Gönderi

304 syf.
·
Not rated
·
Read in 12 days
Bilgi Sosyolojisi inceleme
sosyoloji okuayan herkese kesinlikle tavsiyem Kitabın Amacı Ve Motivasyonu Değerli Mustafa Aydın hocamızın yazdığı Bilgi Sosyolojisi kitabının en büyük motivasyonu; Bilgi sosyolojisi herkesin konusu ancak sosyolojinin özel bir konusudur. Türkiye'de Bilgi Sosyolojisi ve bilgi sorunlarına dolayı veya kısmen değinen pek az sayıda kitap ve makalenin dışında başlı başına bilgi sosyolojisini konu alan eser yoktur. Yazarımızın mütevaziliği ile dile getirmelktedir ki fazlaca iddalı olmadığını, Bilgi Sosyolojisinin bir çerçevesini çizmeyi ve ilk elde edilen tartışılan konulardan bir demet sunmayı amaçlamaktadır. Bilgi Sosyolojisinin amaçı bilgi sistemleriyle toplumsal yapılar arasındaki ilişkileri incelemek, böylece geçmişini açıkladığı kadar geleceğine ışık tutmaktır. Türçe'de Bilgi Sosyolojisi adına olan fazladan açığı kapatmak amaçlı ve Bilgi Sosyolojisinin daha net ve öz bilgilgiler üzerine anlatarak değerini ve merakının artmasını sağlamak amaçıyla yazılmış genel bilgilerin alınacağı bir kitap. Kitap özellikle sosyoloji öğrencileri için kaynak kitap niteliğinde. Mustafa Aydın Hoca'nın uzun yıllardır verdiği derslerin birikimi ve sonucu olarak ortaya çıkan kitap giriş seviyede her sosyoloji öğrencisinin ihtiyacı olan bilgileri ve kategorilendirmeyi sunuyor. 1. bölümde Bilgi Sosyolojisi: Disipline ilişkin yapısal sorunlar; bu bölümde genel olarak bilginin mahiyetini, kaynağını, hakikatlığını, türlerini anlatmıştır. İnsanlar ve toplumlar hayatın her basamağında bilgiye ihtiyaç duymuştur. Bilgi kısaca insan ve toplumların başta kendisi olmak üzere, çevresini bir algılayış ve yorumlayış biçimidir.(s.19) Toplum ve insan yaşamını sürdürdüğü sürece bilgiye ihtiyaç duymuşlardır bilgi onların hayatının bir parçası olmuştur, bilgi toplumdan topluma, kültürden kültüre değişiklik göstermiştir. Hayatlarında yapacakları ufacık şeyler bile onlar için bilgi içermektedir. Bireyler temel verilerini toplumdan alır. Kulandıkları kaynak, ifadeye yarayan dil, düşünmede yararlandıkları sembol ve simgeler toplumsaldır. Bilgi toplumun ürünüdür, toplumda bilginin işleyişini sürdürebilirliğini sağlayandır. Birçok yeni bilgi ve bilginin temelinden bahsedilmiştir. Toplumdaki bütün bilgiler, bazı eksenşler ve özelikler doğrultusunda bir sistem oluşturur ki buna ''Bilgiler sistemi'' denir. Bilgi türleri bilginin niteliğiyle; şekil ise niceliğiyle ilgilidir. Bir başka ifadeyle bir toplumdaki bilgi sistemi, kendine özgü perspektifleri olan bir seri bilgi türünden oluşur.(s.55) Bilgi Sosyolojisi açısından ifade etmek gerekirse bilgi toplumu, toplum da bilgiyi etkiler.(s.56) Toplum ve bilginin içiçe olduğu her halinden ve her cümleden belli, her toplumun kendine özgü bilgileri olduğuda ortadadır.Birçok bilgi çeşitinden, türünden, şeklinden bahsedilmektedir. Hepsinin alt dalları küçük grupları var ve hepsi birbiriyle bağlantılıdır. Bilginin her türü toplum ile ilişkilidir siyaset, eğitim, din ekonomi birçok alandaki bilgi toplumu ilgilendirir ve toplum üzerinden meydana gelmektedir. 