Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
31 saatte okudu
Öncelikle ilk kitap incelememi felsede kartezyen düalizmin babası olarak bilinen Descartes'in Ruhun Tutkuları kitabıyla yapmaktan mutluluk duyduğumu söylemek isterim. Her ne kadar önce kitabın adına baktığım zaman daha çok metafizik ağırlıklı bir ruhsal dünyaya kapı aralayacakmış gibi durduğunu düşünsem de durum göründüğünden farklı... 16. Yüzyıl içerisinde yaşamış filozof Descartes, kitabını 3 bölüm ve toplamda 212 madde olmak üzere okurlara sunuyor. Her ne kadar günümüz bilimi ve felsefesini ele aldığımızda kitabın içerisinde anlatılmak istenen düşünceler ve maddeler sade ve yalın kalıyor olsa da dönemin gelişmişliğine bakmak ve o döneme göre de incelemek gerektiğini düşünmekteyim. Kitabın ilk bölümünden önce bizleri bir sunuş karşılamakta. Bu sunuş genel olarak kitabın bir nevi amacını, kitabın içindekilereyse kısa bir değinimi olarak geçiyor. Burada yazarın Stokholm'de vefatından bir sene önce yayımladığı incelemenin kendisinin bir nevi vasiyeti ve bütün felsefesinin meyvesi olduğundan bahseder. Ruhun tutkuları felsefenin hangi bölümüne bağlıdır? Sorusu burada cevaplanmaktadır. Descartes'in farklı tutkuları incelemek için onları nasıl ayırdığına değinmektedir. Devamında kitapta bulunan maddelerden de örnekler verilerek birkaç konuyu daha kısaca anlatmaktadır. Son olarak sunuşta değinmek istediğim nokta ise filozofun “En zayıf ruhlu kimseler bile eğer tutkuları terbiye etmek ve onları yönetmek için yeterince uğraşırlarsa tüm tutkuları üzerinde mutlak bir egemenlik elde edebilirler.” düşüncesidir. Kitabın en önemli kısmını oluşturduğunu düşündüğüm ilk bölümünde genel olarak tutkulara ve tutkların insanın tüm doğasındaki etkilerine değinmektedir. Bu bölümde filozof Descartes; tutkunun tanımını, beden ile ruhun bütünlüğünü, tutkuların ruhta uyandırdığı işlevlerin bedenden ayrılması gerektiğini, bu durumu nasıl görebileceğimizi, uzuv ve hareketlerin bedenden, düşüncelerin ise ruhtan kaynaklandığını, canlı bir beden ile ölü bir beden arasındaki farkı, belki de en önemli maddelerden birisi olan can ruhlarının beyinde nasıl oluştuğunu, kasların hareketinin nasıl meydana geldiğini ve daha birçok önemli madde ile ilk bölümde karşılaşmaktayız. Aslında kitap bu bölümde ağırlıklı olarak ruh ile bedenin birlikte çalışma mekanizmasını anlatmaktadır. Beden ile ruhun birlikte işlediğini, bedendeki bazı uzuvların ruh tarafından özellikle tercih edildiğini anlatır.  Kitap bu bölümde aynı zamanda beden ile ruh arasındaki ayrımı da yapmaktadır. Bir nevi nelerin bedenden, nelerin ruhtan geldiğini ve bu ikisinin nasıl bir bütün olarak işlediğini gerek metafiziğe, gerek tıp bilimine (uzuvların hareketi, gözün dünyayı algılaması, özellikle kan dolaşımı gibi vs.) değinerek 16. Yüzyıl bilimi ve metafiziği bakımından muazzam bir bütünleştirme görülüyor. Kısacası Descartes ilk bölümünde beden olmadan ruhun, ruh olmadan da bedenin işlevsiz kaldığını, tutkuların ruhta meydana gelip böylelikle bedene belirli mekanizmalar sayesinde iletildiğini anlatmaktadır. Bu bölümün sonunda tutkuların tanımını, tutkuların ruhta meydana geldiğini, aynı zamanda ruh ile bedenin birlikte bir sistem halinde çalışarak tutkuları iyiden iyiye hissedebilmemize yaradığını görmekteyiz. Kitabın ikinci bölümunde ise tutkuların ilk altısını ( ana tutkular olarak gördüğü ilk 6 tutkuyu) bir nevi önem sırası ile açıklamaktadır filozof. Zaten  kitap önce sunuş bölümünde Descartes'in tutkuları incelemek adına onları nasıl ayırdığı noktasına değiniyor. Filozof ilk bölümde genel olarak tutkuları ve işlevlerini detaylıca tanımladıktan sonra ikinci bölümde ise başlıca ana tutkuları anlatıyor. Bu bölümde tutkuların ne işe yaradığını ve ilk nedenlerine dair iki madde okuduktan sonra devamında bizleri Tutkuların Sırası ve Sayımı beklemektedir. Bu başlık altında önce hayranlık olmak üzere devamından değer verme ve horgörü, yüce gönüllülük ya da gurur ve alçak gönüllülük, hürmet ve küçümseme, sevgi ve nefret, arzu, umut, kaygı ve daha birçok tutkuyu değerlendirmektedir. Kısacası bu bölümde Descartes, birçok duyguyu detaylıca tanımlar ve kimilerinin birbirinin tamamen zıddı iken kimilerinin ise benzer olduğunu. Hatta kimilerinin çok zıt gibi gözüktüğü halde aynı yerden süregeldiğini anlatmaktadır. Kitabın son bölümünde ise bu tutkulara ek olarak özel tutkuları inceler. Kendine değer verme, gurur, erdemlilik, kıskançlık, hürmet gibi birçok birbirinden farklı ve ana tutkulara göre tanımlamak adına daha karmaşık veya daha bulanık hisler anlatılır. Filozof bu tutkulara da değindikten sonra son olarak “Tutkulara genel çare, Yaşamdaki Tüm İyilikler ve Kötülükler Yalnızca Tutkulara Bağlıdır.” maddelerini de ekleyerek kitabı bitirir. Bu maddelerde herkesin (en zayıf ruhun bile) isterse tüm tutkularına hâkim olabileceğini, yalnızca onları iyi tanımak gerektiğine değinmektedir. Çeviri bakımından okuması her ne kadar zor bir kitap olsa da okur nihayetinde kitabın bitiminde tutkuları, tutkuların ruhta ve bedende etkilerini, günlük hayatımızda sürekli başa çıkamadığımız duyguların özünü ve onları nasıl yönetebileceğimizi öğrenmiş olacaktır. Döneminin çok büyük bir filozofu olan Descartes'in bu felsefesi muhakkak okunmaya layık ve saygıyı hak eden bir eser olarak aklıma kazınmış oluyor böylelikle. Yanlış bir anlatım veya yazım hatalarımdan dolayı özür diliyorum. İncelememi kitabın yazarı Descartes'in çokça ünlü bir sözü ile bitirmek istiyorum. “Düşünüyorum, öyleyse varım.”
Ruhun Tutkuları
Ruhun TutkularıRené Descartes · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20201,210 okunma
·
79 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.