Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

·
Puan vermedi
Hayatın Anlam Arayışı: Hikâyem Ne Tuhaftır
Hayatın Anlam Arayışı: Hikâyem Ne Tuhaftır           ✵ ✵ ✵ İslâm Felsefesi hakkında yüksek lisan, doktora yapan 1971 Karan doğumlu Ahmet Murat Özel; şiir kitapları yanında Ibn Atâullah el-İskenderî: Hayatı, Eserleri, Görüşleri; Kuşlarla Sohbetin Şartları; Sufilerin El Kitabı basılmış kitapları var. Manevî arayışlar neticesinde birçok muhitte muhtelif sûfîler, şeyhler ve sûfî şairlerle buluşan Endülüslü seyyah sûfî şair ve âlim Ebu'l-Hasan Ali b. Abdullah en-Numeyrî eş-Şüşterî (ö. 668-1269); İbn Seb'în’den devraldığı tasavvufî mirasın üzerine bina ettiği ve ismine nispet edilen bir tarikatı olan ‘Şüşteriyye’’yi şekillendirmiştir. Endülüs ve Mağrib havzasından Mısır Arap coğrafyalarına onlarca sene sayıları birkaç yüzü bulan bir gezgin derviş topluluğuna önderlik etmiş Ebu'l-Hasan Ali b. Abdullah en-Numeyrî eş-Şüşterî; “Bir Gezgin Sûfînin Hayatı ve Eserleri”, “Sûfî Olarak Şüşterî” ve “Bir Tarikat Olmak: Şüşteriyye’de Âdâb, Erkân ve İbadet” üç bölümüyle Ahmet Murat Özel’in “Hikayem Ne Tuhaftır - Ebu'l-Hasan Eş-Şüşterî’nin Hayatı ve Tasavvuf Anlayışı” kitabı bir portreyi yorumlama ve anlama çabasına dönüktür. Manevî dünyanın zenginleşmesi ilim ve irfan öğrenmek uygulamakla; öz varlığını bulmak, Allah'ı keşfetmekle ilerlemektir. İtikadî menzillerin, gösterdiği halvet ve uzleti yerine getirmek, manevî dünyanın zenginleşmesine giden yollardır. Manevî arayışa giren dervişler, farklı coğrafyalara göç ederek dergahlarda birçok muhitten tarikat çevrelerinde ilim irfan öğrenmişlerdir. Ahmet Murat Özel’in ele aldığı Endülüslü seyyah sûfî şair ve âlim Ebu'l-Hasan Ali b. Abdullah en-Numeyrî eş-Şüşterî, asırlardır manevî arayışın farklı tarikatlar arasında kendini bulma noktasında hayat hikayelerinden birini anlatmakta. Şüşterî’nin hayatı boyunca ilişkili ve yakın olduğu yakın dostu İbn Seb'în’nin Seb'îniyye tarikatını benimsemek izlemek olmuştur. Bu tarikatının yanında Medyeniyye, Sühreverdiyye tarikatlarında bulunmuş, Şam ve civarında Rifâiyye, Harîriyye, Kalenderiyye tarikatlarıyla da irtibatlı olmuştur. Şüşterî’nin üstadı ve mürşidi olan İbn Seb'în vahdet anlayışı olarak geliştirdiği “Vahdet-i Mutlaka” manevî gücün Allah’ı tasvir yönünde manevî bir çabanın gelişimini göstermekte. Şöyle ki: Mutlak ve Hakikî anlamda yegâne varlık Allah’tır. Diğer bütün varlıklar mecazen ve mukayyet olarak vardırlar. Hakikî anlamda diri olan sadece Allah’tır, diğer tüm varlıklar ölü mesabesindedir. Şüşterî’nin vahdet anlayışında, Allah dışındaki varlıkları vehim sonucunda var olarak görüldüğü, vehimlerin (yanlış düşünce/kuruntu) aradan çıkması halinde Allah'ı tanımanın mümkün olacağı, O'nun dışında hiçbir şeyin var olmadığını savunur. Murat Özel, kitabın Seb’îniyye’nin tasavvufî kaynakları, görüşleri ve silsilesinden bahsederek üstte isimlerini zikrettiğimiz tarikatlara değinmekte. İslam’ın, imanın ve ihsanın her birinin de kendi içinde üçer mertebesi detaylandırarak Şüşterî, ‘dindarlık tipolojisi’ geliştirerek bir tasnife ortaya çıkartmaktadır. Islâm: tasdik, benimseme, salih amel. İman: istidlal, medlul temelli mertebe, medlulün delil olduğu mertebe. İhsan: müşahede, hayret, sahv. Aynı şekilde ‘inananlar tipolojisi’ tasnif ederek dört mümin tipinden bahseder. Sırasıyla: 1. Avam: Allah'ı taklit yoluyla tanıyan kimsedir. 2. Mütekellim / Eş'arî: Allah'ı delilleriyle tanıyan ve eşya ile Mucid'in varlığına istidlal eden kimse, “Her ne görsem, o şeyden sonra Allah'ı görürüm.” deme makamıdır. 3. Sûfî: Mucidi ile eşyayı temellendirendir. “Her ne görürsem, o şeyden önce / onunla birlikte / onda Allah’ı görürüm.” deme makamıdır. 