İki kitap da okuduğumuz Jules nerede. Şeyy çünkü neredeyse orada kalsın çünkü ben Çarpık Nefrette ki Jules’e bayıldım. Ne istediğini bilen, istediğini aldıktan sonra ona sımsıkı sarılıp asla bırakmayan birisiydi. Bayıldım kendisine. Kitaba başlamadan önce nefret ettiğim kız karakterlerin başında yer alıyor olabilirdi kendisi ama kitabı okuduğumda fikrim tamamen değişti. Geçmiş travması, beş para etmez annesi ve berbat arkadaş çevresi bunları geride bırakıp kendisine çok güzel bir hayat inşaa etmesine hayran kaldım. İlk iki kitap da o kadar yüzeyseldi ki içinde böyle kırılgan ve öz güveni düşük bir kız olduğunu asla tahmin edemezdim. Tam bir power girl kendisi küllerinden yeniden doğan ve bununla gurur duyan bir karakter. Şımarık zengin kızlardan siz de bunaldıysanız Jules’i okumak bana iyi geldiği kadar size de iyi gelecektir.
Josh’a gelecek olursam ceo olmamasına rağmen sevdiğim bir karakter oldu.
Evet ben de kitap seçimlerimde tamamen yüzeyselim ceo olsun zengin olsun isterim.. yani gerçek hayatta olmayan şeyleri kitaplarda da okuyamayacaksam vahh bana.
Vee en önemlisi ve bu katagoride kesinlikle hiç rakibi yok en sevdiğim asyalı erkek karakter oldu kendisi. Josh da aslında Jules gibi geçmişinde travmaları olan birisi. Annesinin ölümü, babasının şerefsiz birisi çıkması, kardeşi için kendisini asla yeterli bulmaması ve Alex’in ihaneti. Çocuk her yerden falso yemiş. Kitabın ortalarında babasıyla bir görüşmesi var yani okurken içinde ki ümidi babasıyla görüştüğü için kardeşine karşı hissettiği ihaneti o kadar çok işledi ki bana sonrasında yaşadığı hayal kırıklığı da bir o kadar inandırıcıydı.
İki yaralı karakter ikisi de güçlü, azimli ve inatçı. Baştan sona kadar atışmaları o kadar güzeldi ki. Bir yerden sonra sıkar diye düşünürken tam aksine diyaloglar güzel olunca sıkmadı.
Bazıları Josh’a finale doğru yaptıkları için kızmış ama ben hak verdim. Yaşadıklarından sonra başka türlü davranması mümkün değildi. Jules’e de bir yerde hak verdim yaşadıklarını kimseye söyleyemezdi zaten çocukluğunda dışlanmış gerçeklerin ortaya çıkıp tekrar aynı kaderi yaşayacak olmasından korkması çok normal ki Josh’la başladıkları ilişki pamuk ipliğine bağlıydı. Neyse ki tekrar bir araya gelmeleri ve birbirleri için ne ifade ettiklerini anlamaları çok uzun sürmedi.
Sevmediğim kısımların bir tanesine değinmek istiyorum şu bu yazar niye karakterlere sevişirken hakaret ettiriyor anlayamıyorum. Bunda da vardı önce ki kitaplarda da vardı. Bu aşağılamayı asla onaylamıyorum asla. İlk iki kitap çevirilerin kötü olmasından kaynaklı olarak çook beterdi ama bu kitabında güzelliğine gölge düşürmüştü. Yani kız karaktere sürtük deyince başı göğe mi eriyor bir de Jules gibi geçmişinde ki davranışlarından pişman olan bir karaktere. Bakalım dörtte bizi ne gibi hakaretler bekliyor.
Kitapla ilgili söyleyeceğim bir diğer şey de çeviri ve düzenlemesi. İki kitabın üzerine ilaç gibi geldi. Çook çook iyiydi argo kelimeleri sık sık kullanmayınca da bir kitap güzel olabiliyor inşallah artık hep bu çizgide devam ederler.
Seriye devam etmekte kararsız olanlar bence bir şans versinler kesinlikle sizi şaşırtacak bir kitap.