Gönderi

Gerçek Bal İle Manevi Bal Yemeye Gidiyoruz ...
Bal Tefsiri Bal tefsirini sen mi okuyacaksın? Sen güzel okuyorsun. Almayan alsın. Tesbihi İmam-ı Azam, Sevgi Sırrı, Virdi Kübra; bunların hepsini aldınız. Burada İmam-ı Azam’ın tesbihini ezberleyin dedim. Çoğu ezberledi. Elhamdülillah. Bunları da, Kenz-ül Arş duasıdır. Onu da hadisten yazdık. Kitaptan yazdık. Onu almayan, bilmeyen alsın. Bu kitapta var. Hepsi. Ondan sonra, Bal tefsirinin bir girişi var. Bir de Kenz-ül Arş duası, açıklamalı… Hadi bakalım. Bu Bal tefsirinde, çok güzel bir barışma var. Çok güzel bir sohbet var. Kimin? Allah’ının Resulü’nün huzurunda. En çok sevdiği, ehl-i beyti Fatma’nın evinde. Çok mukaddes. Şanı şöhreti, zahir batın kazanmış, İmam-ı Ali Efendimiz’in evinde. Burada bahsettiği için, çok hoşuma gidiyor. Biraz Faruk bastırdı, dağıttı. Dedim git, bin tane daha bastıralım. O gitti, şimdi bin tane daha, aynısı bastırıldı. Allah hepinizden razı olsun. Çok güzel bir sohbet. Sanki o sohbetteyiz hepimiz. İnşallah. Amin. Onun için oku diyorum. Yoksa hikaye gibi geçmesin, sizinle de aynı sohbetteyiz, aynı mevkideyiz. ALLAH Şefaatine Nail Eylesin Amin. “Bismillahirrahmanirrahim Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed. Kema salleyte ala İbrahime ve ala ali İbrahim. İnneke hamidün mecid. Allahümme barik ala Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed. Kema barekte ala İbrahime ve ala ali İbrahim. İnneke hamidün mecid. Hazreti Ali (Kerremallahu Vechehu) bir gün gazadan hanesine geldiğinde, Hz. Ebubekir Sıddık (Allah Onlardan Razı Olsun), Hz Ömer El Faruk (Allah Onlardan Razı Olsun), Hz. Osman Zinnureyn (Allah Onlardan Razı Olsun) gelerek Hz. Ali’ye “Gazan mübarek olsun, Ey Allahın Arslanı!” dediler.” Aynı gün, aynı saat, aynı dakika. Bugün Muharrem’in 2 mi? Muharrem’in ikisi. Darısı bütün İslam Âlemi’nin üzerine olsun. Amin. Taşsın inşallah. Bütün sıkıntılardan kurtarsın inşallah. Amin. Maddi, manevi, nefsani olsun, zahiri olsun, düşmanların şerrinden korusun. Amin. Şu huzurumuz bozulmasın. Amin. Hadi oku… Hz. Fatımatüz-Zehra (Allah Onlardan Razı Olsun) onlara ikrâmen, kalaylı bir tas içinde bal getirdi. Balın üzerinde ince bir kıl vardı. Hz. Ebubekir (Allah Onlardan Razı Olsun) kılı almak üzere davrandı. Hz. Ömer (Allah Onlardan Razı Olsun) da kılı aldırmadı ve dedi ki: Bizler Hazreti Zişan’ın vezirleriyiz. Belki Fatımatüz-Zehra bizleri tecrübe için bu kılı koymuştur. Aramızda bu kıl Hakk’ında üçer tevil edelim. “Münasip değil mi?” dedi ve sonra; Hz. Ebubekir (Allah Onlardan Razı Olsun) şöyle buyurdular: Namaz kılanın kalbi, nurludur bu tastan. Dünya endişesini gönlüne getirmeden namaz kılmak, tatlıdır bu baldan Namazı tadili erkan üzere (sünnetlere dikkat ederek) kılmak, incedir bu kıldan. Namazı dosdoğru kılalım. Hepsi bu sohbette var. Yani hepsi. Namazı inşallah kılalım. Biraz dikkatli olalım inşallah. Evet. Evet, daha iyidir… Müteakiben Hz. Ömer El Faruk (Allah Onlardan Razı Olsun) şöyle buyurdular: Misafiri seven hane sahibinin kalbi, nurludur bu tastan. Misafirlere ikram etmek ve gönlünü almak, tatlıdır bu baldan. Misafirin kalbi, incedir bu kıldan. Misafir Şimdi bakın. Buraya siz de dikkat edin. Hz. Ömer’in sözüne dikkat edin. Misafir… Biz Ankara’nın içinde, birbirinize misafir giderken, bir sabah, bir akşam, bir Pazar günü; birbirinizin ayıbını görmeye gitmeyelim. Birbirimizin