EN SERT SINAV: AŞK ACISI
Giden kişinin gitmesinin sebebi, bana bağımlılıklarımı, zayıflıklarımı göstermek içindi. Rabbimi unuttuğumu hatırlatmak içindi.
Birçok kişinin hayata başlarkenki hayali garanti bir iş, çocuklar,
emeklilik, cinsellik vs. idi. Yani uykuda gelip, uykuda gitmekti. Birine âşık olup bir ilişkiye başlamak ve daha sonra o kişinin gitmesi ile başlayan bir süreci hayatınıza çekmiş olabilirsiniz. Bunu yaşamak biraz acı verici ama farklı bir açıdan bakmakta fayda var. İyi de oldu bunu yaptığı, sert davrandığı... Eğer bize böyle davranmasaydı, eğer giden kişi, sizin canınıza okuyup gitmeseydi, halen daha derin uykunuza devam edecektiniz!
Evli olan da, ilişkisi olan da bir beklenti içinde karşısındaki kişiden... Beklentileri hat safhadayken ise partnerleri çekip gidiyorlar ki egosu daha fazla beslenmesin. Egosunu besleyemeyen kızıyor. Kriz geçiriyor, kendine ve çevresine zarar vermeye çalışıyor. İlişkiden beklediği cinselliği bulamayanlar, duymak istediği güzel sözleri duyamayanlar bunun nedenlerini araştırmak yerine, krize girip saçma sapan davranmayı tercih ediyor. Elbette böyle davranmak hiçbir şeyi çözmüyor. Uyanmak ve kim olduğunu hatırlamak gerekiyor...
Tabularınızla, saçma sapan bilgilerle ilişkinizi yürütmeye çalıştığınızı anlayın artık. Bir ilişkide aşını verici olunmaz! Aşk paylaşılır. Karşı taraf sizi mutlu etmese bile, size vermese bile sevebilmelisiniz. Eğer alamadığınızda agresif oluyorsanız, dengede değilsiniz demektir.
Bu çağda kimse kimsenin artık bu beklentilerini karşılamıyor.
Paylaşımlar doğru yolda gidiyor ama beklentiler dibe vuruyor.
Düşünün, son beş yıldır beklentilerinizden ne aldınız?
Tam ve bütün olduğunuzu hatırlamanız gerekiyor. Sevgi, ilgi verilerek almabilen bir şey değildir. İçimizden coşan ve insanlarla paylaşılan bir şeydir.
Bunu öğrenene kadar hayatınıza hep birileri gelecek, ilgi verecek, coşturacak, sonra siz hayaller kurarken çekip gidecek. İlk başta çiçekler getirecek, size âşık olduğunu söyleyecek ama beklentileriniz tavan yaptığında bir başka kişiyle ilişkisi olduğunu öğreneceksiniz. Bu, uyanışın kendisi... Sistem sizi uyandırabilmek için en hassas olduğunuz konu üzerinden size gelecek. Zinciri en zayıf halkandan koparacaktır ki uyanasınız!
Birinin sizi silkelemesi gerekiyor. Başka şansınız yok. Ya uyanacaksınız ya uyanacaksınız!
Belki ailenizden sevgi görmediniz, onu arıyorsunuz ya da sevgi gördünüz, onu arıyorsunuz. Ama beslenme dönemi bitti... Aşkı arıyorsanız, tam ve bütün şekilde olduğunuzu hissetmelisiniz.
Hayatınıza girip, ilk başta beklentilerinize karşılık veren insanı hemen "hayatımın insanı" mertebesine koyma hatasına düşmeyin. Tam, "Aradığım kişiyi buldum!" dediğinizde o kişi ya değişiyor, size eskisi gibi ilgili olmuyor ya da çekip gidiyor. Bu hayatın en büyük uyandırış yollarından birisidir... İflas etseniz, dünyanın borcu olsa bu kadar üzülmezsiniz belki... Bir şekilde ödeyebileceğinizi düşünürsünüz. Ama evren size "hayatınızın insanını" bulduğunuzu sandırıp, sonra da kaybettirerek bir mesaj veriyor. Aşk acısı ile tanışıyorsunuz... Hele de anne, babanızdan alamadığınız ilgi ve sevgiyi almışsanız...
