Gönderi

60 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 10 hours
“Kıyametin koptuğunu görseniz de elinizdeki fidanı dikin" Hz. Muhammed (s.a.v) Bu hadisi şerifi hemen hemen herkes duymuştur sanırım ama uygulayan kaç kişi var diye sorsak işte burada eksiğimiz ortaya çıkıyor. Ben bu hadisi şerifin anlamını sadece doğa sevgisiyle sınırlı tutamıyorum. Bu sözün arkasında çok derin anlamlar olduğunu düşünüyorum. Mantıklı bir bakış açısıyla düşünecek olursak burada bize tavsiye edilen eylem aslında sonuca ulaşmayacak gibi (?) görünüyor. Dünya değil, kâinat yok oluyor bir fidan neyi değiştirebilir, ne gereği var? Hatta belki o fidanı dikemeden kıyamet kopacak. Aslında her alanda önce mantığımızla hareket ediyoruz ve o eylem mantığımıza yatıyorsa o işi yapmaya karar veriyoruz. Sonuç odaklı düşündüğümüzde yapacağımız çoğu işi daha yapmadan, eyleme geçmeden en başında kestirip atıyoruz. Bence bu hadisi şerif bizi bu konuda uyarıyor. Yani bizden istenen aslında şu: eylem. Netice değil. Biz sadece bir işi yapmaktan sorumluyuz, sonuç kısmı artık Allah’ın bileceği iş. Önemli olan biz üzerimize düşen ne varsa onu yapalım, fazlası değil. Bu kadar söze gerek var mıydı bilmiyorum ama bu hikâye işte tam da bununla alakalı. Her açıdan! Kitap sadece bir çocuk kitabı değil, her yaşa hitap eden bir eser. Özellikle doğa sevgisini insanlara kazandırmak adına çok güzel hediyelik bir kitap! Kitapta gezginin birinin çorak bir diyara yolu düşüyor. Gezgin bu diyarda terk edilmiş köyler, yıkılmış evler görüyor. Rüzgârların deli gibi estiği, ağaçsız, susuz, çorak bir alandır orası. Orada bir çobanla tanışıyor. Bu çoban kendisini evine buyur ediyor. Çoban, o bölgede toprağa her gün yüzlerce tohum ektiğini söylüyor kendisine. Velhasıl birkaç yıl sonra gezgin aynı topraklara geri döndüğünde karşılaştığı manzara çok farklı oluyor. Kıyameti andıran bir alan adeta cennete dönüşmüştür. On binlerce ağaç topraktan fışkırmış, bölge adeta Kenan Diyarı’nı kıskandıracak kadar güzelleşmiştir. Aslında bölge sadece ormana kavuşmakla kalmamış. Orman olunca kuşlar da geri dönmüş, yabani hayvanlar kendilerine yeni bir yuva bulmuş, kuruyan dereler tekrar çağıldamış, terk edilmiş köylere insanlar geri dönmüş, bölgenin iklimi tümüyle değişmiş. Hayvan ve insan dışında bölgeye mutluluk ve huzur da geri dönmüştür. Baktığımızda bir ağaç neleri değiştirmiş! Ağaç sadece doğa ya da hayvanların değil biz insanların hayatında da çok önemli bir yere sahip. Her şey aslında bir ağaçla başlıyor. İnsanlık, medeniyet ne varsa her şeyin başlangıç noktası ağaç. Bu kısacık hikâyede bize verilmek istenen mesaj bu. Önce ağaçsız bir bölgenin tasviri yapılıyor. Sonrasında da aynı bölgenin ormanlık hali bizlere sunuluyor. Gezgin bu bölgede gördüğü uçsuz bucaksız orman karşısında hayretini şöyle ifade ediyor: “İnsan bütün bunların tek bir adamın elinden ve ruhundan çıktığını düşününce, insanoğlunun yok etmenin dışındaki işlerde de Tanrı kadar yetenekli olabileceğini kavrıyordu.” Bir çobanın tek başına bile neler yapabileceğinin en güzel, en somut örneklerinden biri bu hikâye işte. Bir fidan, bir insan neyi değiştirebilir dememek lazım. Umut ve inanç olduğu sürece bir bin oluyor. En azından bizlere her dinde, her inançta öğretilen bu olmuştur. Sadece umut ve inanç yeterli değil buna eylem de girmek zorunda. Belki yukarıdaki hadisi şerif bizlere bu gerçeği öğretmek için söylenmiş olabilir. Özetle bu hikâyede anlatılan her şey, bir çobanın elindeki fidanı kıyamet gibi bir zamanda ve kıyamet gibi bir alanda dikmesi ve bunun sonuçları hakkındadır. Belki kıyametin son saatinde dikilen bir fidan başka bir alemde yeni bir hayatın filizlenmesine sebep olacak, olamaz mı?
Ağaç Diken Adam
Ağaç Diken AdamJean Giono · Everest Yayınları · 20141,965 okunma
··
671 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.