirdiğimde ortalama bulacağımı tahmin etmiştim. Tahminim kısmen doğruymuş: ortalamaya yakındı fakat birçok acemilikten dolayı düşündüğüm kadar da keyif alamadım. Öncelikle kurguyu temeli açısından zayıf buldum. Yaşananların dayandırıldığı ikna edici dayanaklar yoktu bana göre. Ve kitap durağan değildi ama aynı zamanda da olaysızdı? Nasıl olduğunu sahiden bilmiyorum ama bir şekilde kendini okutan, sürükleyici bir yazımı vardı, küçük punto ve kalınlığına nazaran akıcıydı. Ama ben yine de daha aksiyonlu, daha farklı ihtimallerin seçilerek yazıldığı şeyler okumak isterdim… Son kırk sayfa benim için çok heyecanlıydı. Keşke yalnızca son sayfalarda yakalamasaydı bu yükselişi, gelişmeye de ufak tefek cezbedici gizemler yerleştirilseydi çok daha memnun olurdum. Bazı olaylar da nasıl desem, çok basite indirgenmişti. Çocuk oyuncağı gibiydi. Çoğu şey çat pat yaşandı. Bir an bir yerdeler, bir cümle sonra başka bir yerde. Bir an bir şey oluyor, bir cümle sonra o olan şeyden bağımsız ve etkisi altında kalmadan karakter başka bir eyleme yöneliyor… Böylelikle çok tekrara düşen yer de oldu, bunaldığım ve mantıksız bulduğum yerler de. Örnek verecek olursam: Çakır’dan intikam almak için koskoca mafya (?) Koral, neden adamın bir aylık hamile sevgilisine düşük yaptırtıyor? Bu kadar mı yani? Bu mudur… Elbette büyük bir acı fakat direkt Mahru’yu kaçırmak, ciddi manada daha da çok acı verecek şeyler yapmak varken bilemiyorum, yeterli gelmedi. Üstelik hastane kameralarına el atmamaları, Çakır’ın tüm zekasına (!) rağmen yedi yirmi dört birlikte olduğu kadına zarar verileceğine hiç ihtimal vermemesi… Ek olarak Çakır’ın ailesi tam olarak neci; aşiret mi, mafya mı hiçbir şey anlaşılmıyor. Aşiret desen değiller, mafya desen mafya olamayacak kadar raconsuzlar. Bol bir para var ortada ama değirmeni nerede, kaynağı nereden düzgünce açıklanmıyor. Benim Çakır’ın yaptığını gördüğüm tek şey, iki gün ortadan kaybolması ve sonra kalan günlerde de Mahru’yla dudak dudağa olup boş vakitlerinde de kadına ters yapan herkesin “cezasını kesmesi”. Çakır’ın sırf Mahru için herkesi silebilecek potansiyel taşıması da hoşuma gitmedi açıkçası. Evet, güzel seviyor ama sırf güzel seviyor diye yıllar boyu yanında olan dostlukları da tek celsede silebilecek olmasını ben çok âşık olmak olarak yorumlayamıyorum maalesef. Vefasızlık gibi geliyor bana. Başlarda hoşuma giden bu sevgi gösterisi sayfalar ilerledikçe beni kusma kıvamına getirdi, göz devirtti. Söylediği şeyler çok zarif ama o kadar sık dile getiriyordu ki ortalarından itibaren tüm etkisini kaybetti bende, dümdüz okudum. Gelgitli ilişkileri beni çok yordu bu esas çiftin, iki gün küsüp sonra beş dakika içinde öpüşüp koklaşmalarından gına geldi. Bir noktada çığlık atıyordum şakasız… “Taam reis bu kadar abartmaya gerek yok yani, anladık siz âşıksınız, aşkın içinden geldiniz, en âşığı da sizsiniz…” Hatta beni komaya sokan, son damlayı bırakan o replik: “İlkim…Sonum, solum, yarımım, yarınım, karım, Mahru… Mahru’m… Mahru Seyhanlı’m…” Şu köşe yaz köşesi şu köşe kış köşesi ortadŞALSDKMFNCKLFK Başka koşullar altında yükselebilirdim lakin bu koşullar altında kitabı iki dakika uzaklaştırmam gerekti… Karakterler açısından da açık ara en sevdiğim kişi Mihriban oldu. Başkasına da ısınamadım ne yazık ki. Turan’dan umutluydum her şeye rağmen. Bekledim sabırla, bazı yerlerde bu ikiliyi görme isteğim beni okumaya itti hatta. Ama maalesef bu hikâyede yanan ben, Mihri ve Turan olduk… İkinci kitabı okuyup okumama konusunda hâlâ bir kararım yok ama bu çatır çutur harcanan çifte dair ümidim olmadan nasıl yaparım bilemiyorum… Başka bir evrende, en güzel hâlinde deyip susacağım… Havada kalan bazı şeyler de oldu, bunlar belki devam kitabında ele alınacaktır diye umuyorum. Misal: Ümran neden/nasıl öldü, Turan’ın hisleri tam olarak neydi, Çakır’a neden Kenan diyor Mahru, baştaki olayla sondaki birtakım olaylar birbirine nasıl bağlanacak… Bunlar ve şu an aklıma gelmeyen birkaç soru işaretinin, sonraki kitap çıktığında alıp okursam açıklandıklarını görmeyi bekliyorum. Toparlarsam, son kırk sayfanın beni çok heyecanlandırdığını, merakta bırakan bir sonla ilk kitabın bittiğini ve harcanan tüm emeğe saygımın sonsuz olduğunu belirtmek istiyorum. Şans verilebilecek bir kitap mutlaka ama sevileceğinin garantisini sadece siz okuyarak verebilirsiniz sanırım.
Lahza
LahzaHümeyra · Dokuz Yayınları · 2022359 okunma
·
223 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.