Gönderi

319 syf.
1/10 puan verdi
·
Read in 10 days
Bu kitap yazarın da iddia ettiği üzere bir din kitabıdır: "Fakat direktiflerini daima ilahi plandan alan yüksek vazifeliler insanların bugünkü özlemlerini ve yüksek ihtiyaçlarını gördüler. İşte bu kitap, büyük vazife planının dünya için vazifeli olan kısmının dünyaya bir hediyesidir. İleri tekamüllerine devam etmek ihtiyacı içinde susamış insanların şiddetle aradıkları ve bekledikleri bilgileri içermektedir. Din kitapları tarafından yüksek hakikatlerin, zaman ve icaplara göre, insanlara yetecek kadar, güçlü semboller içinde, sezgileri verilmiş; bu kitapta da, dünya inkılabını neticelendirecek olan ön sezgileri daha önce verilmiş bulunan hakikatlerin açık bilgileri ve gelecek dünya üstü alemlerin de sezgileri yazılmıştır ki, bunlar da, büyük inkılabın eşiğinde bulunan bugünkü dünyanın son realitesi olacaktır." Sayfa 164. Kitap Önder adını verdikleri bir yüksek vazifeli tarafından Bedri Ruhselman'a yazdırıldığı iddiasını içeren kısa bir notla başlıyor. Yazarın anlattığı "tekamül" sisteminde kendini koyduğu evreye bir bakalım. Yazar ruhların yeterli olgunluğa ulaşana kadar dünyada ölüp yeniden doğma döngüsüyle bedenlenerek tecrübe kazandığı ve yeterli idrake sahip olunduğunda ruhların vazifeliler planına geçerek dünyada bedenlenmesinin son bulacağını ve ruhun bu planda tekamülüne devam edeceğini söylüyor. Fakat ruh bu tecrübe seviyesine ulaştığı noktada direkt vazifeliler planına geçemiyor. Ruhun bu plana geçebilmesi için son bir sınavı oluyor, bu sınav da kendisine verilen son bir görevin yerine getirilmesini içeriyor. Ruhselman yer yer görevinin bu kitabı yazmak olduğunu dile getiriyor. Yani kendi iddiasına göre mütevazi yazarımız fiziksel alemin en üst idrak seviyesine gelmiş hatta bu kitap hayata geçtiğine göre son görevini de yerine getirmiş ve artık vazifeliler planına geçmiş bulunuyor, kendisine başarılar diliyorum. Gelelim dinle ilgili iddialarına. Ruhselman'ın ifadelerine göre üç ilahi dinin peygamberleri yüksek vazifeli varlıkların gerekli gördükleri için dünyada bedenlenmiş halleridir. Hepsi geldikleri dönemdeki insanların algı, idrak kapasitesine göre "gerçek" bilgilerin sembolik karşılıklarını insanlara anlatmaya, yaymaya çalışmış veya anlayamayacaklarını düşündükleri noktada başka tetikleyicilerle tekamül yolunda otomatik olarak ilerlemelerini sağlamaya çalışmışlardır. Örneğin ödül - ceza, cennet - cehennem sembolleriyle insanların zarar görmeye dair korkularını dinin yanlış olarak ilan ettiği konulardan sakındırma, teşvik ettikleri davranışlara yöneltme aracı olarak kullanmışlardır. Fakat bunlar semboliktir gerçekte yokturlar. Yine ibadetler de kişilerde görev bilincini oluşturmak için vardır çünkü üst planlarda birey değil kolektif sistem vardır. Yani bir grubun eylemlerine ayak uydurmak ve bu yolda eğitilmek amacıyla vazifeli varlık tarafından oluşturulmuşlardır. Yazar daha önce gelen vazifelilerin amaca yönelik uyguladığı ödül - ceza ve ibadet yöntemlerinin zamanın insanlarının tekamülü için yeterli olduğunu ve amacını gerçekleştirdiğini, bu sayede insanların şu andaki gelişmiş idraklerine sahip olduklarını fakat insanların şu anki gelişmiş idrakleri için çok yetersiz kaldığını artık bilimin ve aklın zamanı olduğunu, iç güdülere hitap eden sembolik tasarımları bırakıp gerçeklerle akla hitap edilmesi gereken zamanının geldiğini söylüyor. Ve elbette ki o gerçeklerinde bu kitapta mevcut olduğunu iddia ediyor. Şimdi inanan bir insansanız ve islam dinine inanıyorsanız bu kitaptaki bilgileri kabul edebilmeniz için öncelikle Kuran'ın inmiş son kitap olacağı bilgisini inkar etmeniz gerekir. Ayrıca onun evrensel ve zamansız olmadığını, her zamana ve şarta uyum sağlamadığını, içerdiği bilgilerin işlerliğinin geçmiş olduğunu kabul etmeniz gerekir. Üstüne peygamberlerin dönemin insanlarının anlayamayacaklarını düşündükleri için gerçek bilgileri vermek yerine sonuç odaklı insanları yönlendirici uydurma imgeler yarattığını ve ibadetlerin sadece ruhlarda bir görevi vaktinde tatbik etme kabiliyeti geliştirmek ve