Gönderi

RUDOLF HESS'İN KAÇIŞI 10 Mayıs akşamı, Rudolf Hess'in bir Messerschmitt Bf 110 avcı uçağına binerek kendi başına İskoçya'ya uçtuğunu bildiren ilk rapor, Dr.Schmidt'in anlattığına göre, "sanki Berghof'a bomba düşmüş . gibi" Hitler'i çarptı. General Keitel, Führer'in o sırada büyük çalış­ma odasında aşağı yukarı dolaştığını, başını kaşıyarak, Hess belki de aklını kaçırdı, diye mırıldandığını anlatır. Hitler, "hemen Goering'le görüşmeliyim," diye bağırdı. Ertesi sabah, Goering ve bütün parti li­derleriyle Hitler arasında sinirli görüşmeler geçti. Hepsi de bu olayın Alman halkına ve dünyaya nasıl sunulacağını "kötü kötü düşünüyor­lardı" -bu kelime Keitel'indir- Keitel'in sonradan anlattığına göre, İngilizlerin konuklarından başlangıçta hiç söz etmemeleri onların işlerini daha da zorlaştırmıştı. Hitler ile adamları bir ara Hess'in benzi­ni biterek soğuk Kuzey Denizi'ne düştüğünü ve boğulduğunu ummak istemişlerdi. Führer bu olay hakkındaki ilk haberi, Hess'in yazdığı, biraz tu­tarsızca bir mektuptan öğrendi. Mektup, Hess'in, 10 Mayıs günü Augsburg'dan akşam üstü saat 5.45'de hareket etmesinden birkaç sat sonra bir kurye tarafından getirilip Hitler'e verilmişti. Hitler mektubu okuyunca Keitel'e şunları söyledi: "Bu yazıda Hess yok. Başka biri bu: Bir şey oldu ona herhalde - oynatmış gibi." Ama Führer durumdan kuşkulanmıştı da. Hess'e uçağı veren havaalanı bölüğündeki Lider Yardımcısının, aynı büroda çalışan bir sürü memurla birlikte, tutuk­lanmasını emretti. Hitler, Hess'in ani olarak gitmesinden nasıl şaşırdıysa, Churchill de Hess'in hiç umulmayan bir zamanda gelmesine öyle şaşırdı. Stalin çok işkillendi. Bu garip olay bütün savaş boyunca bir sır olarak kaldı ve ancak Hess'in de sanık olarak bulunduğu Nürnberg mahkemesinde aydınlandı. Ortaya çıkan gerçekleri kısaca özetleyelim. Kafası biraz karışık olmakla birlikte Rosenberg kadar aptal ol­mayan Hess, bir barış anlaşması yapabileceği hayaline kapıldı ve karar vererek İngiltere'ye uçtu. Hayale kapılmıştı, ama davranışında sami­miydi. Bundan hiç şüphe edilemez. 1 936 Berlin Olimpiyatında Duke of Hamilton ile tanışmıştı. Uçağını doğruca Dükün İskoçya'daki evine yöneltti. Eve otuz kilometre kalınca -yönünü çok iyi belirlemişti­ uçaktan paraşütle atladı. Bir şey olmadan yere indi ve bir çiftçiden İskoçyalı Lordun evine götürülmesini rica etti. İngiliz Hava Kuvvetle­rinde bölük komutanı olan Hamilton o cumartesi gecesi nasılsa bir sektörün harekat odasında görevli bulunuyordu. Messerchmitt'in . kıyıdan içeri girdiğini ve gece saat lO'dan az sonra yere düştüğünü radar ekranında tesbit etmişti. Bir saat sonra, bir uçağın alevler içinde yere düşerek parçalandığı, uçaktan paraşütle atlayan ve adının Alfred Horn olduğunu söyleyen bir pilotun Duke of Hamilton'a "özel bir mesaj" getirdiği kendisine haber verildi. İngiliz makamları ertesi sabah için bir görüşme hazırladılar. Hess, "insanlık adına bir mesaj getirdiğini ve Führer'in İngiltere'yi yenmek istemediğini ve çarpışmayı durdurmak niyetinde olduğu­nu" Dük'e söyledi. Bu seyahatin, İngiltere'ye uçmak için yaptığı dördüncü girişim olduğunu - bundan önceki girişimlerinde hava durumu yüzünden geri dönmek zorunda kalmıştı - kendisinin de eninde sonunda, bir Alman Bakanı olmasının "samimiliğini ve Almanya'nın barış isteğini gösterdiğini" anlattı. Gerek bu görüşmede ve gerekse sonradan yapılan öteki görüşmeler sırasında Hess de Hitler gibi Al­manya'nın savaşı kazandığını, İngiltere direnecek olursa sonunun kor­kunç olacağını söylemekten geri kalmadı. Bu bakımdan, ev sahipleri kendisinin orada bulunmasından yararlanmalı ve barış görüşmelerine başlamalıydılar. Bu koyu Nazi, İngilizlerin kendisiyle oturup konuşa­caklarına o kadar inanmıştı ki, silahsız olarak ve kendi isteği ile gel­diğine