Gönderi

111 syf.
·
Puan vermedi
John Dewey, Demokrasi ve Eğitim (1916) yayımıyla bir filozof olarak dünya literatüründe yerini almıştır. Yazarımız bu kitabını daha geç yaşlarında kaleme almıştır (1938). Bu kısa kitabın hedefi, Dewey’in aynı zamanda kökensel başlangıcı olacaktır. O, deneyime dayanan bir öğrenmenin çarpıcı etkisini göstermek istemiştir. İlerlemenin (süreç) de ancak bu şekilde olacağını söyler. Bir eğitimcinin yapması gerekenin öğrencisine ezberi metotlar değil de deneyime dair metotlar bırakması gerektiğini savunur. Bunu öğrenen öğrencilerin bilişsel yetenekleri artacaktır. Bir tür öz-istenç kazanacaklar, özgüvenlerinin artması da bunun edilgen sonuçlarından biri olacaktır. Gelenekselci tipte bir yaklaşıma Dewey kafa tutar. Yeni sistemini inşaa ederken geçmişle mukayeselerde bulunur. “Geleneksel okul kendi içeriğini belirlemede öznelere veya kültürel mirasa bağlı kalırken, "yeni" okul öğrencinin dürtü ve ilgisini ve değişim içerisindeki toplumun mevcut sorunlarını ön plana çıkarmıştır. ” Kitabının bir iddiası da bilişsel devrimi andırıyor olmasıdır. Bu devrim daha önce söylenenleri tekrara göre değil, öğrencinin güdülenmesi üzerinedir. Ancak böyle bir eğitim felsefesinin onları güçlendireceğini söyler. Filozofun şu dizesi de söylediğime paralel bir bağlantı oluşturur: “Gençler geçmişle nasıl bir tanışıklık içerisinde olmalıdır ki bu tanışıklık yaşanan şimdinin anlaşılması için kullanılabilecek kuvvetli bir araç haline gelsin? ” Geleneksele karşı tutumunda da dikkatlidir çünkü “herhangi bir -izm'e dayalı olarak düşünen ve davranan her hareket, diğer -izm'lere karşı tepki gösterme davranışının içerisinde öylesine kaybolur ki; bir noktada, kendisine rağmen ve kendisi bile farkına varmadan, diğer 'izm'ler tarafından yönetilmeye başlar. ” Bu onun Progress’e yönelttiği bir eleştiridir de aynı zamanda. Peki deneyimler nasıl olmalıdır? Bir ölçütü var mı? Tecrübelerin niteliğinde bakılan birinci nokta deneyimin hala kabul edilebilir olması veya olmamasıdır. Diğeri ise, bu bilenen bir tecrübenin sonraki deneyimlerimize ne gibi etkilerde bulunacak olmasıdır. Yani, gelecekteki tecrübelerimizi etkileyecek olanlar hangileridir? Burada öğretmene düşen görevi de şöyle açıklar: “Bir yandan öğrencinin faaliyetlerini geri plana değil de ön plana iten, diğer yandan da gelecekteki deneyimlere karşı istek aşılayarak eğlenceli hale gelen tarzda deneyimler düzenlemek öğretmenin işidir. ” İlk öğrenilen deneyimler daima ondan sonrakileri etkileyecektir. Eğer bizler deneyimi böyle bir düzlemde ele alırsak gelişim kat edebiliriz. Şimdiden başlayacağımız bir girişimle, daha sonraki yapacaklarımızda yaratıcılığın ve üretkenliğin katsayısını arttırmış olacağız. Dewey’e göre yaratıcılığın cevabını da vermiş oldum birazcık. Daha önceki edimlerimiz bağlamında düşünelim. Örneğin, bir soruna karşı daha evvelden aldığımız iki tane önlem bulunmaktadır. Biz ikisinde de denedik ama sorunumuzu çözmekte başarılı olamadık. Artık deneyimsel metodu öğrendiğimize göre, üçüncü deneyişimiz daha yaratıcı olacaktır çünkü ilk iki deneyimimizin daha sentezlenmiş, yeni bir versiyonunu kullanmış olacağız. Bilgiyi meta-bilişsel bir düzleme aktarır, “Geçmiş hakkındaki bilginin, eğitimin ereği olduğunu reddedip, bu bilginin sadece bir araç olarak önemi üzerinde durabiliriz. ” Bilgi, geçmişten ve önyargılardan sıyrılır, deneyimler erk özelliğini taşımaya başlar. Şu anda üzerinde çaba gösterdiğimiz eylemlerin, anın içinde olduğunu gözetmeliyiz. Bu filozofun üzerinde durduğu ilginç bir konudur. Gelecekte olabilecek şeyler veya eğitime hazırlanmada hedefler takınmak, olacak olayları kökünden sarsacaktır. Zaman ve mekânın biricikliğine ve feda edilemezliğine dair çıkarımını şöyle sonlandırır: “Şimdiyi sadece geleceğe hazırlanmak için kullanmak aslında kendisiyle çelişki içerisinde olan bir düşüncedir. Bu düşünce, kişinin geleceğine hazırlanmakta kullanabileceği koşulları kenara itmekte ve hatta yok etmektedir. Daima yaşadığımız zaman içerisinde yaşarız ve ancak ve ancak her bir 'şimdi'de mevcut olan her bir deneyimin tam anlamını çıkararak aynı şeyi gelecekte de yapmaya kendimizi hazırlayabiliriz. Uzun vadede bir sonuca ulaşan tek hazırlanma şekli budur. ” Deneyimlerin birbirinden aşırı kopuk olduğu durumlar da vardır. Kişi pek çok işle uğraşmıştır ve deneyimleri de o kadar çeşitlidir. Bu deneyimler bir araya gelemiyordur. Çok kopukturlar. Haliyle bireyin enerji düzeyi gereksiz yere dağılır. Bunun kişiye en büyük kaybı ise, denetimsizliktir. Dewey çoklu deneyimi şöyle ifade eder: “bütünlüğü olmayan ve savruk alışkanlıklar doğurur. Bu tür alışkanlıkların oluşması da gelecekteki deneyimleri kontrol edebilmede yetersizlikle sonuçlanır. Bu durumdaysa, sözkonusu deneyimler ya zevkle ya da hoşnutsuzluk ve isyanla edinilir. Bu tür koşullar altındaysa öz denetimden bahsetmek boşunadır.” Birey, hedonizmin, nihilizmin kucağına düşer. Özetle, Dewey kendi düşüncesini geleneği yıkarak bir zemine oturtmuştur. Yıkımla geleni yıkacak olan yine aynı sebeptir. Bugün Abd best-seller kitaplarının, kişisel gelişim eserlerinin ciddiye alınabilenleri, onun da görüşlerini ele almış, gerektiğindeyse yıkmıştır. Günümüzdekiler: güdülenme, hazzı erteleme, disiplin, özveri, istenç ve genel anlamıyla iyi bir eğitim nasıl olunur, gibi konseptlerdedir fakat çoğunun felsefi bir kuram girişimi yoktur. Dewey’in ise bu konuda oldukça başarılı olduğunu söyleyebilirim. Kitabı eğitimci arkadaşlara tavsiye ederim.
Deneyim ve Eğitim
Deneyim ve EğitimJohn Dewey · ODTÜ Geliştirme Vakfı Yayıncılık · 200795 okunma
·
1 artı 1'leme
·
205 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.