Gönderi

Diyorum ya, Ümit Özdağ gibi insanlık adına utanç duyulacak kişiler birer siyasetçidir. Evet. Ama HDP, siyaset yapan bir parti değildir. HDP ilerici-aktivistlerin kendilerini iyi hissetmek için, dünyaya “bakın biz ne kadar iyi, güzel, çağdaş adaletli, insaflı insanlarız” demek için bir araya geldiği bir partidir. Ki bunlar elit insanlardır. Yapacakları sokaklarda protesto eylemi veya bir etkinliktir. Bunun götürülüp mecliste milletvekili imkân ve mekân ve koltuklarda, Kürtler için hayatî değeri olan bu koltuklarda, heder edildiği; konuşma kabiliyeti olmayan insanların mebus yapıldığı, zahiren siyasi görünen bir oluşumdur HDP. HDP’nin başarısızlık sebebi kesinlikle budur. Peki, halk neresinde bu işin? Burada da PKK yani Kürt askeriyesi diyelim, Kürtler adına siyaset iddiasındaki askeriye, tarikatvarî bir şekilde insanları korkuyla kendine bağlamıştır. Yani şehitler, şehitlik damarı vesilesiyle… Örgütlerin tipik davranışıdır: Feda ettirirsin ve insanları kendine bağlarsın. “Bizim partimizdir, bizim için siyaset yapıyorlar” diye oy veriyor insanlar. O ümitle oy veriyor. Başarısızlıkların her zaman bir mazereti vardır: “Türkler izin vermedi,” “Devlet engel oldu” vesaire. Bu mazeretin arkasına saklanıp siyasetsizliği, beceriksizliği sürdürme çabası var. Bunu da hayli estetik bir şekilde yaparlar. Entel dantel edalarla yaparlar. Siyasette entelliğin yeri yoktur. Yani şakacı olursun, şirinlik yaparsın ama bunların hepsi boştur. Bomboştur. Gençleri eğlendirebilirsin. Bunu Devlet Bahçeli de yaptı. Dedi ya bilmem Herkel, bilmem Coni… Daha geniş bir kitleye de ulaştı. Hatta baktı milletin hoşuna gidiyor, tekrar etti o lafları. (...) Bugün 30 milyonluk bir millet, sokakta eylemci seviyesine düşürülmüştür. Bu, yazık bir şeydir. Kürtler muktedir olmalıdır. Ama Kürt haysiyeti yok edilmiştir… Kürdün nesi seviliyor? Bakın etrafınıza… Kürdün mülteci olması, ezilmesi, dövülmesi hoşlarına gidiyor. Polis saldırdı, şuramı kırdı diyerek kırılan yerini gösteriyor Kürt. Türkiye’nin ilerici solcuları da vicdanlarını rahatlatmak için onlara teveccüh gösteriyor. Çünkü içinden geldikleri ve üstünde durdukları imtiyazlı sınıftan kendilerini tebrie etmek ve vicdanlarını rahatlatmak için Kürtlerin mağduriyetine bakmaları gerekiyor. Solculuk, tam olarak budur: Solculuk, yoksulların özlemi değil zenginlerin vicdanıdır. İyi bir şeydir yani, ben kötüdür demiyorum. İşte mazlum Kürt, mağdur Kürt, bu solcular için bir hammaddedir. Onu tüketiyorlar. Bunun üzerinden de iyi insan oluyorlar, aktivist oluyorlar. Bu insanlar demokrat da değildir. Mesela, ben bir Kürt olarak, ya bu siyaset Kürtler için iyi bir siyaset değil, yanlıştır vesaire dediğim zaman “ya bu Kürt’tür, bunun bunları söyleme hakkı var, en azından ona tolerans göstereyim” diye düşünmezler bile. Kürt haysiyeti ayaklar altına alınmış ve Kürtler militanlık seviyesine düşürülmüştür. Bakın, asker olmak varken kendilerine militan diyorlar, gerilla diyorlar. Millet olmak varken halk olmayı seçiyorlar. Bunlar, tenzil-i rütbedir. Kürt, kendi vatanında olmasın, sokaklarda mülteci olsun, göçmen olsun, ezilsin istiyorlar… Bununla iftihar etmeye alışmış Kürt milleti ve “köle ahlâkı” maalesef Kürt toplumu arasında yaygınlaşmış bir şeydir. Onun için her zaman şekva eder Kürtler. Şekvadan başka bir edimi yok çünkü her şeyi açıklıyor. Fakat gerçeklerle yüzleşmesine engeldir bu. Yani işte baskı var, bizi kapatacaklar, şöyle yaptılar böyle yaptılar… İyi peki, senin parti olarak başarılı olup olmadığını nasıl anlayacağız?
Mücahit Bilici
Mücahit Bilici
Kaynak:serbestiyet.com/haberler/roport...
·
206 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.