4. Muhakkik: Allah'ı Allah’la tanıyan ve Allah'tan başkasını görmeyen, eşyanın kendisinin yanında yok olduğu kimsedir. Kitabın doktrinel çerçevede hulûl ve ittihad eleştirisi, sünnî ve mutedil karakterler, sûnnilik vurgusu, diğer dinler, ibâhîlik karşısında fıkıh, sahte sûfî tipleri konuları ilmî ve felsefî entelektüel yönleridir. Bu yönlere sahip Şüşterî, Şüşteriyye ekolünü derin bilgilerle genişletti. İbn Teymiye, İbni Haldun ve üstadı mürşidi İbn Seb'în’in eleştirileri yanında birçok sûfî grubu ve tarikatların eleştirilerine maruz kalıp göğüslemeye çalışmıştır. Sünnî tasavvuf karakteri için de konumunu sabit tutması yanında taşıdığı Kalenderî karakteri de resmetmeye devam etmiştir. Şüşterî’nin ilmî ve irfanî birikimi üst katmanlara geçerek kurumsal, sistemli ve âdâb, erkân ve ibadet tarzını kazanan Şüşteriyye tarikatına dönüşerek manevî arayışın duraklarından bir menzile olduğunu görmekteyiz. Şüşteriyye tarikatı temelinde Seb'îniyye tarikatından çıkan bir koldur. Ebrâr, ahyâr ve şüttâr üçlü taksim ile tarikat meşrepleridir. Ahyâr: çokça ibadetin yapılması esasına dayalı tasavvufî eğitim yoludur. Ebrâr: nefsle mücadele ve riyazet yoludur. Şüttâr: aşk ve cezbe yolunu ifade eder. Şüşteriyye tarikatı ise bu meşreplere bağlı kalarak aşk ve Kalenderîlik öne çıkartmış; Şüşterî, coşkuyu soğukkanlı akılcılığa, gezginliği yerleşikliğe tercih eden bir âlim, bir şair, bir düşünür, bir sûfîdir. Murat Özel, “Şüşteriyye’de Âdâb, Erkân ve İbadet” bölümünde Şüşterî’nin portresi olarak mürşidliğini, Şüşteriyye tarikatında ibadet ve Şüşterî’den sonra Şüşteriyye Tarikatı’nın durumunu anlatmakta. Manevî ilerleme hususunda seyr ü süluk terbiyesi, önemi büyük ve gereklidir. Kişi seyr ü sülük terbiyesi alması için şeyhe ihtiyacı var. Şeyhi hakikate ulaştıracak makam ve menzil hususunda yol gösterecektir. Bir kişinin kendisine rehberlik edecek bir şeyhi yoksa ilerlemesi ve amaca ulaşması mümkün olmadığını söyleyen Şüşterî; şeyh zahir ve bâtın ilmini birleştiren, Allah Teâlâ'ya davet eden kimse olduğunu söyler. Şeyhin tasarrufu basireti ilâhî bir izne sahip olduğu için şeyhe teslimiyet ve itiraz edilmemesi gerektiğini söyleyen Şüşterî; manevî uygulamaların tam teslimiyetle Allah’a kulluk yolunda şeyhinin rehberinden çıkmaması üzerinde ısrarla durmakta. Şüşteriyye mensuplarının Şüşterî’ye derin bir sevgi ve saygı ile bir arada ve bir düzen dahilinde tutabilmişken; Şüşteriyye mensupları topluluk halinde, gezgin, türlü maddi sıkıntılarla uğraşmak zorunda kalan ama aynı zamanda ciddi bir riyazet uygulaması içinde de olan bir topluluktur. İber yarımadasının doğusunda olan günümüz İspanya sınırları içinde Malaga (Mâleka)’da doğan, Mısır’ın Dimyat şehrine defnedilen Endülüslü seyyah sûfî şair ve âlim Ebu'l-Hasan Ali b. Abdullah en-Numeyrî eş-Şüşterî; Fas, Tunus, Mısır, Şam, Kahire ve Hicaz’da manevî gelişimi için ilim ve irfan peşinde seyahatlerde bulunmuş. Üç yüz kadar müridiyle Mağrib bölgesinden onlarca yıl süren yolculuklarla gezgin derviş topluluğuna önderlik ederek, Orta Doğu’nun havzalarına ilim irfan için yolculuk yapan Şüşterî; Kalenderî çevrelerin etkisiyle ama konumunu Sünnî tasavvuf üzerinde tutan, mutedil bir vahdet-i mutlaka sözcüsü yaparak karakteristik bir sima olarak hikayesi gerçekten de ne tuhaftır. Kitabın Künyesi: Ahmet Murat Özel, Hikâyem Ne Tuhaftır - Ebu'l-Hasan Eş-Şüşterî’nin Hayatı ve Tasavvuf Anlayışı, İnsan Yayınları, Tasavvufî Düşünce Dizisi-5, 5. Baskı Şubat 2022, 269 sayfa. Yunus Özdemir
Hikayem Ne Tuhaftır
Hikayem Ne TuhaftırAhmet Murat · İnsan Yayınları · 20181 okunma
·
366 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.