Kendinize bir iyilik edip kucaklaşın bu büyüyleSol gözlerinde altın rengi yedi ışıltıyla doğan Péniel ailesinin tatlı düşler, koyu kabuslar, ruhlarla ve koruyucu gölgelerle, gaipten fısıltılar ve doğum çığlıklarıyla dolu, birkaç kuşaklık hikayesi bu anlatılan. Bir nehrin kıyısında, karanlık bir mavnada başlıyor hikayeleri ve toprakta, Kara-Toprak’ta devam ediyor.
Avrupa’nın bütün kentlerinde tarihin köşe dönmeleri..Köşeyi dönerken her şeyi un ufak edişi, çığırtkanlığı, ardında bıraktığı kül yığınları..Péniel’ler de bu dünyada evet, ama değiller de bu dünyadan. Savaşlar, ölümler gidip geliyor o taraftan bu tarafa, unutulduğu köşeciğinden çıkarıyor Péniel ailesini, alev alev yanan Tarih’in balkonuna buyur ediyor. Utanç ve acı içinde bir Fransa görüp görebildiğimiz, ve kül. Bir de müzminleşmiş, nesnesi saydam o gerçek: Onulmaz yaralar onulmaz, ama toprak yeniden yeşerir, hayat devam eder, her şeye rağmen. Alçak herif!
Bilmiyorum kime nasıl anlatsam, bu kitabı okurken damağıma yapışan bir tat olduğunu. Öyle benzetme, duygu aktarması falan değil bu, sahiden bir tat aldığımı yani, ve ölgün bir ezgi duyduğumu sonra. Ve hazır bu kadar büyülenmişken, “ey edebiyat, ya edebiyat” diye bağırasım geldiğini..
Bu dil? Bu kelimeler? Efsun? Şiir? Destan? Hepsi birden? Hiç abartmıyorum, bölümler arasındaki kısa geçişleri, bu kitabın ölülerinden kurduğum coşkulu bir koroya bağıra bağıra okuturken yakaladım kendimi. Bu kitap, sadece büyük gerçekçiliğin muazzam bir örneği değil çünkü, epik bir şiirin, büyünün kâğıt yüzü görmüş hali.
Akıcı demeyelim bu kitaba. Akışkan? Browni gibi misal, içinden ayva, vanilya, ateş, söğüt yaprağı, kara toprak, kül ve gül akan bir kitap. Elinizden bırakamıyorsunuz ki! Bırakırken, “seni bir oturuşta okuyamadığım, fani dertlerim ve görevlerim olduğu için özür dilerim.” demek zorunda kalıyorsunuz.
Teşekkürler kendim. Kendine bu kitabı okuduğun, bu coşkuyu, bu lezzeti, bu hayranlığı tattırdığın için. Teşekkürler Germain, beni dizlerine yatırıp “Sen çok masalsız kalmışsın a çocuğum.” diyerek saçlarımı okşadığın, beni bu büyülü dünyaya fırlattığın için.
Kendinize bu teşekkürü borç biliniz, okuyunuz ahali.