Bir halkın adının sorun olarak tanımlanmasıdaki abeslik bir yana, siyasi iradelerden kaynaklı başarısız yönetim süreçleri nedeniyle etle tırnak olan iki toplumun ayrıştıralarak günümüzde bir "sorun" olarak karşımıza çıkması başlı başına bir paradoks aslında. Doğu Ergil'in çözüm sürecine dair dile getirdiği "Düşmanla değil, küstürdüğümüz yurttaşlarımızla barışmaya çalışıyoruz" söyleminin probleme bakış açısından isabetli bir yaklaşım olduğu düşünülebilir. Yazarın İttihat ve Terakki'den günümüze devam eden milli güvenlik devleti anlayışıyla birlikte bir ulus devlet geleneği oluştuğunu ve bu geleneğin bir kısmı ön plana alırken, bir kısmın da kendini ikinci sınıf olarak görmesine olanak verdiğini söylemesi aynı zamanda bir teşhis niteliğinde. Farklı soy ve kültür birleşimlerinin bir araya gelerek oluşturduğu Cumhuriyet Türkiye'sinde, çoğunluğa dayanan milliyetçilik akımının azınlık milliyetçiliklerini körükleyerek keskinleştirmesinin kaçınılmazlığı da dikkate değer bir durum tespiti olarak karşımıza çıkıyor. Soruna hem Kürt hem de Türk tarafından yaklaşarak objektif bir bakış açısı yakalamaya çalışan yazar, her iki kesimin de farklı ve kendince haklı görülebilecek istekleri olduğunu belirtirken küçük bir problemin nasıl büyük bir soruna dönüştüğünü ve çözüm önerilerini dile getirirken, hem hükümet kanadı hem de Kürtlerin temsilcisi olduğunu söyleyen siyasi partinin, hak ve demokrasi arayışında terör örgütünün aracılığına baş vurarak illegalite ile meşruiyeti aynı zeminde birleştirmiş olması görüşünü savunmakta. Rusya ve ABD'nin Suriye sınırları içinde yer alan IŞİD ile silahlı mücadelesinde PYD'yi kullanması ve bu durumun tüm rahatsız ediciliğine rağmen Ankara'nın müdahale edememesini büyük bir siyasi zafiyet olarak gören Ergil, HDP'nin silahsız bir çözüme katkıda bulunabilmesi için yakasını PKK'dan kurtarması gerektiğini söylerken önemli bir noktaya da işaret ediyor. Sonuç olarak "Kürt Sorunu"nun tek kültürcü ve faşizan bir zihniyet sonucu ortaya çıktığını ifade eden yazar, çözümün de farklılıkları olduğu gibi kabul edip, saygı ve tahammül çerçevesi içinde bir arada yaşama kültürünün gelişmesiyle bir sorun olmaktan çıkıp çok kültürcü anlayışla, bölünme korkusu olmadan daha sıkı bağlarla birbirine bağlanmış kardeş ulusların aynı coğrafyada yaşamasının elzem olduğunu belirtmekte.

Kürt SorunuDoğu Ergil · Gece Kitaplığı Yayınları · 20168 okunma

·

1 artı 1'leme

·

34 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.