Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

272 syf.
·
Puan vermedi
Hatırla elini tuttuğum ilk ânı. Hiç görmediğim bir okyanus susmuştu saçlarında. Yanaklarında dingin bir uğultu, dalgın bir akşam vardı bakışlarında. Zamanın ipi koptu. İnsan hep aynı yerde yanlış yapar. Durup bir sabaha bakarsın, avuçlarında bir elin anısı. Unutmanın bile bir adı vardır.  Beni bu şehirde böyle üşüten şey, serçelerin altında yürürken. Tekinsiz parklarda dizimi kırışım, geciken otobüslerin telaşı, bir şeyin üç kez art arda söylenmesi, telefonun kablosunu defalarca kontrol ederek avunmanın sesi.  Okul kapılarından dağılırken teorimizin o ruhsuz, aksak yalpaları. Yalnızca senin anladığın sözcüklerim. Derneklerde bitmeyen çayın buğusu.  Hatırla, bütün cümlelerim sanaydı. Bir ruhum da sende, hayatımın bir sureti, sabırla çıkarılmış bir örneğim. Beni de sevmek demek olur seni sevmenin bir adı.  Yoksan imlâsı bozuk şehrin teninde, en iyisi gitmek olur fiillerin. Boş bir fotoğraf çerçevesi düşün, o kadar yalın. Sanki seni kopmaya ikna eden benim. Ama beni de ikna etmek demek olur seni ikna etmenin bir adı.  Gücü anlıyorum, ayaktasın mesela kalbin hurdahaş olmuşken. Oysa gerek yok buna, insan ölünce soluksuz da kalmalı. Düştüğün bir yeri özlemelisin. Ne kadar da genciz uzun parmaklarımızla. Bir tür bilmek istememe duygusu. Yoksa biliyorum, yoksun, olmayacaksın, o uzak şehre gidip önce beni unutacaksın. Ama büyütüyorum seni sıkışıp mektupların içine. En azından bir sıfatım olmalı. Sana son bir mektup daha yazacağım. Bakma bu buyurgan sese, bir tür haber verme bu. Evet, son bir mektup daha yazacağım. Sonra ceketimi alıp boynumu kıracağım. Biliyorum ki bütün bu ucuz evlerin kapıları güneyde olur.  Yanlış bir otobüse binip yanlış bir şehirde ineceğim. Bir duyguyu yanlış yaşadığımı düşüneceğim; doğru aşk yoktur, aşk doğru değildir diyeceğim. O şehirde enlemesine bir meydan olacak. Orada bir adam kendini daha önce de yaşamış sayacak.  Ne diyordu Schopenhauer, Schopenhauer ne diyor? “Aşk bir ölümsüzlük talebidir.” Korsan bir yayınevinden çıkmış korsan bir çeviri gibi bakmıştım hani, hatırla, sen parmaklarını sımsıkı kenetleyip uyumuşken karşımda. Güneş görmeyen o ev, kiracısını unutmuş olmalı hatta.  Artık sana son bir mektup yazmalıyım, önce bu bitmeli, zamanın yankılanması gibi uzun bir koridorda. Yağmur yağmalı, apartmanın arkasında unutulmuş bir ağaç, yıllardır budanmamış ağır dallarıyla camlara vurmalı. Bir güvercin sığındığı saçakta kanatlarının altını araştırmalı. Kırık bir plastik kova rüzgâra kanmalı. Bu şehrin adını şerh koymalı. Sana son bir mektup daha yazmalıyım. 
Jübile
JübileSelîm Temo · Agora Kitaplığı · 2011388 okunma
·
116 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.