Gönderi

BU KİTABI yazmaktaki amacım, belirli bir tür mantıksızlığa kapılan kapatmaya yardımcı olmaktı. Dini inanç her ne kadar, insan cehaletinin düzelti olasılığını bile kabul etmeyen türlerinden biri olsa da, kültürümüzün her köşesinde eleştiriye karşı korunaklı haldedir. Dinlerimiz, bu dünya hakkındaki (hem ruhani hem de dünyevi) tüm geçerli bilgi kaynaklarını terk ederek, sanki nihai metafizik önemi koruyorlarmış gibi, tüm antik tabuları ve bilim öncesine ait fantezileri benimsemiştir. En sığ siyası, ahlaki, bilimsel ve manevi spektruma sahip kitaplar (sırf eskilikleri yüzünden bile, bugüne kıyasla bize en çapsız bilgeliği sunan kitaplar,) hala bize, en büyük öneme sahip meseleler üzerine birer nihai sözmüş gibi dayatılmaktadır. En iyi durumda, inanç, aksi halde iyi niyetli olacak insanları en derin endişeleri hakkında bile mantıklı düşünme yetisinden mahrum bırakacaktır; en kötü durumda ise insan şiddetinin durmak bilmez bir kaynağı olacaktır. Şu anda bile, birçoğumuz, bildiklerimizle değil, yalnızca hayal etmekten hoşlandığımız şeylerle güdülenmişizdir. Birçok insan hala ölümden sonra gelecek bir dünyanın fantezisi uğruna, bu dünyadaki mutluluğu, merhameti ve adaleti kurban etmeye isteklidir. Tüm bunlar ve diğer tür yozlaşmalar, takvanın köhne yolunda bizleri beklemektedir. Dini farklılıklarımız sonraki dünyada ne anlama geliyor olursa olsun, bu dünyada yalnızca tek bir hedefleri vardır: cehalet ve katliam dolu bir gelecek. Hala, dini yasalarla sınırlandırılmış ve dini şiddet tehdidi altındaki toplumlarda yaşamaktayız. Kendimizle ve özellikle de birbirimize karşı söylemimizle ilgili, kötülüğün bu dudak uçuklatan parçalarının dünyamızda hala serbestçe dolaşmasını sağlayan şey nedir? Eğitimin ve zenginliğin, akılcılık için yeterli güvence sağlamadığını gördük. Elbette, Batı'da bile, eğitimli insanlar, bir önceki çağın kanla boyanmış yadigarlarına sadık kalmaktadır. Bu sorunu hafifletmek, kökten dinci bir azınlığı dizginleme meselesi değildir; bu, etik ve manevi deneyime karşı, inanca hiçbir şekilde başvurmayan yaklaşımlar bulma ve bu bilgiyi herkese yayma meselesidir. Tabii ki, insan, bu sorunlar konusunda umutsuzca fikirlere kapılabilir. Milyarlarca insanın dini inançlarını yeniden gözden geçirmesini sağlayacak olan şey ne olabilir? Ancak yine de, düşünüşümüzde gerçekleşebilecek büsbütün bir devrim, tek bir nesilde başarılabilir; eğer ebeveynler ve öğretmenler, her çocuğun sorularına yalnızca dürüst cevaplar verirse. Dini farklılıklarımızı sonsuza dek yaşatabileceğimizi düşünmemiz için hiçbir sebep olmadığından, bu tür bir projenin geçerliliğine dair şüphelerimiz, gerekliliğine dair bir anlayışla azaltılabilecektir. Torunlarımızın, uygarlığın çöküşüne şahit olmasının nasıl bir şey olabileceğini düşünün. Düşünün ki, akılcılık öylesine büyük bir başarısızlığa uğramış ki, en büyük bombalarımız nihayet dini farklılıklarımızı savunma amacıyla en büyük şehirlerimizin üzerine düşüyor. Böylesi bir katliamdan kurtulan şanssız insanlar için, geriye dönüp, onları uçuruma sürükleyen bu aptallığa bakmak nasıl bir his olurdu? Dünyanın sonundan bakıldığında, Kıyamet'e giden yolda altı milyarımızın da hızlı adımlar attığını görmek muhakkak ki mümkün olurdu. BU dünya, kötü fikirlerle kaynamaktadır. Hala insanların, (kafirlik gibi) hayali suçlardan ölüme mahkum edildiği veya bir çocuğun eğitiminin tamamının, antik bir dini kurgu kitabını ezberlemekten ibaret olduğu yerler hala bulunmaktadır. Kadınların, üreme özgürlüğü dışında, neredeyse tüm insani özgürlüklerden mahrum bırakıldığı ülkeler vardır. Ama yine de bu toplumlar hızla, gelişmiş