Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

210 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
“İtaatkar çocuklar(!)”
Kesin inançlılar içeriği hiç bir zaman eskimeyecek kadar canlı bir eser. Çok beğenerek okuduğumu belirmek istiyorum. Konu ile yakından ilgilenenler için incelemenin sonunda bir kaç belgesel önereceğim. İçeriğe gelirsek; yazar didaktik bir üslup kullanmadan, okuyucuyu ikna etmeye çalışmadan ve herhangi bir görüşü savunmadan analizlerini okuyucuya sunmuş Tespitlerini son derece yerinde bulduğumu söylemeliyim. Yazar kesin inançlılar olarak adlandırdığı kitleyi, tarihteki olaylar, devrimler, belli insan toplulukları üzerinden açıklamaya çalışmış. Hristiyanlığın doğuşundan müslümanlığın yayılışına, nazi soykırımından bolşeviklerin ekim devrimine, uzak doğu hareketlerinden ABD’deki insan hakları bildirisine kadar; aklınıza gelebilecek bir dizi tarihi olaya yer yer değinmiş. Ve bununla bağlı olarak, Hitler’den Stalin’e, Ghandi’den, Lenin’e, Atatürk’ten Lincoln’e, kitle hareketlerine öncülük etmiş liderlere de. Şunu ifade etmeliyim ki kesin inançlılar dediği kitle, modern zamanlarda alışılmış olduğu üzere bir sokak röportajında kendice marjinal, politik görüşlerini ifade edip, en büyük siyasi eylemi oy kullanmak olan veya dini, devrimci, politik bir harekete bakıp “vay be ne güzel işler yapıyorlar”diyerek kalben destekte bulunan pasif kitle değil. Belli bir kitle hareketinin içinde, resmi kayıt olsun veya olamasın, bizzat bulunan, hareketin faaliyetlerine katılan ve harekete manevi olarak da güçlü bir şekilde bağlanmış, hareketinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutan, yeri geldiğinde kendi çıkarlarından ve hatta yaşamından bile hiç düşünmeksizin vazgeçebilecek olan kişiler ele alınmış eserde. Kitle hareketi bir siyasi parti; kominizim, sosyalizm veya nasyonalizm gibi devrimci bir hareket; din fark etmeksizin bir tarikat veya cemaat olabilir. Eserin tarih sever okurlara bir şölen sunacağının garantisini verebilirim . Fakat kitaptan yüksek verim alabilmeniz için tarih ve politika alanında bilgi birikiminizin olması şart değil. Anlatılanların çevrenizdeki olup bitenlerde ve tanıdığınız şahsiyetlerde ete kemiğe bürünmesi gayet ihtimal dahilinde. Her ne kadar Atatürk’ün devrimleri, Ghandi’nin amacına ulaştıktan sonra lağvettiği hareketi gibi üzerine pozitif değerlendirmeler yaptığı örneklere yer verse de ağırlıklı olarak kitle hareketlerinin birey ve toplum açısından olumsuz yönlerini ele almış. Bireylerin, yani kesin inançlıların bir kitle hareketine girme noktasındaki motivasyonu üzerine son derece düşündürücü tespitler yapmış yazar. Öncelikle bu bireylerin özgürlükten korkan, kendi başına kararlar alma gücünden ve kararlarının arkasında durma cesaretinden yoksun kişiler olduğunu belirtiyor. Bir topluluğa aitseniz onların gözetiminde kararlar alır, risklerine de birlikte katlanırsınız ve kimse sizi yargılayamaz. Bu da büyük bir yükten kurtulmak demektir. Devamında bir hareketin içinde yer alma arzusunun, kişisel yeteneklerden ve kendine mevki sağlayacak güçten yoksun olmak ile doğru orantılı olduğuna vurgu yapıyor. İşlerini iyi yürütebilen, yetenekleri konusunda kendine güvenen insanlar bir hareketin parçası olma gereği duymazlar. Bu bana Viktor Frankl’ın