göre, "kendisinin söz üzerine serbest bırakılmasını Kraldan" is­lemesini bile Dük'ten rica elli. Bundan sonraki görüşmeler, biri hariç, Berlin'deki İngiliz Elçili­ğinin bilgili eski Birinci Katibi İvone KirkpaLrick tarafından yönetildi. Kirkpatrick'in verdiği gizli raporlar sonradan Nümberg'Le açıklandı. Hess, Nazi Almanyası konusuna meraklı olan bu adama Hitler'in, Avusturya'dan başlayarak İskandinavya, Danimarka, Belçika ve Hol­landa'daki bütün Nazi saldırıları hakkında yapuğı açıklamaları tekrar­ladıktan ve savaştan İngiltere'nin sorumlu olduğunu, bu savaşı hemen durdurmazsa kesinlikle kaybedeceğini belirttikten sonra barış teklifle­rine geçti. Bu teklifler Hitler'in Polonya saldırasından az önce Cham­berlain'e bildirdiği - ve başarısızlığa uğradığı - tekliflerden başka bir şey değildi . Yani, İngiltere'nin , Almanya'yı Avrupa'da serbest bırakmasına karşılık Almanya da "İngiltere'yi imparatorlukta serbest bırakacaktı." Eski Alman sömürgeleri geriye verilecek ve İngiltere İtalya ile barış yapacaku. "Sonuna doğru (diyor Kirkpalrick) biz odadan çıkarken Hess bir söz daha söyledi. Teklifin Almanya ile bugünkü İngiltere Hükümcli arasında değil, başka bir İngiliz Hükümeti arasında yapılmış sayılmasını bilinmeyi unutmuştu. Führer, 1936'danberi savaşı planlayan Winston Churchill ile onun savaş politikasına yardım edenlerle görüşmek islemiyordu." Nazi partisinin ve Nazi İmparatorluğunun yabanca çalışmalarına karışmış olan Rudolf Hess gibi bir adamın, kendisini tanıyanların da ifadelerine göre, bu tarzda davranması çok çocukçaydı. Görüşmelerden açıkça anlaşıldığına göre, Hess, Churchill tarafından olmasa bile, lider­leri arasında Duke of Harnilton'un da bulunduğunu sandığı "Muhalefet Partisi"nce ciddi bir görüşmeci olarak hemen kabul edileceğini ummuştu. İngiliz makamlarıyla yapuğı görüşmelerin Kirkpatrick'ren daha iler gidemeyeceğini anlayınca küstahlaşu ve tehditkar bir durum al­maya başladı. 14 Mayıs'ta yaptığı bir görüşme sırasında, vesveseli dip­lomata İngiltere'nin savaşı sürdürmesinden doğacak kötü Sönuçlan an­lattı. Az sonra İngiliz adalan korkunç bir abluka alUna alınacaktı. "(Kirkpatrick Hess'e şunları söyledi) lngiltere'nin teslim olacağını ve savaşa imparatorluktan devam edileceğini düşünmek abestir. Bu durumda Hitler'in ablukaya devam etmesi halinde ... adadalci halkın aç kalına tehlike· sini göze alacağız." Birçok şeyleri göze alarak giriştiği bu görüşmeler sonuçlanma­lıydı. Kirkpatrick'in anlattığına göre, "bu uçuşunun nedeni bize presti­jimizi kaybettinneden görüşmelere girişmek fırsatını vennekti. Bu fırsatı kaçıracak olursak Almanya ile hiç bir anlaşmaya varmak isteme­diğimiz anlaşılacak, o zaman Hitler de -görevi gereğince- bizi imha et­meye ve savaştan sonra da sürekli olarak bizi esir durumda tutmaya hak kazanacaku." Hess görüşmeye kaulanların çok az olmasını istiyor­dı "Bir Alman Bakanı olarak birçok kimseler tarafından yorum ve soru yağmuruna tutulan tek adam durumuna düşmek istemiyordu" Kirkpatrick'in verdiği raporlara göre, görüşmeler burada bitti. An­cak, -gariptir ki- Churchill'in yazdığına göre.87 İngiliz Kabinesi 10 Haziran'da Lord Simon'u Hess'le görüşmeye "çağırdı" Nazi Lider Yar­dımcısının Nürnberg'teki avukatına göre, Simon, Hess'in getirdiği barış tekliflerini İngiliz hükümetinin dikkatine sunacağını vaat et­ti. "*88 Hess'in yapmak istediği şey açıktı. İngiltere ile barış imzalan­masını içtenlikle istiyordu. Almanya'nın savaşı kazanacağından ve İngiltere'nin derhal barışa yanaşmadıkça yok edileceğinden en ufak bir şüphesi yoktu. Elbetteki başka kışkırtıcı nedenler de vardı. Savaş başladıktan sonra yıldızı sönmüştü Almanya'da. Savaş içinde Hitler'in yardımcısı olarak partiyi yönetmek sıkıcı bir işti ve artık bu işin önemi de kalmamışu. Artık