2. bölümde Bilgi Sosyolojisinin Tartıştığı Sorunlar; bu bölüm bence iki kısımdan oluşmaktadır 1. Bir Bilgi Olgudu olarak Zihniyet Sorunu, Aydınlar ve Toplumun Bilgi Donanımındaki Yerleri 2. Bilgi-Değer ilişkisi, Bilgi-Din ilişkisi, Bilgi-Dil ilişkisi olarak ben iki bölüme ayırdım böylelikle benim için hemde sizlerin anlaması açısından daha anlaşılır ve kolay olacağını düşünmekteyim. Sosyal/Kültürel dünyamız, kognitif, normatif ve maddi yönlerden kurulu bir yapı olarak düşünüldüğünde zihniyet bunlardan kagnotif olana ait bulunmaktadır. Gerçi bu yapı öğeleri birbirlerinden bütünüyle soyutlanmış değildirler ve her biri diğerinde kendi temelini ya da yansımalarını bulmaktadır.(S.105) Bilişsel ve kural koyucu yapı öğeleri birbirinden soyutlanamazdır her ikiside bir diğerinin temelini oluşturmaktadır. Zihniyet,''insan ya da toplumların; insan, toplum ve doğa üstüne düşünce tarzı, onları algılama biçimi'' olarak tanımlanabilir. (s.109) Yazarımız zihniyet kavramını bu şekilde açıklamıştır, zihniyetin bir düşünce tarzı olmadığını ve bilme biçimi olduğunu görmekteyiz bu bakıma zihniyet tüm bilgisine ve birikmişliğine rağmen yalnız bir bilgi işlemi gibi hafife alınamaz. Bölümün geri kalanında bizlere zihniyetin türlerini ve çeşitlerini anlatmaktadır. Zihniyet tiplemeleri üzerine sonuç olarak denebilir ki bunlar yalıtılmış, bütünüyle diğerlerinden soyutlanmış kategoriler değildirler. Birer eğilim olarak iç içe oldukları kadar, gerçekleştirmeleri de karmaşıktır; birinin en temel öğesini bir dereceye kadar diğerinin içerisinde bulabiliriz. Aydınlar ve Toplumun bilgi donanımındaki yerleri; bu bölümde tarih boyunca aydınların ve toplumun bilgi donanımındaki yerlerinde bahsetmiştir. Bilgi Sosyolojisi için aydınların ne kadar önli bir olgu olduğu belirtilmiş, bazı toplumsal işlevelerin yanında bilgi sosyolojisinde aydınlar önemli bir role sahiptirler. Günümüze kadar aydınlara pek çok isim verilmiştir; Pareto'nun eliti ya da seçkini, Weber'in krizmatik lideri, Osmanlının havas ve uleması, Batı dünyasının entelektüeli, bu isimlerin hepsi aydınları ifade etmektedir. Aydınlar günümüze kadar pek çok farklı kategoriye konulmuştur, çok eski zamanlarda büyücü veya şaman, orta çağ kilisesinde rahip, Osmanlıda 2. meşrutiyet döneminde jön türk, yeni çağlarda medyada gazeteci veya üniversitelerde profesör. Çoğu mevcut yönetimden yana tavır alıyor ve yöneticilerin icratlarını kendi yollarıyla meşrulaştırmaya çalışıyor. Yönetime karşı çıkanlar veya yönetimin istemedi şeyi yapmaya devam edenler yönetime baş kaldıranlar, devrimci ya da vatan haini ilan edilir ya memleketinde uzaklaştırılır sürgüne gönderilir ya da canı ile tehdit edilir her ne kadar sevilen yanı olsada aydınların kime ters bir hareketi olursa hemen çirkin göz ile bakılır. Kitabımızda ve bu bölümde daha çok aydınların topluma ve bulunduğu çağa olan olan faydasından o çağdaki öneminden, yerinden, değişimlerinden, tarihsel gelişiminden,toplumsal dönüşümdeki rollerinden, bilgi donanımında ki yerinden, islam toplumunda aydının yerinden bahsetmiştir çoğu yeri detaylı geri kalanını yüzeyli bir şekilde anlatmıştır. Bizim toplumumuzda aydın insan osmanlı döneminde bir gerileme yaşamış ve bu gerilemeyi kapatamamış haldedir, her ne kadar arada bilgi açığı olsada aydınlarda o kadar gerilemiş durumdadır, hal böyle iken ustadan çırağa padişahtan seyise herkes siyasete sarılır bilgisi olmayan herkesin bir fikri vardır böylece aydın kim toplum kim belirsiz olur. Lale devri ile Osmanlı sınıflanmaya başlar kendince herkes aydındır, daha sonrasında tanzimat dönemiyle aydın farklı bir statü kazanır ve kendisini tekrar gösterir. Aydınlar artık çoklu görev değil tek bir görev başında ve yenilik peşinde koşmaktadır. 