İnsanın Anlam Arayışı kitabından bir kesiti hatırlattı. Kitapta yazar yahudi kökenli olmalarına rağmen Nazi hareketi içerisinde yer alıp, soydaşlarına gaddar Nazi subaylarından daha acımasızca davranan kapolardan bahseder. Nazi kampındaki tutuklu iki esir aralarında konuşur; “düşünsene adam hayatını basit bir banka memuru olarak sürdürecekti, fakat hareketin içine dahil olup hiç göremeyeceği mevkilere erişti.” Maddi çıkarları da bu menfaatlere ekleyebiliriz tabi ki. Örneğin bir siyasi partiye veya dini bir tarikata üye olmak, bireye hem ticari hayat hem de mesleki hayat bakımından, aylarca belki yıllarca kendi çabası ile zor ulaşacağı bir sosyal ağ sunar. Manevi yönüne gelirsek; her insan bir amaca tutunmak, bir hedefle uyanmak ister. Eğer bir birey kendi hayatında iyi işler başarabilecek, kendi yaşam hedeflerini kendisi belirleyebilecek güçte değilse bir kitle hareketi ona hazır bir amaç sunar. Öte yandan insan hayatta bir “ŞEY” olmak ister. Başarılı, lider, sevilen, onaylanan, işini iyi yapan…şahsi hayatında muvaffakiyetler elde edecek, örneğin bir iş kurup yönetebilecek, bir eğitim alanında üstün başarılar gösterebilecek biri olmayanlar bu tatmini kitle hareketlerinin içinde ararlar. “İtaatkar” bir görev adamı oldukları sürece hareket içerisinde her koşulda övgü alır, başarılı kabul edilirler. Şunu söylemek gerekir ki kesin inançlılar gerek çoğunlukla aileleri tarafından yeteri kadar ilgi ve sevgi görmemiş, gerekse hayatlarında bir şekilde duygusal tatminsizlikleri olan, “hayal kırıklığı yaşamışlar” ordusudur. Bu örnekler çoğaltılabilir Öte yandan kitle hareketi de tüm bu sayılanları kesin inançlıya karşılıksız vermez. Ondan katışıksız bir itaat, sorgulama yeteneği köreltilmiş bir beyin, hareketi sahip olduğu tüm değerlerin üzerine koymak gibi meziyetler ister. Önce aile mefhumundan uzaklaşılmasını talep eder. Çünkü insanın ailesi ile olan bağı büyük oranda duygusallığa dayanır ve kitle hareketine olan bağı zayıflatır. Bir kitle hareketinde itaat imanla eş değerdedir. Kesin inançlı bireyden hareket içerisinde alınan hiçbir kararı sorgulamaması beklenir. Çünkü olan biteni analiz etme, kendi çıkarımlarını ifade etmede özgür olan birisi hareketin amaca ulaşmak için kendinden talep ettiklerini hiç de sempatik bulmaz. Bu yüzden kitle hareketi, taraftarları ile dünya gerçekleri arasında kalın bir perde çeker. Devamında bir nefret yaratır, öyle ki taraftarlar buna tutunarak güç bulabilsin. Milliyetçi akımlarda bu, diğer ırkların ne kadar aşağılık oldukları, ulusalcı akımlarda dış güçlerin ülke için sürekli kötü planlar yaptığı düşüncesi, dini hareketlerde inançsızlığın ne denli anlamsız, aynı zamanda tehlikeli olduğu gibi örnekler verilebilir. Yazarın da belirttiği gibi, bir kitle hareketinin gücü, seçmiş olduğu düşmanın canlılığı ile doğru orantılıdır. Bir diğer araç propagandadır. Kitleye katılanların korkularına, umutlarına ve ihtiraslarına hitap eden propagandalar yapılır ki gruba bağlılıkları her an tazelensin, amaçları hatırlatılsın. Bunların sonucunda kesin inançlı körü körüne inanan biri haline gelir ve mantık yolu ile onu yaşamın gerçeklerine ikna etmek neredeyse imkansızdır. Nitekim kesin inançlılara mantıkları ile değil kalpleri ile mutlak gerçeği aramaları telkin edilir. Bu insanlar gerçeklere