Gönderi
Toplum Sözleşmesi
Özellikle son zamanlarda gündemimizde olan seçimler üzerine bu kitabı okumam biraz daha bakış açımı geliştirdi diyebilirim fakat Rousseau nun kurmak istediği devlet fazlaca itopik geldi. Tavan ve tavan arasındaki uyum, olacak kişi sayısına kadar en ince ayrıntısını düşünmek her devletin harcı değil gibi... Neyse kitaba gelelim Öncelikle 1 bölümde yaşadığı dönemdeki halk ile kral arasındaki ilişkinin yada sözleşmenin tamamen sadece kralın istekleri doğrultusunda olduğunu dile getirir. aslında isteklerinin dediklerini yapmak kölelik iken beraber koyduğumuz yasalara boyuna egmekse özgürlüktür. Öyle bir sözleşme ortaya koyacaksın ki hayatının her anını düzenleyecek.
" Toplum sözleşmesin güç bir hak doğurmaz insanların birbirleri üstünde doğal bir yetkisi yoksa o zaman insanlar arasında sadece sözleşmeler vardır.
İlk köleleri köle yapan kaba güçse nedeni korkaklıktır eğer ki kölelik doğal bir durum ise bu da doğaya aykırı bir köleliğin sonucudur." Kısacası kölelik ve hak yan yana gelmeyecek olan iki kavramdır.
Ayrıca insanların sahip olduğu topraklar ya da mallar kişilerin mallarını kabul etmek de onları Bu mallardan yoksun bırakmıyor tam tersine bunları yasal biçimde ellerinde tutmalarını sağlıyor
2 bölümde ise insanların genel istemi, özel çıkarları ve yasa yazıcı arasındaki ilişkiyi halk Egemen kuvvet ve yasama üzerinde durur. Genel işlemin aynı çıkarlar arasında anlaşmayı olanaklı kılmıştır işte toplum bu ortak çıkardan dolayı yönetilmelidir bundan da egemenlik kavramı ortaya çıkarak egemenliğin hiçbir zaman başkasına geçmeyeceğini söyler. Egemenliğin bize hiçbir şeyi boş yere yaptırmayacağını zararlı şeyleri yükletmeyeceğini dile getirir Bunun yanında egemenlik hiçbir zaman parçalara bölünmemelidir Rousseau oörnek verileceği üzere bunu parçalara bölmek insanın vücudunu sadece göz ya da sadece ayak bulunan bir beden olarak düşünmek olduğunu öne sürer. ayrıca genel istemin her zaman doğru ve kamusal yararlara yönelik olduğunu ve sadece ortak yararı gözettiğini dile getirir egemenliğin getirisi olan Adalet her kişinin kendini üstün tutmasından dolayısıyla bu da insanın yaratılışından gelmektedir. Gelen listemde oyların sayısından çok onları birleştirecek ortak yarardır. Rousseau her türlü adaletin tanrıdan geldiğini eğer biz adaleti tanrıdan alsaydık hükümeti ya da yasalara ihtiyacımız olmaz der. Ve her yasal hükümet cumhuriyetçidir daha sonra devletin ne fazla Zengin ne fazla yoksul olmaması gerektiğini söyler çünkü ekonominin toprağa göre şekilleneceğini özgürlüğün devletin küçüklüğü büyüklüğü coğrafi olarak nerede bulunduğu gibi etmenler korumaya bağlıdır kısası bu tür sebepler insanın mizacını ülkenin yapısını oluşturur.
3.bölümde ise hükümet ve hükümet biçimleri üzerinde durmuştur. Hükümetin yasa uygulamak için kamusal bir güç olduğunu ifade etmiştir. Bu bölümde demokrasi, aristokrasi ve monarşiden bahseden Rousseau bu bölümde demokrasinin en iyi yönetim biçimi olduğunu ama uzun ömürlü olmadığını, monarşinin en güçlü yönetim olduğunu ama ortak iradeyi en az dikkate alan bir yönetim olduğunu, en iyi ve doğal düzenin seçimli aristokrasi olduğunu anlatmıştır. Hükümet Egemen varlıklı karıştırılır oysa hükümet sadece Egemen varlığın bir aracıdır. Rousseau devletteki insan sayısının fazla olmasıyla yönetimin zorlaşacağını öne sürer. Yani kişi sayısı ile yönetim arasında bir ilişki kurar. Halkla hükmet arasında uzaklık ne kadar artarsa vergiler de o ölçüde ağırlaşır. Hükümet küçüldükçe ( yani yönetim kadrosunun azalması )ilişkinin artacağını dile getirir karma hükümetin en iyi hükümet olduğunu dile getirir. Daha önce değindiğimiz gibi iklimlerin de insan mizacına devlet yapısına etkisi olduğunu söyler.
4 bölümde ise Roma tarihinden esinlenerek olağandışı koşullar için diktatörlük, törelerin korunması için censorluk(Toplumun mali ve ahlaki anlayışını denetleyen kurum. Censorluk görüş ve düşüncelerin yozlaşmasını önleyerek bilgece uygulamalarla doğruluklarını korur) ve yurttaşlar arasında mistik bağın korunması için dinin etkisinden bahsetmektedir. Oyların özgürlükteki önemini seçimin askeri ve özel yetenek gerektiren işlerde kura ise bilinçli adaletli dürüstlük isteyen işlerde kullanılması gerektiğini söyler daha sonra Roma yönetiminin nasıl sınıflar oluşturduğunu soylu kişilerin oy kullanıp çalışmaması ve çalışanlara da boyun eğdirmesi gibi durumlar üzerinde durmuştur. Russou devletlerin kendine özgü inancı düşüncesi olduğu gibi kendien özgü sinide vardır bu yüzden dinleri yazarlardan ayrı görmezler. Her inancın yasaya etkisini dile getirmiştir. Musa'nın yasası Muhammed'in yasası bunları etkisine objektif bir biçimde ele almıştır.
·
60 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.