3. Bölüm Bilgi Sosyolojisi Bağlamında İdeoloji; İdeoloji, ideo (bilgi) ve loji (bilim) Grek-latin sözcüklerin birleştirilmesinden meydana gelmiş Türkçe'ye bilgi- ilim olarak çevirlirmiştir. İdeoloji kelimesini ilk kulanan kişi Antoine Destutt. İdeoloji kavramı her ne kadar modernize bir kavram olsada Fransız devrimin de ortaya çıkmıştır. Günümüze kadar bir çok faklı anlamda kulanılmıştır sistematik fikir, gerçekdışı görüş, politik tavır, dünya görüşü bunlardan bazılarıdır. Kurucusu olan Tracy'ye göre ideolojibir bilimdir ve konusu da ''düşünceler, bunun kanunları, kendini dile getiren işaretlerle ilişkileri ve kaynaklarıdır. Buna bağlı olarak ideoloji metafizikten sıyrılarak felsefe ve mantıkla kaynaşan bir nevi tecrübi psikolojidir. (s.158) Genel bir kanaate göre ideoloji ''yarı gerçek düşüncelerdir'' bazen bizim bazen başkalarına ait düşünceleri yansıtır. İdeoloji, modern dönemlerin belli sosyal gelişmelerine denk düşmektedir. Modern dönemlerde geleneksel kültür kalıplarının işlevlerini yitirmeleri üzerine, bir toplum anlam haritası olarak ortaya çıkmıştır. Bu çerçevede ideoloji, insan eylemlerinin amacını ve bu amaçlara nasıl varılacağını tanımlayan ve sosyal-fiziki realitini niiteliğini belirleyen bir değerlendirici prensipler sistemidir. Bundan dolayı da ideolojilerin en önemli yönlerinden birisi bir sosyal kimlik görevi yerine getirmiş olmalıdırlar. Gerard Buis '' ilim ve ideoloji '' adlı yazısında bilim ve ideoloji arasındaki farkı şöyle belirtilir: Bilimsel olan, ya akıl yürütme yöntemi içinde ispat yolunda veya bir araştırma programı içinde deneysel bir doğrulama ile ya da bu iki sürecin her ikisiyle doğrulanabilen genel bir önermedir. Buna karşılık ideolojik olan ise bir yandan reel olanın bir cephesini açığa çıkardığını iddia ederken bunu bir manada bozan öte yandan bir fikir sistemi bir ideoloji teşkil eden, görünürde mantıki bir yapıyla bütünleşen genel bir önemedir.(s.171) Sonuç olarak bilimsel düşünce, konuları, yöntemi ve sonuçları ile ideolojik olan karşısında kendine özgürlüğünü gösterir, dışındaki dünyaya karşı tepkilerini geliştirir. Ne var ki bu özel oluş ne bağımsızlık ne de mutlak muhtariyetdir. Esasen bakıldığında ideoloji bir dil olayıdır, bir başka deyişle gerçekliğin üzerine geçirilmiş bir tel kafestir. Ama icraat ve manası, işlerliği olan kavramları ifade eden bir çeşit semboller repertuarı demek olan terminolojisinden çok derinleme yapısında, yani bu sembollerin semiolojik bir modelden itibaren dağıtımındadır.(s.174) Bu bölümde bizlere genel olarak ideoloji, ideolojinin başlıca türleri, ideoloji kavramının tarihsel geişimi, bilim ve ideoloji, ideoloji ve sembolik dünya, ideolojiler çöküyor mu?, ideolojinin toplumsallığı ve üretilmesi, ideolojinin bilgi sosyolojisi açısından önemi gibi bir çok nacizane bilgileri önümüze serilmiştir ve ideolojiyi, bilim toplum gibi bir çok açıdanda öğrenmiş olduk. 