grup bilinci aşılamak için var olduğunu kabul etmeniz gerekir. İlahi dinlere karşı bir inanca sahip olmayan kişiler içinse yazarın anlattığı nedensellik, ahenk, dualite gibi prensipler yazarın iddia ettiği gibi bu güne kadar açıkça anlatılmayan kendisine şimdi yazdırılan bilgiler falan değildirler, bunlar kökeni mısır olan hermetik prensiplerdir. Yazar bu prensipleri almış, yozlaştırmış, kendi kişisel tercihlerine göre terimlerini beğenmediği bazılarını (cinsellik gibi) bahsetmeden atlamış geçmiş sonra da dine bağlamıştır. Eğer bu prensipler ilginizi çekiyorsa ve herhangi bir kişinin inanç empozesine maruz kalmadan okuma yapmak istiyorsanız hermetik prensipleri araştırmanızı öneririm. Bilim, biyoloji, fizik, evrim ile ilgili kullandığı bilgilere gelirsek. Geçmişte varlığın kökeni, bir şeyin var oluşu, yok oluşu, sayısı veya oluştuğu/oluşacağı zamanlarla ilgili kesin ifadelerde bulunan inanç sistemlerinin, bilimin bu bilgilerin yanlışlığını ispatlayıcı keşifleriyle uğradığı zarardan feyz almış olacaklar ki yeni nesil inanç mucitleri artık bilimin henüz keşfetmediği konularda fetva vermekten sakınıyor ve bilimin hali hazırda doğruluğunu kabul ettiği bilgileri veya sistemleri "bakın aynı bizdeki şu" diyerek veya o gerçeğin var oluşuna hikayeler uydurarak kendilerini ikna edici bir konuma getirmeye çalışıyorlar. 1900-1950'lerde yabancı ilim kitaplarında da bu furya açıkça görülüyor. Ruhani konularda bilim ile bir şeylerin ispatı zaten keşfedilmiş şeyleri kendine uydurmakla olmaz, önceden iddia ettiğin şeyleri daha sonra bilim araştırıp bulursa olur. Son olarak kitapta dikkatimi çeken bir absürtlüğe daha değinip incelememi sonlandıracağım. Yazar kitabın başlarında erkeklerin zamanla kendilerinden hoşlanmayan eşlerinin kendilerinden boşanmalarına izin vermelerini ve onlara zarar vermemelerini hatta ilerde başka biriyle olmaya karar verdiklerinde destek dahi olabileceklerini söylüyor. Fakat kitabın ortalarında dayağı çocukların bir eğitim unsuru olarak gördüğünü ifade eden örneklemeler yapıyor. Dayak neye göre bir eğitim aracı olarak seçeneklere ekleniyor? 1- Hepimiz tekamül etmek için dünyaya gelmiş ruhlarsak ve bedenler bir araçsa bir çocuk ne kadar senin olabilir? 2 - Sen kendini ne kadar tekamül etmiş bir varlık olarak görüyorsun ki senin yolunun "doğru" olduğuna kanaat getirebiliyorsun? 3 - Doğru yola yönlendirme aracın dayaksa sen gerçekten şiddet uyguladığın ruhtan daha çok tekamül etmiş bir ruh musundur? "Niçin dayak yediğini bilmeyen bir çocuk, o dayaktan layıkıyla yararlanamaz. Dayaktan yararlanamayınca da, durumun ölçüsünü takdir edip hal ve tavırlarını düzeltmek cehdini gösteremez." Sayfa 184. "Mesela, eğitimiyle yükümlü bulunduğu çocuğunu hırsızlık huyundan vazgeçirmek için döven bir babanın elinden -sırf çocuğa iyilik yapacağım diye- çocuğu kurtaran ve böylece onu kötü kaprislerinde cesaretlendiren bir insan, belki, yüzeysel bir görüşle, çocuğa, yani aşağıya iyilik yapmış gibi olur ama, babanın, yani üst tarafın vazifesini bozmak suretiyle, ona zarar vermiş olur. Dolayısıyla, aslında bu hareket, baba için olduğu kadar, çocuk için de kötüdür. Eğer insan böyle dikkatli hareket edip kötülüklerden kaçmada başarılı olursa ne ala!.. Hızlı bir yoldan yükselir. Başarılı olamazsa bu başarıyı otomatik yoldan, onu zorlayarak sağlayacak imkanlar ve tertipler, vazifelilerin yardımıyla, örneklerini biraz önce verdiğimiz şekillerde, önüne çıkartılır." Sayfa 201. Kast sistemine göz kırpıp, dediği yapılmazsa başımıza geleceklerle ilgili fetva vermekten de geri kalmamış Bedri Bey. Her misyoner gibi önce lokum sonra kızılcık sopası, Bedri Bey kitaba başka bir kişilik ile başlayıp başka bir insan olarak bitiriyor. Verilen tavsiyeler ışığında birini istismar etmeden önce ona detaylı bir açıklama yaparak maruz kalan kişinin istismardan etraflıca faydalanmasını sağlamayı da kendime not ederek incelememi burada sonlandırıyorum.
İlahi Nizam ve Kainat
İlahi Nizam ve KainatBedri Ruhselman · Mtiad 1950 yayınları · 2013390 okunma
·
83 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.