rahmetini, rızasını, lütfu ihsanını görelim. Hiç ortada bir şey yokken, bir kitap alalım. Bir şey alalım. Bir misal ortaya atalım. İşte şu zamanda, Mevlâna Hazretleri şöyle dedi. Maksat iyi, nefsani hali iyiye döndürmek. Yani buna, gayet güçlü kuvvetli çalışalım inşallah. Evet. Büyük, ufak, küçük, birbirinizin kusurunu görürsün. Ama yüzüne vurmayın. Mahcup ettirmeyin. Burada en birinci, o kelime geliyor. Ben bir eve misafir oldum. Yolda, yanımda üç arkadaş vardı. Bir eve hediyesine gitmiştik. Fakat köyden yakındı da, oradan geçiyorduk. Baktım bir hanım, bir de oğlu. Yolun üzerinde. “Bir çayımızı içmezsen…” Israr ettiler. Alman harbinde. Kaç sene oluyor? “Bir çayımızı içmezsen, bırakmam.” dedi. “Peki.” dedim. Hemen döndüm, elini öptüm. İhtiyar hanım, oturduk. Bize hemen iki yumurta kırmış. Çay, tereyağı, pekmez hazır. Fakat birinci lokmada değil, ikinci lokmada, ağzıma koyarken bir şey hissettim. Yani ismini söylememde ve çıkarmak için, vakit var. Çünkü çiğnemedim, çıkarabilirim ama… Oğluyla o kadar ısrar ettiği için mahcup olacaklar. Hiç böyle, gayet afiyetle yuttum, gitti. İyi mi? Birbirinizin kusurunu yutun inşallah. Allah mükafatını verir size. Hemen yüzüne vurma. Aile içinde olur, hanımın elinde olur, çocukların olur, ana baba olur, kardeş olur. Dışarıdan bir sokaktan, bir yerden olur. Bir ufacık kusuru, meydana vermeyin. Saklayın. Karşınızdakini mahcup ettirmeyin. O anda da Allah’ın büyük rahmeti yetişir size. İnşallah. Şu kıl üzerine bak, neler oluyor? Evet. Hz. Osman (Allah Onlardan Razı Olsun) da söyle yorumladı: Âlimlerin kalbi, nurludur bu tastan. Âlimlerle sohbet etmek ve onları dinlemek tatlıdır bu baldan. Kur’an-ı Kerim’e mana vermek, incedir bu kıldan. Bir dakika. Hepiniz biliyorsunuz. Elhamdülillah. İbrahim Aleyhisselâm. Hem bizim tarafa, Hz. İsmail’de; hem Ben-i İsrail Peygamberi Hz. İshak’ta, Peygamberlerin babasıdır. Yani, daha ondan evvel var mı? Hz. İbrahim’de, Peygamberlerin babası. İbrahim’de… Hz. İsmail. Hz. İsmail’in, maddi manevi, dünyevi uhrevi, güneşi geliyor. Hz. Muhammed güneşi geliyor! Kur’ân geliyor. Hz. İsmail, Hz. İbrahim’den. Hz. İshak’ta, Ben-i İsrail Peygamberi. Yüzlerce Peygamber var. Ben-i İsrail. Hepsi de o misafirlerini severler. Biz de halimize göre sevelim inşallah. Birisi gelirse evinize, en tatlı şekilde davranalım. Getirelim, beraber yiyelim. Hiç olmazsa bir bardak suyu nasip edelim. Yabancı bir yerden, kalkar gelir. Dayısı, teyzesi, dedesi, yani akraba. Yüzümüzü ekşitmeyelim onlara karşı inşallah. Ve zoruna gülelim. Onları da güldürelim. Bulunmuyorsa, komşudan, oradan, buradan peyda edelim. Bir gün, iki gün, beş gün misafir kalırlarsa, gönlünü yapalım. Misafir çok mühimdir. Hakk’ında hem ayet var, hem hadis var. Hepimizin malumudur inşallah evet. Bu sohbetten büyük hikmetler vardır. Onun için, okuduğum hikmetleri açıkça veriyoruz. Evet. Hz Ali (Allah Onlardan Razı Olsun) Efendimiz de söyle bir açıklama da bulundu: Gazaya giden gazilerin kalbi, nurludur bu tastan. Cihat edip, al kanlara boyanıp, kafirlerle cenk etmek, tatlıdır bu baldan. Üzerine kul hakkı geçirmeden, haram yemeden, hanesine dönmek, incedir bu kıldan. Allah! O da kendi halini söylüyor. Halbuki, Kainatın Efendisi. Kendi halini söylüyor. O’nda kılıç var ya. O da kılıçtan bahsediyor. Hadi bakalım. Cesaretli olalım inşallah. Nefsimize karşı cesaretli olalım. Nefsi emmareye