Herkese merhaba. Öncelikle bu kitabı okumama vesile olan, kendiside değerli bir kitapsever, bilinçli bir okur olan Elif hocama çok teşekkür ediyorum. Bugün, Türk edebiyatında özel yeri olan bir kitabın; "Tutunamayanlar" ın benim penceremden incelemesini, bende bıraktığı duygu, düşünce ve izlenimlerini paylaşacağım sizlerle. Oğuz Atay'ın (kendisini seven okurların deyişi ile Oğuzcuğum) eserleri arasında en önde yer alan, en çok okunan ve yazarın da ilk eseri (roman) "Tutunamayanlar". Wikipedia'dan okuduğuma göre: 1970 yılında 'TRT Roman Ödülü'nü' kazanıyor sayın Atay. 25. ölüm yıldönümü olan 2002 yılında ise UNESCO, Tutunamayanlar'ı İngilizce'ye tercüme edilmesi gereken seçkin edebiyat eseri listesine seçiyor. Çoğu yazar ve okuyucuya göre modern Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biridir. Hatta dil ve üslup itibarıyla, Türk edebiyatında bir devrim olarak kabul edenler de vardır. Kitap belirli bir olayı sergilemekten çok; izlenimler, çağrışımlar, taşlamalar, ayrıntılar ve ruhsal çözümlemelerden oluşuyor. Tutunamayanlar'ı birçok yönü ile merak edenlere, araştırma ve ilgiyi seven okurlara, Oğuz Atay'ın Yeni Ortam gazetesinde, Pakize Kutlu'ya vermiş olduğu demeç ve röportajı okumasını tavsiye ediyorum. Orada hem kitabında ne anlatmak istediği, hem karakterlerin kendi özünde analizi, hem de kitap hakkında genel görüşün Oğuz Atay'da ki yeri sade ve güzelce anlatılmış. Kitap önsöz, kitap hakkında giriş açıklaması ve 4 kısımdan oluşmakta. Benim için Tutunamayanlar; hemen hemen ilk 300 küsür sayfayı ızdırap ile okumakla geçti. Bunu merak ederek okurların yorumlarına, incelemelerine göz gezdirdim. Birçok okurun benzer durumu yaşadığını fark ettim. Kitabı yarım bırakanlar, ağır ve anlamsız bulanlar vs. mevcut. Fakat sonrasında okumanın verdiği haz ile de kendimi ayrıcalıklı hissetmeye başladım. Oğuz Atay'ı düşündüm ve aklından geçenleri, nasıl yaşadığını, yazarken ne hissettiğini anlamlandırmak gereksinimi duydum. Sonra da keyfini çıkarmaya baktım kitabın. Aslında kitabın gerçekle bağdaşmadığı söylense de, bence kendi içinde; özellikle karakterleri anlatışıyla çok mükemmel bir gerçekliği sundu bana. Buna meşhur Olric'te dahil. Psikolojik eşiğin böyle harika belirlendiği bir eser, sosyal yönden anlamlı mesajları barındıran bir eser gerçekten övgüyü hak ediyor. Bunların yanında edebiyat bakımından, dil bilgisi ve üslup bakımından, Türkçe'nin güzel ve anlaşılırlığı bakımından tam bir şaheser niteliğinde Tutunamayanlar. Yani okurken kültürünüzün gelişeceğine, dilin kullanımının nasıl olması gerektiğini kavrayacağınıza garanti veriyorum. Ben okurken, kullanılan Türkçe'ye saygımdan utandım ve bazen cümleleri dikkatle ve tekrarla okumak zorunda hissettim kendimi. Öylesine öz bir dil kullanmış yazar. Saygı ve sevgilerimi, minnet duygumu, teşekkürlerimi iletiyorum Oğuz Atay'a. Kitabın içeriğinde, aslında paylaştığım bir alıntıda ne olduğu yer almakta. "Mustarip bir ruhun iç çekişleri" ni anlatıyor kısaca. Bu mustarip ruh çokca Selim, çokca Turgut, biraz da biz okurlarız. O yüzden kitabı okuyan birçoğumuz kendimizi Tutunamayan olarak görüyoruz. Hem yapmış olduğum alıntıdan hem de bahsettiğim röportajın okunması ile kitabın ne anlatmak istediğini daha iyi kavrayabilirsiniz. Her şeyin yanında eleştirel olarak şunu söylemek isterim: başta bahsettiğim ilk 300 küsür sayfanın (bence) ağırlığı, karmaşıklığı okura eziyet gibi oluyor. Neden böyle bir eser yazma ihtiyacı hissetti dedirtiyor. En azından bana öyle dedirtti. Fakat dediğim gibi sonra toparladı işte :) Evet kıymetli okurlar, Türk edebiyatının en seçkin, en özel ve farklı eserlerinden biri olan "Tutunamayanlar" ı okumanızı tavsiye ediyorum. Bu ayrıcalığı yaşamalısınız. Kullanılan dil ve üslup, siz okuyucuya en güzel ödül olacaktır. Ve tabi ki Oğuz Atay'ı, Tutunamayanlar'ı okuma büyüklüğüne, ayrıcalığına erişmiş olacaksınız. Sürçülisan ettiysek affola. Şimdiden iyi okumalar. Yeni bir kitap incelemesinde görüşmek üzere sağlıkla, kitaplarla ve hoşça kalın :)

TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202062,2bin okunma

·

92 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Süleyman Koçak