Gönderi

dünyaya dalmak beni korkutuyor. içimi sıkıyor, sanki beni karanlık bir odaya hapsetmişler ve ben karanlıkta bi başıma kalmışım gibi bir his kaplıyor içimi. ve bana tüm bunları hissettiren şeyler, başka birini havalara uçuracak hadiseler. yeni bir iş, memuriyet. yeni bir ev, yeni bir şehir, para... evet güzel yanları var ama beni korkutuyor. dışarıya yabancı biri değilim, on beş yaşından beri evimden uzakta okuyorum, yaşıyorum vesaire. ama bilmiyorum, ölüp gideceğimiz bir dünya için bunca geçici çaba çok tuhafıma gidiyor. şu anda beni tek teselli eden şey hastalarımdan alacağımı umduğum hayır duaları. bu kasvetimi biraz dağıtıyor. türbeleri gezerim diyorum mesela. evimin önünde ufak bi bahçe var, orada oyalanırım diyorum. ama günlük hayatın kargaşasına daldığımda kıldığım iki rekat namazın şu anki kadar duru ve şu anki kadar bile huşu içinde olmayacağını biliyorum, zannediyorum, tecrübelerimden yola çıkarak. ah her şeye vakit bulup namaz kılarken aceleci davran(mak zorunda olan)an modern insan. koşturmacalı bir günde mesela, ettiğim dualar, içtenlikten ne kadar uzak diyorum kendi kendime, bunun farkında oluyorum ama o koşturmacayı elimin tersiyle itip sükunete kavuşmaya cesaret edemiyorum. işte tüm bu yüzeyselliğin verdiği iç sıkıntısı benim tüm ruhumu kaplıyor. yemekler, içmekler, gezmekler, oturup kalkmaklar, yeni insanlar, para... bunların hiçbirisi benim içimi huzura kavuşturmaya yetmiyor. en çok hayalini kurduğum şeylerden birisi, beraber hak yolunda yürüdüğümüzü umduğum bir yoldaştır mesela, bir eş, gözce ve gönülce ait olduğum biri. ama bu hayal bile içimi ferahlatmıyor imanımın derinliğinin azaldığını fark ettiğim sıralarda. bu yüzden dua ediyorum, Allah hak üzere yürüdüğüm ve hak üzere emanetini teslim ettiğim bir ömür nasip etsin diye. inşallah, Allah bana ve tüm müslümanlara, kendi rızasına uygun bir hayat yaşayabilmeyi nasip etsin. amin, amin amin.
·
270 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.