Dünyayı Değiştiren AnneKafkaokur’un mayıs ayında çıkan 77. sayısı, şimdiye kadar okuduklarımın en güzelleri arasında yerini aldı bile. Hepimizin sevdiği, ‘dünyayı değiştiren bir anneyi’ Zübeyde Hanım’ı görüyoruz ilk sayfalarda. Aslında ne zorluklar çektiğini; üst üste yaşadığı evlat acılarını; bu yüzden hayata tutunabilen ilk evladına, Mustafa’ya olan bağlılığını; onun için korkusunu; genç yaşta dul kalmasını; yaşadığı geçim sıkıntısını anlatıp bizi kendisini anlamaya ve anladıkça ona daha da minnet duymaya itiyor Kafkaokur.
Bir başka yazıda, Bayan Raantique’nin; Ayten Hanım’ın ‘sıradan anılarını’ yansıtan fotoğraflarına olan hayranlığını okuyoruz.
Sonra Nedim Yeğen’in hikayesine ve o döneme dönüyoruz. Paslı bisikleti ve içimizi ısıtan heyecanıyla oldukça başarılı olan, Galatasaray Lisesi öğrencisi Mahmut Nedim Özaras’la tanıştırıyor bizi dergi.
Bir başka sayfada, Matmazel Aurelie karşılıyor bizi. Kendi halinde yaşayan, yalnız bir kadın Matmazel. Bir gün komşusu dara düştüğü için çocuklarına bakmak durumunda kalıyor ve haftalar sonra, ayrılık vakti geldiğinde başlarda alışmakta hayli zorluk çektiği çocuklara vedasındaki hüznü tadıp, onunla üzülüyoruz.
Oradan bir başka annenin hikayesine geçiyoruz. Mitoloji sayfasında bu ay evlat acısıyla yanan bir tanrıça, Frigg var. Evladını yaşama geri döndürme çabası ve başarısızlığını buruk bir şekilde okuyoruz.
Ruhuma en çok dokunan yazı olan Düş Görümü’nde sevdiğine özlemi ve ondan kalan hatıralarla, onun yüzünden çekilen sıkıntılarla oluşturulan, anlatıcının tabiriyle bir bahçede buluyoruz kendimizi. Acısına ortak oluyoruz.
Ve son sayfada, bizi bir papatya karşılıyor. Etrafı zararlı otlarla sarılmış, çevresi kuraklığa teslim olmuş bir papatya… Ona can suyu olan ise Bandırma Vapuru’ndan inen bir kahraman. Kendisi, Anadolu toprağına da can suyu oluyor aynı zamanda.