silahlardan oluşan cephaneler edinmeye devam etmektedir. Eğer gelişmekte olan dünyayı, özellikle de radikal İslam dünyasını, küresel uygarlıkla uyumlu amaçları takip etmeye ikna edemezsek, hepimizi karanlık bir gelecek beklemektedir. Dinlerimiz arasındaki rekabet, sıfır-toplamdır. Dini şiddet hala hayatımızdadır, çünkü dinlerimiz, doğaları gereği birbirlerine düşmandır. Değilmiş gibi göründüklerinde, bunun sebebi, seküler bilgi ve seküler çıkarların, inancın en ölümcül yanlışlarını sınırlıyor oluşudur. Hıristiyanlık, İslam, Yahudilik veya herhangi başka bir inancın ilkeleri içinde dini hoşgörü veya dini çeşitlilik için herhangi bir temel bulunmadığını fark etmemizin zamanı gelmiştir. Tıpkı kölelik ve yamyamlık konusunda olduğu gibi, dini savaşlar da bizim için bir gün tahayyül dahi edilemeyecek hale gelecekse, bu, dini dogmalarımızdan vazgeçmemiz sonucu olacaktır. Eğer hizipçiliğimiz, geniş çaplı ahlaki bir kimliğe dönüşecekse, dini inançlarımız artık gerçek sorgu ve eleştirinin cereyanından kurtulamayacaktır. Kişinin yalnızca dindar bir umut taşıdığı yerde bilgi tahmininde bulunmanın bir tür kötülük olduğunu fark etmemizin zamanı gelmiştir. Bir kanaatin gerekçesiyle ters oranda büyüdüğü bir yerde, insani işbirliğin temelini kaybetmişiz demektir. İnandığımız şeye dair sebeplere sahipsek, artık o inanç olmaktan çıkmıştır; sebebimizin olmadığı yerde ise hem dünyayla hem de birbirimizle bağlantımızı kaybetmişiz demektir. Herhangi bir kanıt olmadan güçlü kanılara sahip olan insanların ait olduğu yer, bizleri yönetenlerin mevkileri değil, toplumun sınırlarıdır. Bir insanın inancıyla ilgili saygı duymamız gereken tek şey, o kişinin bu dünyada daha iyi bir yaşama duyduğu arzu olmalıdır; bir sonraki yaşamda onu beklediğinden emin olduğu şeye hiçbir zaman saygı duymamız gerekmemiştir.
Sayfa 240Kitabı okudu
··
16 views
Dilek Çakır okurunun profil resmi
Sayenizde kitabı okumuş kadar oldum. Ve açıkçası bu tehlikeleri görüp önceden uyarmasi ve bizim hicbirsey yapamayacağımızı biliyor olmak beni kitaba başlayıp başlamamakta kararsız kıldı. Ben yakinda bizim ülke de yasaklanacagını düşündüğüm için alıp kütuphaneme atmıştım. Şimdi kara kara ülkece karanlığa batarken okumak ve aydinlanmak mantıklı mi bilemedim. Çünkü aydınların yaşam sevinci sönüyor burda....
MaGeLLaN okurunun profil resmi
Yasaklanacağını pek sanmam,okunmalı derim ne olursa olsun her kitap okunmalı ;) Boş verin çevreyi önce kendinizi ışıtın.Teşekkür ederim :)
Semih Ökten okurunun profil resmi
Wikipedia konusundaki fikirlerinizi katılmıyorum ve hatta ona yüklediğiniz anlamı mübalağalı gördüm. Heyecana kapılarak yazmışsınız olur öyle. Bi konuda bir fikri savunmuş bulunursunuz sonrasında gelen her tepkide konuyu bir adım ilerisine taşırsınız sonra bir bakılır baya bir açılmışsındır. Herkesin içinde geriye dönmekte olmaz Allah ne verdiyse savunmaya devam edersiniz. Sizin wikipedia savunmanız da öyle öyle açılıp gitmiş kıyıdaki insanları karınca gibi görüyorsunuz. Umarım başınızda şapka vardır da güneş geçmez.
Semih Ökten okurunun profil resmi
İşte bakın giderek açılıyorzunuz nezaketi de kıyıda bırakmaya başladınız.
Semih Ökten okurunun profil resmi
Hayatımızda gördüğünüz en mantıksız sözlermiş fena değildi 😊 bakın siz o mecranın şahane harika saçma sapan sloganları bir yer olduğunu düşünüyor olabilirsiniz ben bir de bu pencereden bakabileceğinizi düşündüm ama siz fikri sabitsiniz at gözlüğü takıyorsunuz diyerek sizin gibi kabalaşmak istemiyorum.
Semih Ökten okurunun profil resmi
Evet sayenizde sizin bütün köylerden kovuldum 😊
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.