Bir tutsak almıştı ve tutsağa sahip çıkmak onun göreviydi . '' Akrabaların mıydı ? '' diye sordu kıza sessizce .
'' Seninle ne kadar akrabaysak . ''
'' Ben mi ? Kaşlarını çattı . '' Ne demek istiyorsun ? ''
'' Kışyarının piçi oldğunu söyledin ''
'' Öyleyim ''
'' Annen kimdi ? ''
'' Bir kadın . Çoğu öyledir . '' . Bunu bir zamanla biri söylemişti Jon'a . Kim olduğunu hatırlamıyordu .
Kız tekrar gülümsedi , beyaz dişleri parladı . '' Sana
KIŞ GÜLÜ şarkısını söylemedi mi hiç ? ''
'' Ben annemi hiç tanımadım . Öyle bir şarkıda bilmiyorum . ''
'' Ozan Bael yazmış , '' dedi Ygritte . '' Bir zamanlar Surun ötesindeki Kral oydu . Bütün özgür insanlar onun şarkılarını bilir ama belki siz güneyde o şarkıları söylemiyorsunuzdur . ''
''Kışyarı güneyde değil ,'' diye itiraz etti Jon .
'' Evet öyle . Sur' un aşağısındaki her yer bizim için güneydir . ''
Jon böyle düşünmemişti hiç . '' Sanırım her şey nerede durduğuna bağlı . ''
'' Evet '' dedi Ygritt .''Hep öyledir . ''
''Anlat '' diye ısrar etti Jon . Qhorinin yukarı çıkması saatler sürecekti ve bir hikaye uyanık kalmasına yardım edebilirdi . ''hikayeni duymak istiyorum .
''Çok hoşlanmayabilirsin. ''
'' Benim için bütün hikayeler aynı . ''
''Cesur bir karga diye alay etti kız .Pekala , Bael çok uzun zaman önce özgür insanların kralıydı , kudretli bir akıncıydı . ''
Taşyılanı homurdandı . ''Bir katl , hırsız ve tecavüzcüydü demek istiyorsun . ''
''Buda nerede durduğuna bağlı '' dedi Ygritte . '' Kışyarındaki Stark , Baelin kafasını istedi ama asla alamadı ve başarısızlığın tadı onu hasta etti . Bir gün ağzındaki acılıkla Bael' e ödlek dedi , sadece zayıf olanları avlayan bir korkak . Bu sözler kulağına gittiğinde Bael , lorda bir ders vermek için yemin etti . Sur'u aştı , Kral yolunu geçri ve bir kış gecesinde elinde arpıyla Kışyarına girdi . Adının Sygerik Skagos olduğunu söylemişti . Sygerik eski dilde 'HİLEKAR' demektir , bu dili ilk insanlar konuşurdu ve devler hala konuşur . Kuzeyde güneyde , her yerde şarkıcılar hoş karşılanır. Bael , Lord Stark'ın sofrasına oturdu ve yüksek koltukta oturan lord için gece yarısına kadar şarkılar çaldı. Eski şarkıları ve kendisinin yazdığı yenileri söyledi . O kadar güzel çalıp söylüyordu ki bitirdiğinde lord , Baell'in kendi ödülünü kendisinin seçmesine izin verdi . 'Bütün istediğim bir çicek ' dedi Bael .'KIŞYARININ BAHÇELERİNDE AÇAN EN GÜZEL ÇİÇEK...' Kış gülleri sadece o vakitler açıyordu ve onlardan daha nadir , daha kıymetli çiçek yoktu . Stark , cam bahçelerine birini gönderdi ve şarkıcının ödemesini yapmak için en güzel kış güllerini toplamasını emretti . Emri yerine getirildi . Ama sabah oldğunda şarkıcı ortadan kaybolmuştu ... Lord Brandon 'un bakire kızı da öyle . . Yatağını boş buldular ama kızın yatağının üstünde Bael'in bıraktığı MAVİ GÜL vardı . ''
Jon daha önce bu hikayeyi duymamıştı . '' Hangi Brandon 'dan bahsediyorsun ? Mimar Brandon , Kahamanlar Çağında yaşamıştı , Bael' den binlerce yıl önce . Yangın Brandon ve onun babası Gemici Brandon da vardı ama ...''
''Bahsettiğim Mahdumesiz Brandon '' , dedi Ygritte sertçe. ''Hikayeyi duymak istiyormusun istemiyor musun ? ''
Jon kaşlarını çatı '' devam et . ''
''Lord Brandon ın başka çocuğu yoktu . Yüzlerce kara karga , lordun emriyle kalelerinden uçtu ma ne Bael'in ne de şu bakirenin izine rastladılar . Lord inancını kaybedip yatağa düşene kadar neredeyse bir yıl aradılar . Stark soyu sona ermiş gibş görünüyordu . Ama bir gece , Lord Brandan yatağında ölümü beklerken bir çocuk ağlaması duydu . Sesi takip etti ve kızını odasında buldu , göğsünde bir bebekle uyuya kalmıştı . ''
''Bael kızı geri mi getirmiş ?''
''Hayır . Onca zaman boyunca hep Kışyarında kalmışlar . Kalenin altında , ölülerin yanında saklanmışlar . Kız Bael'i öyle çok sevmş ki ona bir oğul vermiş , şarkı böyle söyler ... ama doğrusunu istersen Bael ' in yazdığı şarkılardaki bütün kızlar ona aşıktır . Öyle bile olsa , Bael izinsiz kopardığı gülün karşılığını bir çocukla ödedi ve o çocuk büyüdüğünde bir sonraki Kışyarı Lordu oldu . İşte , sen de tıpkı benim gibi Bael ' in kanını taşıyacaksın ... ''
Syf: 245