Gayesi; İslam inanç ilkelerini aklen temellendirme ve muhalif
gruplara karşı savunma olan Kelam ilmi, geçmişte olduğu gibi günümüzde de hayatiyetini korumaktadır. Geçmişte olduğu gibi bugün de Kur'an ve Sünnetin nasıl anlaşılacağı ile din dışı akımlara karşı İslam'ın
nasıl savunulacağı gündemimizi meşgul etmektedir. Bu doğrultuda
klasik dönemdeki akımların günümüzde tam olarak karşılığı olmasa
da Ehl-i rey grubunu teşkil eden kelamcıların Kur'an ve Sünnete yaklaşım
tarzları bizler için son derece önemlidir. Diğer taraftan felsefe
ve tasavvuf disiplinleri ile beraber İslam düşüncesinin üçlü sacayağını
oluşturan Kelam ilmi, varlığı anlamlandırma ve bir hakikat arayışı
olarak düşünce tarihimizde mümtaz bir yer teşkil etmektedir.
Saymış olduğumuz bu sebepler ve sorunlar gereğince klasik
eserlerin tercüme edilerek anlaşılması, geleceğimize yön verme
noktasında kıymete haizdir. Tercüme hareketleri mevcut kültürdeki
sorunların başka kültürlerdeki çözümlerle çözüme kavuşturulması
şeklinde tarif edilebilir. Bunun içindir ki medeniyet olma
yolunda istidat gösteren ilk Müslümanlar, Yunanca ve Süryanice
eserleri tercüme etmeye yönelmişlerdir. Tercüme hareketlerinin
uygun zeminde filizlenebileceğini söyleyerek medeniyetimizin
kuruluşunu yapılan bu tercümelere bağlayan oryantalist iddialara katılmadığımızı belirtmemiz gerekir. Esasen bir kültürdeki tercüme
hareketleri, kendisinde bulunan iki şeyin varlığına delalet etmektedir.
İlkin tercüme faaliyetinde bulunanların daha öncesinden
bir birikime sahip olduğu ve mevcut boşlukları tercüme ile doldurma
gayreti içinde olunduğunun, ikinci olarak ise geleceğe dair bir
iddia ve gayelerinin olduğuna delalet eder.
Bunun içindir ki klasik eserler bizim için geçmişten geleceğe
uzanan köprü mesabesindedirler. Klasiklerin bu mütemayiz konumlarına
rağmen onları bizatihi günümüze taşımak maksat ve gayemiz
değildir. Çünkü her bir eser, ortaya çıktığı dönemin bir kesitini
bizlere sunmaktadır. Kendi bütünlüğü içinde anlam kazanan bir
eseri, anlam kazandığı zemini bilmeden günümüze taşımak bizi geleceğe
taşımak şöyle dursun günümüzün anlam ve gerçekliğini kaybetmemiz
anlamına gelmektedir. O halde bir klasik eseri okumak,
eserin varlık bulduğu dünyayı tanımak adına yapılmalıdır. O zamanın
mevcut sorunları, bu sorunlara getirilen çözümler ve hepsinden
önemlisi sorunları çözme yöntemlerini tespit etmek hareket noktamız
olmalıdır. Sonuçta Kur'an ve Sünnet kaynaklarıyla yola çıkan
Müslümanlar bu kaynakları bazı yöntemlerle işleyerek medeniyet
olma yolunda mesafe kat etmişlerdir. Geçmişi anlamlandırmak adına Matüridi kelam geleneğinde yeniden inşa edici bir konuma sahip Ebü'l-Muin en-Nesefi'nin bu eserini tercüme etmeyi elzem görüyoruz. Esasında veciz bir kitap olan bu eserden saydığımız maksatları tek başına gerçekleştirmesini bekleyemeyiz. Fakat tanıma ve anlamlandırma adına yapılan tercümeler halkasına katılıp bu halkayı güçlendirebilmesi bizler açısından yeterlidir.