Almanya'yı ilgilendiren konular savaş ve dış işleriydi. Şimdi Hitler'in bütUn dikkati bu konularda toplanmış, bu yüzden Goering, Himmler, Goebbels ve generaller birinci plana geç­mişlerdi. Üzülüyor ve onları kı$kanıyordu. Liderin ve ülkenin gözünde yeniden eski itibarını kazanabilmesi için, bir hamlede parlak ve cesur bir çıkış yaparak, Almanya ile İngiltere arasında tek başına barış sağlamaktan daha iyi bir yol bulunabilir miydi? Son olarak da, bizim düşük kaşlı Lider Yardımcısı da birçok Nazi kodamanları gibi -başta Hitler, sonra Himmler- yıldız falına çok inanırdı. Nümberg'te bulunduğu sırada, hapishanenin ruh doktoru Dr. Douglas M. Kelly'ye, 1 940 yılının sonlarında yıldızının barış görevi gösterdiğini söylemişti. Sonra eski akıl hocası Münihli Geopoliıikor Profesör Haushofer'in rüyasına girdiğini, Profesörün, kendisini halı­larla döşeli İngiliz şatolarında iki büyük "Nordik" usul arasında barışı sağlamak üzere koşarken gördüğünü anlatmıştı.90 Akıl bakımından çocukluk çağını hiçbir zaman aşmamış bir adam için bütün bunlar bir­takım esaslı belirtilerdi ve lngiltere'ye gitmesinde de etkili olmuşlardı. Nümberg'te savcılardan biri başka bir neden daha ileri sürdü. Hess İngiltere ile barış anlaşmasını düzenlemek ve böylece Sovyetler Bir­liği'ne hücum edildiğinde Alm3f1ya'nın tek cephede dövüşmesini sağ­lamak istiyordu. Rus savcısı mahkemeye bundan emin bulunduğunu söyledi. Nitekim, Joseph Stalin de o sırada, haklı olarak, yalnız Al­manya'dan değil, lngiltere'den de kuşkulanmaktaydı. Hess lskoçya'ya gidince, Churchill ile Hitler arasında birtakım dolapların döndüğüne inandı. Rus diktatörü Almanya'yı, Polonya'ya ve Batı'ya hücum et­mekte nasıl serbest bıraktıysa, bu kez de İngiltere onu Sovyetler Bir­liği'ne hücum etmekte serbest bırakabilirdi. Üç yıl sonra İngiliz Başbakanı Moskova'ya yaptığı ikinci ziyaretinde, Stalin'e gerçeği an­latmaya ve onu inandınnaya çalıştı, ama Stalin Churchill'e inanmadı. Hitlcr'in �usya üstündeki niyetlerini Nazi liderinden öğrenmeye çalışan Kirkpatrick, yaptığı sorgu sırasında Hess'in Barbaros Hare­katını bilmediğini ya da, bilse bile, o kadar yakın olduğundan haberi olmadığını açıkça anlatmıştı. Hess'in ani kaçışını izleyen günler, Hitler'in geçirdiği en heye­canlı günler arasındadır. En yakın arkadaşının uçakla kaçması rejiminin itibarını çok düşünmüştü. Bu durum Alman halkına ve dünyaya nasıl anlatacaktı? Hess'in tutuklanan arkadaşlarının sorgulan sırasında verdikleri ifa­deler, Hitler'e karşı bir itaatsizliğin söz konusu olmadığını, ortada bir komplo bulunmadığını, yalnızca güvendiği arkadaşının biraz aklını oy­nattığını gösteriyordu. İngilizler, Hess'in geldiğini açıklayınca, Berg­hofta halka bir açıklama yapılması kararlaştırıldı. Az sonra Alman basınında bu konuda kısa haberler çıktı ve bir zamanlanh büyük Nas­yonal Sosyalist yıldızı "I. Dünya Sava.şı'nda aldığı yaralar yüzünden birtakım hayaller gören, aldatılmış, kaçık ve karışık kafalı bir idealist" oluverdi. "(Basında yayımlanan resmi basın bildirisinde şöyle deniyordu) Parti arkadaşımız Hess'in bir hayal dünyasında yaşadığı anlaşılıyor. Bunun sonu­cu olarak İngiltere ile Almanya arasında bir anlaşmaya varılabileceğini sanmış olabilir .... Bununla birlikle, bu durumun Alman halkına zorla kabul ettirilen savaşın sürmesinde bir etkisi olmayacaktır." Hitler, Hess'in dönmesi halinde hemen kurşuna dizilmesini özel olarak emretti ve halk önünde de eski arkadaşının bütün görevlerden alındığını, Parti Yardımcısı olarak yerine, ahlaksız ve sinsi Martin Bor­mann'ın atandığını açıkladı. Führer bu garip hikayenin olabildiğince çabuk unutulacağını umuyordu; onun için neredeyse başlayacak olan Rusya saldırısını yeniden düşünmeye başladı.
·
118 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.