Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

160 syf.
5/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Aşk mı ?
her kitabını buyuk bir istekle okuyorum herkeze tavsiye ediyorum her okudugunuz kitapta kendinize katabileceginiz birşeyler bulabilirsiniz..... Aşk mı? Lütfen hepsini okuyun! Şuh bir bahar sabahı, şuh ama düşman... Gülümseyişleri nispet verir gibi... Şuh bir bahar sabahı... Saadet mevsimlerin dışında yaşamak... Mevsimler, meçhule giden kuşlar gibi seni uzaktan selamlayıp geçecek... Her kadında yalnız seni aradım, kiminde saçların vardı, kiminde tenin, kiminde kahkahanın bir parçası. Bütün yazdıklarım bir davetti, bir arayıştı. Sana açılan bir kucaktı, her kitabım. Ders verirken senin için konuşuyordum. Seni seviyorum dediğim her kadında sevdiğim sendin. Ve yoktun ortada. Asırlara değil, sana seslenmek istiyorum. İstiyorum ki, bütün yazdıklarımı ve bütün yazacaklarımı yalnız sen okuyasın. Ben, bütün ilhamlarım, bütün rüyalarım, bütün vecitlerimde yalnız seni terennüm etmek, şarkılarımı yalnız senin için söylemek istiyorum. Seni tanıdıktan sonra bütün insanlar küçük geliyor bana. Bütün sesleri çirkin buluyorum. Bütün kadınlar tenekeden, tahtadan, topraktanmış gibi geliyor. Sana kavuşmak için senden ayrılmak zorundayım. Dışarıda kuş sesleri. Yine şuh bir bahar sabahı. Kaçta kaçın benim? Kanımda, kafamda sen varsın. Sesin yetmiyor bana. Seni bütün olarak istiyorum, etinle iskeletinle rüyalarınla bütün. Ve yalnız benim olarak. Mazini kıskanıyorum. Halini kıskanıyorum. Kendini rahat hissetmen beni kudurtuyor? Anlarsan anla, ben anlayamıyorum. Acı duymaman için derimi yüzdürtürüm, ama ayrılığın seni üzmediğini, yaralamadığını düşünmek kanımı tepeme çıkartıyor. Üstelik buna imkan olmadığını da biliyorum. Biliyorum ki, benimsin, yalnız benim, ebediyen benim. Dudaklarım, dudaklarına, tenim tenine, ruhum ruhuna alevden harflerle damgasını vurmuştur. Bu damgayı ancak ölüm silebilir. Vaham benim. Yine susuzum, eskiden daha susuzum. Belki uzviyetin isyanı bu, korkunç bir isyan. Bir akşamın için ruhumu mefisto'ya verirdim. Fakat sen yalnız bir akşam değilsin. Keşke binlerce ruhum olsa, her akşamın için birini verebilsem. Seni, kadınların en güzeli, bütün ruhumla seviyorum. Hem on sekiz yaşının çılgınlığı, hem 30 yaşının susuzluğu ile seviyorum. Kelimeler yalnız senden bahsettikleri zaman, yalnız sana hitap ettikleri zaman munis ve dilber. Ben senin hem efendinim, hem kölen... İnsanları ikiye ayırıyorum. Seni tanıyanlar, seni tanımayanlar. Seni tanıyanları ikiye ayırıyorum. Anlayanlar, anlamayanlar. Seni tanımayanlara yabancıyım. Seni anlamayanlara düşman. Garip rüzgarlar esiyor başımda... Her çağın, her milletin kendine göre bir güzel anlayışı var. Barbarın, derebeyinin, ortaçağ şövalyesinin, Türk’ün, Arab’ın, Hint’linin... Bütün bu güzellikleri tatmağa çalışalım. Genişletelim ufkumuzu. Geçen devirlerde yaşamak, yani derinleşmek ve ömrü olabildiğine uzatmak. Başka ülkelerde yaşamak, başka insanlarla acı çekmek, başka insanlarla