Gönderi

488 syf.
6/10 puan verdi
·
26 saatte okudu
Anna on üç yaşında. Fitzgerald ailesinin üçüncü çocuğu. Jesse, Kate ve Anna. Anna bu dünyaya mutlu ailelerine yeni bir mutluluk katmaya gelmedi. Ailesinin, çekirdek ailelerini büyütme hevesiyle de gelmedi. O ablasını kurtarmak için dünyaya getirildi. Yıllardır lösemi ile mücadele eden ablasına ilik verebilmesi için kurtarıcı bebek olarak doğdu. Daha en baştan Kate ile tam doku uyumu sağlayabilmek için laboratuvar ortamında genleri özel olarak seçildi. Bu yaşına kadar sayısız operasyon geçirdi. Kendi sağlık sorunu olmamasına rağmen. Hepsi ablasını biraz daha hayatta tutmak için. Ama şimdi annesi ondan bir böbrek istiyor... Bugüne kadar sadece kendisine söyleneni yapan Anna, hayatını sorgulamaya başladığı bu dönemde, ailesini derinden sarsacak bir karar alır. Kendi bedenine yapılanlara dur demek için tıbbi azat davası açar, ailesine. Sizce Anna, kendi kararlarını alabilecek yaşta mı? Bu davayı kazansa bile ablasına elveda demeye ve ailesinde geri dönüşü olmayan yaralar bırakmaya hazır mı? • • Konu çok sarsıcı... Düşünsenize evladınız hasta ve anne baba olarak onu hayatta tutmak için her çareyi deniyorsunuz. Bu diğer çocuğunuzun da hayatını derinden etkilese bile... Çünkü siz bir ebeveynsiniz ve evladınızı göz göre göre ölüme terk edemezsiniz. Peki bu durumda siz olsanız ne yapardınız? Bugüne kadar hasta çocuğunuzu iyi etmek için dünyaya getirdiğiniz diğer evladınız size 'bir daha bunu yapmak istemiyorum' diye dava açsa, ne yapardınız? Ben bir anneyim ama kitabı okurken Anna'ya da hak vermeden edemedim. Allah korusun Allah kimseyi evladı ile sınamasın. Benim başıma gelse bende her anne baba gibi biraz daha nefes alması için her çareyi denerdim ama bu kitap bana farklı bir bakış açısı ile bakmamı da sağladı. Her iki taraf için de empati duydum. Anna gibi kurtarıcı bebek olarak dünyaya gelen çocukların omuzlarındaki sorumluluğu hatırladım. Kendilerine ait bir hayatlarının olmamasını.. Aslında çok tartışmalı bir konu. Her iki durumu da savunan kişiler çıkacaktır. Ama kalbin başka söylerken yaptıkların da çok başka olabilir, böylesi durumlarda... Kitaba gelecek olursak; inanın kitaba başlamadan ben kesin ağlarım okurken dedim. Ve beklediğim olmadı. Kitap beni darmaduman etmedi. Böyle bir konuda duygu fırtınası yaşamayı ummuştum oysa ki.. Anlatımda, duygunun okura geçmesinde ciddi sıkıntı vardı. Tabi bu benim kendi fikrim... Gerçi sorun bende değil galiba Nuray'ım da böyle düşünüyor. Kitap güzel ama işte benim için duygular her şeyden önemli diyenlerdenseniz benim gibi, bu kitap beklediğiniz etkiyi bırakmayacak. Bu arada dava ne oldu? derseniz, kitap tam bir ters köşe oldu benim için. Yazar sağ gösterip sol vurdu...
oku yor     YAZAR
oku yor YAZAR
Nuray'ım ile okuduk
Kız Kardeşim İçin
Kız Kardeşim İçinJodi Picoult · April Yayıncılık · 20191,462 okunma
·
253 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.