Gönderi
Herkese merhabalar...
Sizlere uzun zamandır okumak istediğim bir kitap ile geldim.
Açıkçası beklentim başka yöndeydi.
Yorumlara hiç bakmadım ama aklımda polisiye diye kalmış başlangıçta o izlenimi vermiş olsa da türünün kesinlikle polisiye olmadığını anladım.
Daha çok insan yapısı, doğası, yaşadıkları ve en çok da aşk üzerine kurgulanmış bir kitaptı.
Düşünsenize bir insan ne yaşamış olabilir de başka birine dokunamaz, sarılamaz ya da ne yaşamış olabilir nasıl bir dünya kurmuş olabilir ki hayvanların dediğini anladığını düşünüyor olabilir.
Aslında değinilen ve anlatılan o kadar çok şey var ki okuyunca siz bulun.
Ahmet Arslan emekli bir elektrik mühendisidir.
Sıradan bir hayatı olduğu görülse de kendisi pek sıradan biri değildir.
Emekli olduktan sonra Podima'ya yerleşen ve kendini kitaplar ile çevrili bir evde huzurlu hisseden adamın gelen gideni de sınırlıdır.
Temizlik işlerini yapan kadın ve ders verdiği oğlundan bir de yan komşusu Arzu ile eşinden başka geleni yoktur.
Hayatında daha çok ikiz kardeşi Mehmet vardır.
Bir sabah bu huzur bulduğu hayatı ölüm haberi ile değişir.
Yan komşusu bir zamanların ünlü ismi ve sosyetenin tanıdık siması Arzu ölü bulunur.
Cinayete kurban giden kadın için araştırma başlar.
Gazeteci olan ve bu haber ile mesleğinde sükse yapmak isteyen genç kadın Ahmet'in kapısını çalar.
Bu kadın Ahmet'ten bir hayli küçük olsa da ona karşı içerisinde olan anlatma isteği ile uzun sürecek bir sohbet zamanları başlar.
Diğer yandan cinayet soruşturması sürer ve ifadesi alınanlardan biri de Ahmet olur.
Anlattıkları gerçek mi? Hayal mi anlamayan ama merak edip daha da anlatmasını isteyen gazeteci kıza en nihayetinde kardeşinin hikayesini de anlatır. Düğümün çözüldüğü yerler oldu diyebiliriz.
Tabi biz de okuyarak çözebiliriz.
Sonda olan o katili söyleme şeklini sevdim.
·
313 views
Mükemmel
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.