bir kılıç çalalım. İnşallah. İnşallah. Evet... Sonra Hz. Fatıma validemiz de bir yorumda bulundular: Erkeğini hoşnut eden kadınların kalbi, nurludur bu tastan. Erine cefa etmeyip, güzelce geçinip, kendinden razı etmek, tatlıdır bu baldan. Kocasının Hakk’ını yerine getirmek, incedir bu kıldan. Bu da kadın taraf. Kadınlarımızı, hanımlarımızı, Allah için hoşgörün! Allah için… Hoş görün. Bir yemeğe tuz atmamış, bir su istemişsin, işitmemiş. Ya çocuk var. Hemen yüzüne vurmayın. Dışarıdaki evladı, ikisi de ana, babadan gelmiş. Bunları… Bunları biraz terbiyeli, kültürlü yetiştirin inşallah. Siz hanımın kusurunu söyleseniz, hanım beş tane kusuru söyler. Kapıyı, kusur kapılarını açmayın! Rahmet kapısını… Muhabbet kapıları evin içinde devam etsin inşallah. Amin. Bu da Hz. Fatma’ya ait. Evet. Sonra Hz. Peygamber Efendimiz de (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun) bu sohbete iştirak ederek şöyle tevil buyurdular: Elhamdülillah. Şimdi!.. Rahmeti, ruhaniyeti, rızası, lütfu ihsanı, şimdi yine hazır, nazırdır. İnşallah Amin. İnşallah. Hazır, nazırdır. Evet… Benim ümmetimin kalbi, nurludur bu tastan. Kevser şarabı, tatlıdır bu baldan. Şeriatımız (benim yolumdan gitmek), incedir bu kıldan.” Biz de ümmetiyiz, iyi mi? Amin. İkrar yani, inşallah. Elhamdülillah. Hepinizin, hepiniz Elhamdülillah, “Lâ ilahe illallah Muhammeden Resulullah.” diye, kendimizi ümmetliğe kabul ettirmişiz inşallah. O da şanıyla, şerefiyle… Ufaktan, halimizi örter. Kabul eder inşallah. Amin. Liva-ül Hamd sancağının altında, Yeşil çadırının altında, Burakların, Kevser üzerinden inşallah. Cemâlle müşerref kılar. Amin. İnşallah. Evet… “Bu sohbete, neş’e veren Cenab-ı Rabbilâlemin, Cebrail Aleyhisselâm`ı göndererek buyurdu ki: Senin nübüvvet nurun, nurludur bu tastan. Yarın kıyamet günü, mahşer yerinde ümmetine şefaat etmen, tatlıdır bu baldan. Sırat köprüsü, incedir bu kıldan. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun) mübarek ellerini kaldırıp: “Ya Rabbi, bu bal tefsirini okuyana, dinleyene iki yüz peygamber sevabı isterim ve senden dilerim.” diye dua ettiler. Cihar-ı Yar-i Güzin Efendilerimiz de “Amin” dediler. Cenab-ı Allah’dan, şöyle nida geldi: Çok dikkat edelim inşallah! Çok dikkat edelim... Cenab-ı Allah da, Cenab-ı Resulullah’a hitap ediyor. Şimdi, biz de Elhamdülillah; hem Allah’ının kuluyuz, hem Peygamberin ümmetiyiz. Baharımızı, ahirimizi, lisanımızı, fikrimizi, kolumuzu, ayağımızı, o nazik kalbimizi, O’na açmışız Elhamdülillah. O’nun lütfüyle, inanına bırakın. O’nlar iyi yapar. O’nlar tamiratını iyi yapar. İşi, O’na bırakalım inşallah. Amenna ve Saddakna. Amin. “Ya Habib’im! Senin ümmetinden her kim, bu Bal Tefsirini üzerinde taşır, okur, okutur, yazar, yazdırır ve din kardeşlerine hediye ederse, İzzet ve Celâlim hakkı için, ben de o kuluma iki yüz peygamber sevabı veririm.” diye buyurdular. Peygamber Efendimiz de dedi ki: “Benim ümmetimden her kim, bu bal tefsirini kendisine evrad edinip, üzerinde taşır, her gün okur veya dinlerse ve burada bahsedilen ahlâklarla ahlâklanmaya çalışırsa, katiyyen dünya darlığı görmez; fakru zarurete düşmez; ölürken hüsnü şahadetle ölür; ahirete iman ile gider ve gelecek kaza ve musibetlerden kendisini Cenab-ı Hak muhafaza eder.” 🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲
··1 quotes·
165 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.