4. Bölüm Bilgi Değer İlişkisi; Değer konusu sosyologlar arasında çok tartışılmış ve uzun zaman -pozitivizmin de etkisiyle- olumsuz bakılmıştır. Halbuki değerler sosyla/kültürel varlığın önemli bir işleyiş mekanizmasıdır. Değer genel olarak kişiye ve gruba yararlı, istenilirve beğenilir olan, bir kıymete sahip şeydir. Maddi kültürün alt yapısını oluşturur. İlgi çekicidir ki değer bir sosyal olgu olduğu kadar bunların bir ölçeğidir de. Mesela eğitimin sırf içeriği bir değer değildir, bizzat kendiside değerdir . Yani her zaman değer nesnenin kendisi değildir, çoğu kere onun üstüne yüklenmiş kıymettir, kısacası hem ölçen hemde ölçülendir değer.(s.185) Bazılarına sadece taşdır mezar taşı, bazılarına ise anne babadır, kimin ne değer kimin ne kıymet yüklediğidir önemli olan, bir söz vardır kime göre neye göre, değerde öyledir kime göre neye göre. Bu bölümün devamında bizlere değerin kaç kategoriye ayrıldığından değerlerin gerçekleşmesinden, bilgi değer ilişkisinden bahsedilmektedir. 5. Bölüm Bilgi-Din İlişkisi; Bilgi ve din kognitif dünyanın temel öğelerinden bilgi ve inanç unsurlarının taşımakta ve burada-deyim yerindeyse birbirine değmektedir. Esasen din, hikmet/felsefe ve bilimin yanında bilginin en önemli formlarından birisi olagelmiştir. Genel olarak hikmet/felsefe bütüncü, bilim ise tekil türden bilgiler vermiş, bilim ve felsefe akılcı, din ise sezgisel bir bilgi sunmuşlardır. Din aklın yanında vahye dayanmış, bir üst bilgi kaynağından yararlanmıştır. Gerçekten vayh bir inanç ve değer kaynağı olduğu kadar bir bilgi kaynağıdırda.(s.191) Dini bilginin yöntemi değer verme ve anlam yüklemedir. Anlam yükleme, açıklamanın nedensel veya aracı ilkelerle algılamaya karşılık, bir doğrudanlığı ifade ediyordu. Mesela bir çocuğun ölümüne bilimsel bilgi ve dini bilgi farklı biçimlerde bakarlar, bilim ölümün sebebini araştırır; olayı olup bitmiş nesnel bir vakıa olarak ele alır, dini bilgi ise olumsuz görünen olguyu yeni bir yüklemede bulunur. Mesela ilahi takdiri gösterir, şefaatçi olarak değerlendirir, önümüze faklı bir bir dünya açar; ''Allah emanetini aldı'' veya ''Allah cennete kavuştursun'' taziyesi bilim yoluyla ulaşılamayacak bir (dini) bilgidir. Bu bölümün geri kalanında bizlere kurumsal olarak bilgi-din ilişkisinden, bilgi ve din ilişkisinin genel çerçevesinden, insani süreçlerin ayrışmasından, bilginin öne geçmesinden, 19. yüzyılın pozitivist yaklaşımından, bilgi ve din ilişkisinde gelinen yerden ve daha bir çok güzel bilgiden bahsedilmiştir, bilgi din ilişkisini net bilgileriyle anlatmıştır. 