Gönderi

Böyle bir olayı Türkiye'de deprem konusunda yakın geçmişte yaşadık, hala da yaşıyoruz. Birkaç yıl önce geçirdiğimiz korkunç depremlerden sonra kamuoyunda jeologlarımız, jeofizikçilerimiz en çok aranan ve fikirlerine başvurulan uzmanlar oldu. Yalnız, yapılan televizyon konuşmalarında kendilerine ilk ve son sorulan soru hep aynıydı: İstanbul'da ne zaman deprem olacağını söyleyebiliyor musunuz? Onların yanıtı da gene hep aynıydı: "Hayır, söyleyemeyiz, bilim henüz o kadar ilerlemedi. Ama önümüzdeki otuz yıl içinde bir gün olmasını bekliyoruz. Bunun olasılığı büyük." Vatandaşlar ise, "Bu söz yetmez. Bize hangi yıl hangi gün olacağını söyleyin ki ona göre önlem alalım," diyor. Bilimciler bu yanıtı veremiyorlar. O zaman başka insanlar ortaya çıkıyor ve sorunlarına çare arayan ev sahiplerine bekledikleri şeyleri söylüyorlar. "Bakın," diyorlar," Marmara'da sular ısınıyor, eskiden böyle değildi. Biraz daha ısınırsa deprem olur. "Ya da "Hayvanlar durup dururken bağırmaya, huysuzlanmaya başladılar. Deprem yakın demektir." Başka bazıları "Japonya'dan alet getirdik, bu aleti alın, depremi önceden haber veriyor," diyorlar. Bütün bu sözler ilgi görüyor, medyada yayımlanıyor, beklentileri karşılıyor, ama ne yazık ki asıl gereksinmeyi karşılayamıyor. Çünkü bilimsel temelleri eksik.
·
80 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.