Dilek hoca kitabı babasına ithafen yazmıştı. Bazı sayfalarda o kadar ağladım ki bir kitapta bu kadar gözyaşımın olduğunu hatırlamıyorum. Baba konusu bendede çok hassastır. Bunu tüm samimiyetimle söylüyorum ki bu kitaptan sonra babamın değerini daha iyi bildim. Canım babam iyi ki senin kızınım, seni çok seviyorum. Babalar günü de yaklaşmışken bu kitabı okumam büyük bir tesadüf oldu. Vefat eden babalarada Allah'tan rahmet diliyorum.
Kitaba gelecek olursak; Dilek hoca kitap yazarda çocuktan bahsetmezse olur mu? Olmaz tabi. Çocuklar hakkında faydalı bilgiler edineceğiniz pratik uygulamalar mevcuttu. Birkaçına değinmek istiyorum. Örneğin; Biz merhametli olursak çocukta bizden merhameti görüp, vicdanlı bireyler olurlar. Şuan her mutsuz yetişkinin geçmişinde kötü çocukluk anıları olabilir, o yüzden çocuklarınızın çocukluklarına iyi bakın ve sevgi ile sarılın.
Kitap aslında günlük olumsuz olaylardan ne kadar etkilendiğimizi ve sonunda yine en büyük kötülüğü kendimize yaptığını değiniyordu. Şu söz çok hoşuma gitmişti kitapta. "Bazı iyi şeyler bitmeli ki, daha iyi şeyler başlasın diye. Hayatta, işinizde, aşkınız da vb. Bitebilir ama siz bu olayın bana ne gibi dersler verdi, neler öğretti derseniz umutsuzluğa kapılmadan şimdiyi daha güzel yaşarsanız. Dilek hoca özellikle kitabın ismindende anlaşaldığı üzere sabrı konusunu öyle güzel anlatmışti ki, sabır; olaylara boyun eğmek değil, kendi duygu durumunu kontrol edebilmekte gizlidir.
Ergenlik dönemide kitapta yer almıştı. Şunu öğrendim ergenlikte ki çocuklar bedenen büyüsede, akılları üç yaşındaki çocuk aklına sahipmişler zaten ergenlik toz pembe hayallerin olduğunu, kafana buyruk yaşamak istendiği bir dönemi ifade eder. Ergenlikteki çocuklara baskı, öfke ile yaklaşırsak pimi çekilmiş bomba gibi bu çocukların ne yapacağını bilemeyiz. Sabırla çocuğunuza bu dönemde ona destek olarak geçirebilirsiniz. Kitap çok güzeldi. Okuyun, okutturun.