Buraya kadar anlatılanı ya yaşadınız ya yaşayacaksınız. Ama sonrası...
Genelde bu tür bir "uyandırma servisi" hizmetiyle karşılaştığımızda, isyan etmeyi, uyanmamayı, "İlla o kişi benim olacak!" takıntıları içinde yaşamayı seçeriz. Yaşadığımız o güzel anların geri gelmesi için çırpınırız. Gideni döndürmek için bir şeyler yapmaya çalışırız.
Gideni döndürmek için bir şeyler yapmak yerine, kendinizi arındırmak için bir şeyler yapın. Eğer o kişi hayatınızdaki kişiyse zaten dönecektir. Değilse, yolu açık olsun... Eğer o kişinin yaşamındaki kişi değilsen, ne yaparsan yap, o kişi asla geri dönmez. Dönse bile üç gün, beş gün... Sonra yine gider.
Bu en sert sınavı hayatına çektiysen, demek ki inatçı birisin.
Yıllardır üstünden arındırman gereken şeyleri arındırmıyor, kendin için bir şey yapmıyordun... Ya da tam tersi, kendini üstün ve mükemmel görüyorsun: "Hayatta beni bırakıp gidemez!" diye düşünüyorsun. Bırakıp gitti....
"Giden kişi bana hayatta birini sevmeye muhtaç olduğumu, mutlu olabilmem için illa hayatımda birinin olması gerektiğini, düzenli bir cinsel hayatım olmazsa iş hayatımın kötü gideceğini, illa ki birini mutlu etmem gerektiğini, mutlu olmazsam mutlu edemeyeceğimi gösterdi..." diyebildiğinizde farkındalık için bir adım atmaya başladınız demektir.
ŞİFA OLSUN
Artık uyanın, giden gitti! Geri dönecekse zaten dönecek, dönmeyecekse bu aşk acısı sizin kendinizi arındırmanıza vesile olsun. Şifa olsun... İlk kez hayatı sorgulamanızda size rehber olsun çünkü o acı sizin hayattaki varlığınızın en büyük titreşimi.
Acı insanı olgunlaştırır, Rabbine yakınlaştırır. Bundan sonra beklentilerle, korkularla, kıskançlıklarla, kontrolcülükle, bir sürü gereksiz enerji çalışmalarıyla, insanları hayatınızda tutmaya çalışmayın. Her insan kendi enerji alanında özgürdür ve buna asla müdahil olmayın. Sevmek, bağlı olmak çok güzel bir şey, bağımlı olmak tehlikeli bir şey... Siz bağımlı olmaya başladığınız için o kişi hızla hayatınıza girdi ve sonra geri çekildi ki dengenizi kaybedip uykudan düşesiniz.
Siz de ona bir şekilde sınav olmuş olabilirsiniz. O kişi ya korkmuştur, ya geçmişinden bir şeyi hatırlamıştır ya da gelecekle ilgili bir endişesi vardır.
Kendinizi arındırın. "Bu olayı hayatıma neden çektim? Bundan ne öğrenmeliyim?" diye sorun kendinize. Aslında özlediğiniz, giden kişi değil de acaba onunla geçirdiğiniz güzel vakitler mi? Bir düşünün...
Bu niyetle hayatınızı dengeye almaya başlayabilirsiniz
"Yüceler yücesi Rabbim, ben bu ayrılıktan dersimi aldım. Korkularımı, beklentilerimi görmeye başladım. Hayatımdan giden kişi benim, onun ve bütünün hayrınaysa geri dönsün, değilse onun gidişini kalbime razı eyle. Sana sığındım ya Rabbim! Bu acı benim arınmam olsun. Benden başlayarak bütünün hayrına neyse o olsun..."
··
193 görüntüleme
Gelene yerimiz gidene yolumuz olsaydı bukadar hırpalanmış olmazdık ...ama bizler gideni bırakmamak adına tutmak adına tırnaklarımız ile kanattık
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.