Sevgili okuyucum, anla beni.
Dirençli bir depresyon, çepeçevre sarmış zihnimi. İlaçlar aşamıyor o kaleyi. Ruhum boyun eğiyor. Mutlu olamıyorum, bari yatayım diyorum. Zamanın çok yavaş geçtiğini hissettiğim her vakit, "Zamanın Göreceliği" teoremini sikesim geliyor. Asabiyetim bozuluyor. Manik bir epizot yaşamak için neler denedim, bir uzman psikiyatrist bile hayal edemez! Avuç avuç Ritalin, wellbutrin, Duxet ve Strattera. Ne sikime yaradı? Tremor, tremor ve tremor. Gülümsemedim bile. Üzgün bir surat, titreyen el ve bacak. Aşık olsam her şey geçer dedim, karşılık bulamadım. Karşılığı olmayan 'değer'den sınırsız bassam ne olur? Kaçınılmaz son: enflasyon. Temel ekonomiyi de sikeyim. Karl Marx ve Adam Smith de yesin dursun birbirini. Bana fayda sağlamayan ekonomik modelleri ne yapayım?
Uyumanın kendisinden geçtim, gözlerimi biraz dinlendirmek için, neler yaptım biliyor musun? Bir şişe şarap içtim 10 mg risperdal üzerine. Yetmedi 20 mg Diazem aldım, kesmedi. 500 mg Desyrel içtim. Beynim bana mısın demedi, uyutmadı. Elim uzansa Rohypnol içerdim. Uzanamadım. Keyifsiz bir ruh haline büründüm. Sırtımı yasladım duvara, içtim ve daha çok içtim. Arkada, adını bile bilmediğim şarkılar çaldı durdu. Rahatsız oldum müziği kapadım. Uzandım sere serpe, cenin pozizsyonu aldım. Anlayacağınız, başladığım yere geri döndüm. "Varoluşsal sancılar" ifadesinin o felsefik bohemini ruhumun her yerinde hissettim. Berduş bir şarapçı, bağdaş kurdu kalbimde, kalkmak bilmedi. Kalk 'siktir git birader' desen ne fayda? Bırak kendi içime döneyim, bari orada yalnız kalabileyim dedim, Nuh dedi peygamber dedi...
İyisi mi, Peygamber Yunus gibi, bir balığın beni yemesini bekleyeceğim. Fildişi kulemden, bir balığın karnına doğru heyecanlı bir yolculuğa çıkacağım. Rabbimden yardım da istemeyeceğim, kalacağım o işkembede. Ulan balıkçılar, gelir benim balığımı tutarsanız, söverim.