gülmek. Damlayken denizleşmek. Ve ana ebediyeti sığdırmak. İşte bu satırlar Cemil Meriç'in, büyük üstadın satırları... Ama oda sadece yazabilmiş dilediği gibi yaşayamamış aşkını... Vasıf, " o gül endam bir al şale bürünsün yürüsün/ ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsün. " diyerek iki mısraıyla anlatmış aşkını... Evet, aşık olmak ve peşi sıra sürünmek... Bir başka yazar adını hatırlayamadığım için affetsin... "yarab belayı aşk ile kıl aşna beni/ bir dem bile belayı aşktan etme cüda beni " diyerek aşkın gerçek anlamını anlatmış... Ve divan edebiyatının en ünlü yazarlarından, hayatı zevk ve eğlence içinde geçen nedim "gülelim, oynayalım, kam(zevk) alalım dünyadan/ mai tesnim suyu içelim nev peydadan. " diyerek hayatın anlamını düşünmemeyle eşleştirmiş... Hatta bir yazarımız daha da ileri giderek, "meyhane kutsi gözükür uzaktan amma bir başka letafet, bir başka feragat var içinde " diyerek yaşamı hatta aşkını kadehlerde aramış... Ve yakın çağın yine ünlü ve tanınmış yazarlarından Orhan Veli "düşünme, arzu et sade/ bak, böceklerde öyle yapıyor" diyerek insanı böcekleştirmiş yani hayvanlaştırmış... Lütfen okumaya devam edin... Leyla ile Mecnun’un Fuzuli tarafından kaleme alınmış aşk hikayesi... 1. Kısım Mecnun'un köyünde, köy meydanında köyün bütün köpekleri bir olmuş yabancı bir köpeği boğmaya, parçalamaya çalışıyorlarmış... Köylüler merak ve korku içinde köpeklerin bu kavgasını seyrederken mecnun gelmiş ve kendini köpeklerin içine atarak yabancı köpeği kurtarmaya çalışmış ve her tarafı kan içinde bunu başarmış... Köylüler, mecnun a manyak mısın sen kendini neden köpeklerin içine atıp bu köpeği kurtarmak için her tarafını parçalattın demişler... Mecnun da siz karışmayın bu köpek benim Leyla'mın köyünün köpeği demiş... Eh aşk bu bütün tehlikeleri göze aldırıyor... 2. Kısım Leyla bir gün Mecnun'un köyünden geçerken pınardan su içmek için mola vermiş... Ve bütün köylüler malum ya Mecnun'u delirten bu güzelliği görmek için pınar başına koşmuşlar... Bakmışlar ki kupkuru, zayıf, esmer bir kız... Kendi kendilerine, ya bu kız hiç güzel değil ki neyine aşık olmuş mecnun bunun demişler... Ve Mecnun'un yanına gitmişler... Leyla, Leyla diyordun uğruna öldüğün, delirdiğin Leyla bu mu demişler... Mecnun kafasını kaldırmış ve siz mecnun değilsiniz ki demiş... 3. Kısım Mecnun, Leyla’nın aşkından hasta olmuş, yatağa düşmüş... Ateş son haddine vurmuş... Aşkından zayıfta düşmüş... Öldü ölecek... Doktorlar Leyla'yı getirip göstermezseniz bu ölür demişler... Biz de bunun çaresi yok demişler... Mecnun'u çok seven ve kaybetmek istemeyen köylüler toplanmışlar ve Leyla'nın köyüne gidip, babasından rica minnet Leyla'yı götürüp gösterip geri getirmek için söz almışlar... Ve Leyla'yı Mecnun'un yanına getirmişler... Mecnun, ateşler içinde, gözler kapalı, alnında boncuk boncuk ter ve köylüler aç gözlerini
Aşk Yakalar Seni
Aşk Yakalar SeniMehmet Coşkundeniz · Neden Kitap · 2004171 okunma
·
87 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.