Northumbria doğumlu Uthred, daha dokuz yaşındayken babasının ölümüyle kimsesiz kalmıştır. Bu savaş sırasında bir Dan tarafından esir değil evlatlık alınıp, tam bir viking olarak yetişir. Babasını ve ülkesini elinden alanların safında savaşmaktan başka bir şansta kendisine sunulmamıştı. Yıllar sonra ata topraklarına dönmek ruhunu yakarken bir karar vermesi gerekliydi. Bir şekilde yolları kesişen yeni kral Alfred ile bir dönüm noktasından geçecekti. Çünkü krallık yine işgal altındaydı. Uthred bu savaşta kimin safında olacaktı? İnanç mı kazanan olacak yoksa sadakat mı? Peki ya seçimden sonrası? Ölüm, savaş, gerçekler, sadakat, acı, keder, insan..
Tarihi kurguları severim. Hele ki birde gerçeklere dayanan tarihi, epik kitapların hayranıyım. İlk kitap daha çok giriş kitabı şeklinde nitelendirilen tarzdaydı. Ama ikinci kitap savaş, yıkım.. Elimden bırakamadım diyebilirim. Kitap sizi bir film sahnesine davet ediyor. Biz kitap severler eğer ki kitabı gözümüzde canlandırabiliyorsak, o kitaplara aşık olmamız kaçınılmazdır. İnanın dostlar gözünüzde canlandırmaktan fazlası vardı kitapta. Adeta o savaş alanında bende vardım. İlk kitapta gözümün önünde büyüyen çocuğun yanındaydım. Seri baştan sona beni kendine haps etti ve acayip bir merak ile bitti. Acil devamı gelmeli.. Hemde çok acil..
