Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

80 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Öncelikle şunu izah edebiliriz ki Said-i Nursi iyi bir babanın ile iyi bir annenin oğludur. Merhametli karakteri, keskin sözleri ve hakikati izah eden fikirleri dolayısıyla dini bütün mevcudiyetiyle yani en somut çabalarıyla Türkiye'de yaymaya, doyurmaya ve söz ettirmeye çalışmıştır. Kendileri yönetime karşı olmamakla beraber sadece yöneticilerin dine karşı ılımlı davranmaması konusunda da mücadele etmiştir ama hiçbir şekilde bir vatan düşmanı, millet düşmanı veya asker düşmanı olarak görülmemiş ve o şekilde bir girişimi de olmamıştır. Evet, Said-i Nursi saraylarda büyümemiş, her çeşit yemekten, türlü türlü meyve ve sebzeden yememiştir. İnsanlarla insanların arzularını pekiştirecek konuları açmamış ve sürekli nefsi tutsak bir şekilde iradeyi mutlak ve hakim kılacak bir tarzda sohbetler açmış ve insanlara geçici dünya hayatının tuzaklarını, belalarını veya politikanın entrikalarını öğretmeye, anlatmaya çalışmıştır. Şu tabir çok doğrudur: 'Fakirin en fakiri' olan Said-i Nursi isteseydi en muhteşem şekilde yaşayabilir ve dini konuları hiçbir şekilde bahse açmazdı. Dönemin politik mevzuları biraz da din üzerindeki baskısı yönünde olması tabidir ki Said-i Nursi'yi huzursuz etmiştir her daim. Keskin ve meşakkatli hem manen hem de bedenen yolculukları sonucunda çekinmeden ve usanmadan mücadele eden Said-i Nursi yüzlerce eser yazmıştır. Ki yine tefsir mahiyetinde en kadim ve feyiz dolu irade mevzulu yine yüzlerce eser yazmıştır. Bunların yarısı birleştirilmiştir ve bunlarla ciltler oluşturulmuştur. Hiçbir devlet adamından çekinmemiştir. Onlarla gerekirse istemese de görüşmüş ve onlar kendileriyle anlaşmak istediklerini ve makam vaat ettiklerini söyleseler dahi Said-i Nursi yine de dine olan hassasiyetine binaen fakirliğini yaşamak istediğini beyan etmişlerdir. Ve onlarca makam veya zenginlik tekliflerini geri çevirmiştir. Binlerce defa tehdit edilmiş ve onlarca defa yerinden edinilmiş ama yine de pes etmemiştir. Kendilerinin muazzam lisanı ve keskin hakikatleri itibariyle dünya literatüründe tanınmış ve kendinden söz ettirmiştir. Evet, her kimki bu alim insana vatan haini diyorsa bilsin ki bu yanlıştır ve asla doğru değildir ve doğru olamaz. Mantıksız ve tutarsız gelmektedur. Evet, en çok Türkiye'nin değer verdiği ve hayran olduğu Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın dahi kendilerini çok dahiyane bulduğunu, bu konuda kendilerine hayran kaldığını unutmasınlar ve bunu da iyice araştırsınlar. Kitaba gelince kitap mükemmel derecede iyi ve zevkli. Sadece bu kitabı değil yazdığı yüzlerce kitabı mükemmeldir ve insan tek bir cümlesini dahi okuduğunda ne kadar iradesine hakim olacağını kavrayabiliyor. Bir kere sadece onun lisanı dahi insana çok şey katıyor. Bu çok muktedir ve samimi bir itirafımdır. Lütfen bu alim insan hakkında ileri geri konuşmayın. Haddinizi aşmayın! Dipnot: Ayetler hakkındaki bazı yorumları ayetlerin sanki onu anlatıyormuş gibi ifade edilmesi, onun keskin dilinin ve hakikatinin özgüveninden ve inanç hakkındaki kesin özgüveni ve samimiyetinden kaynaklanıyor. O bir nurdan bahsederken kendilerinin ifade ettiği dinin de o nur olduğunu ve nuru temsil eden dönemin en aktif insanı olduğunu beyan etmektedir. Burada kendilerinin mucizevi olduğunu ya da kendilerinin ayetlerde geçen herhangi bir sahabi dahi olduğunu veya onların yerine geçtiğini ifade etmiyor. Mücadele kısmında aynı nurun, nurla kıymet bulunduğu ve o şekilde taçlandıracağını ifade etmişlerdir. Bu bir umut, bu bir inanç ve bu bir samimiyettir.
Mücahit Özcanan
Mücahit Özcanan
Ayrıca kitaplarımıza da göz gezdirebilirsiniz. Teşekkürler.
Felsefi Lisanla Varoluşa Dair
Felsefi Lisanla Varoluşa Dair
Ben Susamam İtiraf Ediyorum
Ben Susamam İtiraf Ediyorum
Sırr-ı İnna A'tayna Risalesi
Sırr-ı İnna A'tayna RisalesiBediüzzaman Said Nursî · Derin Tarih Yayınları · 201647 okunma
·1 alıntı·
456 görüntüleme
Ebru okurunun profil resmi
Kitapta Atatürk'e ettiği hakaretleri belirtmemişsiniz. :)
Mücahit ÖZCANAN okurunun profil resmi
Hocam Atatürk'e hiçbir insan hakaret etmemiştir. Sadece Atatürk'ün dine uygun bir yönetimi benimsemediğini ifade ediyor. Gazi Mustafa Kemal Paşa hiçbir lider gibi değildir şüphesiz. Onun tüm dünyaya müteakip siyaseti, komutanlığı ve askeri disiplini bütün uluslarca biliniyor. Sadece dine dayalı bir yönetim benimsememiştir. Said-i Nursi u Kürdi bunu izah etmişlerdir. Size de hak veriyorum.
4 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.