değil mucizelere tutunurlar. Kitleye katılan bireyleri bir arada tutan bir diğer unsur lider tarafından aşılanan şüphe duygusudur. Kendi topluluğundan olmayana karşı duyduğu şüphe kitleye dahil diğer bireylere kenetlenme ihtiyacı doğurur. Her kesin inançlı için kitle hareketinden ayrılmak neredeyse ölümle eş değerdedir. Çünkü onun için dünyada hareketin amacı dışındaki her şey anlamsız ve boştur. Bu maddi bir bağlılıktan ziyade genellikle zihinsel bir hapistir. ABD’de faaliyet gösteren Mormonizm akımının Warren Jeffs tarafından yönetilen bir kolunda, hareketin en eski müritlerinden on kişi lider Jeffs tarafından topluluktan ihraç edilirler. Hareket üzerinde soruşturma yapan bir emniyet yetkilisi şu değerlendirmeyi yapar; “o insanları oraya bağlayan yalnızca zihinleriydi ve fakat bu çok kuvvetli bir bağdı. Lider tarafından öylece gruptan aforoz edilmeleri onlar için sivil ölüm demekti. Jeffs onları bir duvarın önüne yan yana sıralayıp kurşuna dizseydi onlar için daha hafif bir yaptırım olurdu.” Genel olarak şu değerlendirmeyi yapmak gerekir ki; eğitimli, kendini iyi yetiştirebilmiş, özgüveni yüksek, kendine inanan, hedeflerini gerçekleştirmeye cesareti ve gücü olan; bunların yanısıra saygı, övgü, ait olma noktasında manevi tatminleri olan bireyler yalnızca bireysel hedeflerine odaklanır ve kitle hareketlerine dahil olmayı akıllarından bile geçirmezler. Kitle hareketlerine katılma arzusu insan doğasının son derece sıradan bir parçasıdır ve modasını yitirecek veya belli bir coğrafyaya özgü kabul edilecek bir olgu değildir. Her yıl onlarca Amerikalı bir iç huzuru arayışı ile guruların ve keşişlerin öncülüğündeki inzivalara dahil olmak için uzak doğuya seyahat eder. Belki her kıtada her dinden cemaatler ve tarikatlar mevcuttur ve bünyesinde, topluluğun çıkarlarını bütün kişisel menfaatlerinin üstünde tutan onlarca tutkulu mürit barındırırlar. Siyasi düzenin bozuk olduğu, en azından öyle kabul edildiği her ülkede, modern çağda bile düzendi değiştirme sevdası ile yanıp tutuşan devrimci hareketler yer almaktadır. Ülke fark etmeksizin, üniversite gençleri manevi hislerini tatmin etmek amacıyla dini veya siyasi oluşumların veya sosyal sorumluluk düşüncesi ile bir araya gelmiş toplulukların içerisinde kendilerine bir yer ararlar. Tüm bu değerlendirmeler ışığında söyleyebilirim ki Kesin İnançlılar kitle hareketlerine katılanların psikolojilerini anlamak için mutlaka okunması gereken eserlerden birisi. Bunların yanı sıra kitle hareketleri, kesin inançlıların ve hareket liderlerinin motivasyonunu daha iyi anlamak için bir kaç belgesel önermek isterim. Uzak doğulu guru Osho’nun düşünce hareketi üzerine; Vahşi kırlar „Wild Wild Country“ auf Netflix netflix.com/de/title/801452... ABD’deki mormon cemaati üzerine; İtaatkar çocuklar „Sei lieb – Bete und gehorche“ auf Netflix netflix.com/de/title/812925... Zorba kitle liderleri üzerine; Zorba nasıl olunur „How to Become a Tyrant“ auf Netflix netflix.com/de/title/809897... Kült yapılar üzerine: Aile „The Family“ auf Netflix netflix.com/de/title/800638....
Kesin İnançlılar
Kesin İnançlılarEric Hoffer · Olvido Kitap · 20192,741 okunma
·
1 artı 1'leme
·
1.406 görüntüleme
Sᴇʀʜᴀᴛ ✓ okurunun profil resmi
Okunacaklara eklendi 👍
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.