6. Bölüm Bilgi-Dil ilişkisi; dil beşeri oluşumlar içerisinde belki de bilgi ile ilişkisi en fazla olan olgudur. Dilin içeriğinde bir bilgisellik olduğu gibi, üretim, aktarma, saklama gibi tüm aşamalarda büyük çapta dile dayanır. Esasen subje/obje arasında kurulan ilişki ancak dil ile ifade edilir. Objelerin kendileri zihnimize sığmazlar; onları kelime/kavram adını verdiğimiz dilsel olgular teslim ederler. Yani zihnimizde kurup tasarladığımız bilgiler, yine dil sayesinde sujemizden koparak birer nesnel olgu haline gelebilirler. Felsefi bir ifadeyle yine de dil üstüne kurulan '' düşünmeler'' ancak yine dil ile sujede fizyonomik bir süreç olmaktan çıkıp ''düşünce'' halini alabilirler. Dil genel olarak, din, bilim, felsefe, sanat gibi tarihsel varlık olguılarını, yerine göre oluşturan, geliştirip tespit ederek kuşaktan kuşağa aktarma görevini yerine getiren beşeri bir mekanızmadır. Dilin şüphesiz bir kültürelliği vardır, yani diğer toplumsal olgularla paralel yürümektedir. Onun için de mesela toplumların incelik ve kabalıkları, objektif veya sübjektif bakışları, teorik ya da pratik eğilimleri, dilde yansımalarını bulur, onun için dde toplumların farklı deyimleri, atasözleri ve hatta özel övme ve yerme kalıpları vardır. Çünkü pek çok yerde emotional denen ve alan dışındakilerin rahat algılayamadığı aktlar vardır. Dil bize sadece dış gerçekliğin bir kopyasını vermez, bazı durumlarda gerçekliği fiilen kendisi kurar, suje objeyi kendisin katar.(s.209) Dil sembolik bir olaydır. Ancak semboller yalnızca bir işaretler dünyası değildir. Çünkü bilindiği üzere işaret nesneye birebir tekabül eden şeydir. Halbuki sembol işaretten daha karmaşık bir sistemdir hiçbir kelimenin yada sesin işaret ettiği ağaca benzer bir yönü yoktur. Onun içindir ki o dili bilmeyenler o sözcükle, ifade ettiği nesne arasında hiç bir bağlantı kuramaz. 7. Bölüm Bazı Güncel bilgi sorunları; Dünden Bugüne bilgi çerçevesinde yaşanan dönüşüm; Tecrübe bizzat insan eylemlerinin doğrudan sonucu olan naiv bir bilgi biçimidir. Ne var ki yine de bilgi olarak dil vasıtasıyla insan sujesinden kopmuş bir olgudur. Daha önce de belirtildiği üzere yaşantısının tecrübesini, sujeden bağımsız hale getirebilen yegane varlık insanlıktır. Bilginin sujeden bağımsız hale gelebilmesi çok önemli bir noktadır. Çünkü sujeden kopup bir başka yere taşınabilmek, mevcut bilgiyi bir başka sujenin bu bilgiyi alabilmesi demektir. Bu ise insanın sadece kendi bilgisiyle yetinmediği, kendi dışında oluşmuş bilgileri de edinebilmesi ankamına gelmektedir. Gerçekten de insanoğlu başından beri sırf kendi tecrübelerine dayalı bir bilgi ile kalmamış, başkalarının bilgilerini de toplayabilmiştir. Şüphesiz bu insan için büyük bir imkan, önemli bir avantajdır, ne var ki bu avantajların bazı ciddi dezavantajları da vardır, çünkü bundan sonra bazı bilgiler toplanabilecek birileri elindeki bilgileri kendi lehine ve başkalarının aleyhine kulanabilecektir yine antropolojik bir ifadeyle insan kendi bilgisine yabancılaşabilecektir. İlk defa sistematik biçimde Marksist literatürde kulanılan yabancılaşma genelde kişinin kendine ait bir şeye uzak kalmasıyla elinin ermemesi anlamınada gelir. Marks bunu insanın emeğine yabancılaşması; sosyologların, kişinin toplumuna ve kültürüne yabancılaşması olarak kullanıla gelmiştir. Burada yabancılaşmanın temel esprisi kişinin elinin ermemesi, kendine ait birşeyi kontrol edememisidir, mesela emeğe yabancılaşmıştır, çünkü emeğini birileri kulandığı halde sahip çıkamamakta kontrol edememektedir. Yine kültürel yabancılaşmada kişinin kendine ve toplumuna ters düşmekte ama artık kendine sahip olmamaktadır.