Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

10 syf.
7/10 puan verdi
Ömer Seyfettin yerli Poe
Oryantalist eleştiri, Batılı yazarların Doğu'yu betimleme şekillerini ele alan ve taşyalan bir yaklaşımdır. Bu eleştiri, Batının Doğu'ya dair önyargılarını, üstünlük duygusu ve egemenlik arayışı üzerine kuruludur. Oryantalist eleştiri, Doğu kültürü ve toplumları hakkında genelleştirici, yanlış veya romantize edici streotipleştirmeleri eleştirir ve Batı’nın Doğu’yu sadece arzularını tatmin etmek amacıyla kullandığı bir "öteki" olarak göstermesini sorgular. Bu eleştiri, Doğu kültürünü anlamayıp ona saygı yapılan tasvirleri eleştirerek kültürel ve tarihsel bağlamı öneme bindiren bir yaklaşımı temsil eder. Ömer Seyfettin’in bu eseride oryantalist eleştiri çerçevesinde incelendiğinde dikkate değer noktalara işaret etmekte. Batılı bir karakterin doğu'yu ziyaret edişi ve onlarla iletişime geçen doğulu karakterler ile geçen olayları anlatıyor. Kitaptaki yabancı karakter Doğu'yu Batı'nın gözünden betimlediğini ve Doğu'yu egzotik bir yer olarak sunan eserlerin etkisi altında kalarak ülkemize ziyarete gelmiştir. Ama bulduğu manzaradan tamda memnun olmayacak ki okuduğumuz eserin başlarında bundan şikayetçi nerde Loti’nin anlattığı İstanbul! Siz özenti olmuşsunuz halbuki bunları bir kenara bırakıp kendi kültürünüzü tekrar benimseseniz kendiniz güzelliklerini göreceksiniz demek istemiş. Yine Loti gibi beyoğlu yani pera’yı beğenmemiş türk toplumunun izlerinin daha ağır bastığı semtleri görme talebinde bulunmuştur. Bunun üzerine anlatıcı ile yola çıkmış bu yolda çarpılmış siyah, çürük tahta evler, yıkık duvarlar ve sökük çatılar görmüş ve bu manzaraya bayılmıştır. Çünkü kendi memleketinde göremeyeceği kendi döküntülüğünün içinde uyum yakalamış egzotik bir manzara ile karşılaşmıştır. Bu bana rusya’nın sosyalist yönetim altında ilerlettiği brutalist mimariyi düşündürttü, aslında çok sade ve çirkin bu yapılar bir arada bir uyum gösterip soğuk, melankolik bir egzotik hava oluşturuyor tabi kendi nezdimde. Bu karakterde doğu’da istanbul’da bunun arayışında. Ve buldu! Gizli mabetlerimizi buldu! Bu sırrımızı alıp memleketine götürecek ve mecmualarda yayınlayacak! Ama bir dakika dayanamadı ve yoldaşına yani anlatıcımıza bunu anlattı ve gerçeği öğrendi, defterine yazdığı herşeyi aslında kendi yanlış anlamasından kurgulamıştı. Ortada bahsettiği gibi müphem, dini, gizli bir şeyler yoktu. İşte Batı’nın Doğu için oluşturduğu stereotiplemeler böyle hatalı anlamalardan kaynaklanıyor. Ortada egzotik bir durum söz konusu değil, yazar Ömer Seyfettin’de bunu eleştiriyor bunu tatlı bir anlatıyla göstermeye çalışıyor. Öykünün sonuna doğru yabancı karakterin doğruları kabul etmemesi, kendi kültürümüzü, kendi gerçeğimizi bizim görmüyor oluşumuzu ve kör olduğumuzu diretmesi doğu'yu romantik bir biçimde idealize ediyorken, batı'yı modernlik ve ilerleme simgesi olarak görmektedir. Yabancı karakter yanlış anlamlandırdığı objeler üzerinden doğu’yu öteki olarak gösterip belki isteyerek belki istemeyerek ne kadar egzotik ama batı’dan farklı ve geri bakış açısını sahiplenir.
Gizli Mabed
Gizli MabedÖmer Seyfettin · Bordo Siyah Yayınları · 2012730 okunma
·
46 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.