(s.223) 8. Bölüm Günümüzde Bilginin Dönüşümü Ve Bilinç olayları; Modern kültür işaretsel bir kültürdür. Teknolojiyle birlikte işaretsel bir dil doğmuştur, batı patentini taşımasına rağmen ortak bir dil olarak gözükmektedir. Bilgisayarın ikonaları bu yargının en açık argümanlarıdır. Farenin tıklamasından sonra ekranda görünen kum saati ikonunun herkesçe anlamı bellidir ve "arıyorum bana küçük bir süre tanıyın" anlamı taşımaktadır. Hiç kimse bu kum saatinden daha özel anlamlar çıkartamaz. Halbuki geleneksel kültürde aynı kum saati sonsuzluk üstüne kurulu derin bir zaman felsefesinin sembolüydü şimdi burada ise yalın bir işareten ibarettir. Günümüzde bilgi sistemleri sembolden işaretsele bir dönüşüm gerçekleştiriyor, geleneksel toplumlar modern toplumlara dönüşüyor, bilgisel açıdan yaşadığımız dönüşüm evrensel olmaktan çıkıp küresel olmaya başlıyor. Şüphesiz mevcut zihniyetin bir öğesi olarak bilimsel bilgi arka planda, temsil ettiği zihniyetin algılayışını yansıtmaktadır. Mesela değerlerin bilimsel bir yolla açıklanamadığı geri dönüşlü oalrak da bilimselce açıklanamayan bir şeyin önemsiz olduğu görüşü başından beri açıklamaya çalıştığımız bir zihniyet olgusudur. 19. yüzyılın şartlarında oluşmuş sade bir anlatımla formüle kavuşmuş ve geri dönüşlü olarak tutum ve davranışları belirler hale gelmiştir. İçinde mahsur kalınan bu zihniyetle son zamanlara kadar değer alanını açıklayamayan bir yaklaşımın eksikliği düşünülmemiş aksine bu kalıba sığmayan bu anlamlar dünyasını yadsınmıştır. Ancak bilimsel anlayış günümüzde önemli bir değişim geçirmekte belirgen hale gelen paradigmaya göre hipotetik-dedüktif açıklamanın yanında anlama ve onunla irtibatta bulunan anlam dünyası devreye girmektedir yani bilimsel zihniyette kendi içerisinde değişim ve dönüşüm geçirmektedir. Kitaba içerik yorumum Bilgi olgusunu ve sosyolojisini gayet iyi anlattığını düşünüyorum, akıcı ve anlaşılır bir üsluba sahip kitabın her yönden artsı var çoğu yerde verdiği genel kültür bilgileri olsun geçmişe ve günümüze değinişi olsun pek çok yerden örneklerle anlatması konuyu kolayca kavramayı sağlamıştır. Kitabın içerisinde pek çok ünlü bilim insanlarının teori ve düşüncelerine yer verilmiştir. Bilgi Sosyolojisinin bir çerçevesini çizmeyi ve ilk tartışılan konulardan oluşan bir bütündür. Okurken daha çok bir ders kitabı okuyor gibi hissetim ki bu içeriğinde fazladan bilginin ve bilimsel olgunun olmasındandır, çoğu yerde verilen bilgilere kayıtsız kaldım ne demek istediğini anlamak için bir kaç kere okudum yetmedi sesli okudum ama sonunda anladım, ders kitabı niteliğinde görerek önemli bulduğum yerleri çizdim ve sizlerle paylaştım. Bazı yerleri tekrar tekrar okuyarak bana ne anlatmak istemiş diyerek kendime sordum ve bilmediğim yerleri araştırdım. Bilgi Sosyolojisi kitabını okurken bir çok bilgi edindim. Teşekür ederim bana bu kitabı okumam için ödev veren Nuh AKÇAKAYA hocama ve teşekkür ederim Türkiye'ye böyle nacizane bir kitap kazandıran Mustafa AYDIN hocamıza.
Bilgi Sosyolojisi
Bilgi SosyolojisiMustafa Aydın · Açılım Kitap · 201327 okunma
·
192 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.