Gönderi

88 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
Bu kitabı ikinci okuyuşum. Bazı kitaplar ikinci kez okunmalı görüşüne katılmakla beraber ilk okuyuşun çok daha önemli ve etkili olduğunu düşünüyorum. İlk okuyuşumda ilgimi daha çok cezb etmişti. Sanırım o sıralar felsefeyi sevsem de bu tür eserleri çok okumadığım için böyle bir filozofun bu kadar mütevazı bir hayata sahip olduğu ve ömrünün sonuna kadar bunu devam ettirmesi oldukça dikkatimi çektiği için kendimi daha bi vererek okumuştum. Kitapta dikkatimi çeken başka bir husus da Tanrı inancına bu denli sahip olması. Kitapta da stoacılar arasında en çok Tanrı inancına sahip olan filozof olduğundan bahsediliyor. Zaten kitabın her sayfasında buna rastlamak mümkün. Kendisi bir köle olarak dünyaya geliyor. İmparator Domityan, Epiktetos'un sahibini idam edince o da özgür kalıyor ve Roma'da felsefe dersleri vermeye başlıyor fakat MS 93 yılı civarında bütün filozoflar Roma'da yaşamaktan men edilince bugün Bulgaristan'da bulunan Nikopol'e göç etmek zorunda kalıyor. Hayatı boyunca hiç evlenmiyor, oldukça sade bir hayat yaşamayı tercih ediyor. Epiktetos insanın ne geçmişe takılıp kalmasını ne de geleceğe dair endişelerinin olmasını doğru bulmuyor. Ona göre insan içinde bulunduğu "anı" yaşamalı, küçük şeylerle mutlu olmayı öğrenebilmeli, hayatta kendisine verilen rolü iyi oynamalı, sadeceTanrı'ya boyun eğmeli. Her insanın içinde Tanrı'dan bir parça olduğunu, bu hayatta güvende olmak istiyorsak sadece Tanrı'nın varlığına sığınmamız gerektiğinden bahseder. Ölümden korkulmaması, hayatı kabul edenin ölümü de kabul etmesini savunur. Epiktetos'a göre bedene sadece ihtiyacı olanı verilmeli, onun dışındaki bütün lüksler reddedilmeli, elindekiyle kanaat etmeli daha fazlasına talip olmamalı. İnsanın düşüncelerini, arzularını, eylemlerini kontrol edebilmesi gerektiğinden bahseder. Yine ona göre bir şeylerden etkilenip etkilenmemiz yaptığımız davranışlara değil onlara yüklediğimiz anlama bağlıdır. Epiktestos, İslam inancında da olan "Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi bir başkasına yapma." ilkesini savunur. Onun felsefesine göre kimse birbirinden daha üstün ya da aşağı değildir. Kendisini geliştirdiği müddetçe her insanın kıymetli olduğunu düşünür. Ne olursa olsun, her şeyden önce insanın kendisini geliştirmesini, kendini tanımasını ancak bunu yaptığı taktirde toplum içinde değerli olacağını söyler. Aynı zamanda insanın oldukça mütevazi bir hayata sahip olması gerektiğini de savunur. Aslında savunduğu değerlerin birçoğu İslâm'da bizzat olan şeyler. O yüzden kitabı okurken "Ah Epiktetos! Keşke bir de Müslüman olsaydın, tamamdı." :) dediğim çok yer oldu. Böylesi düşüncelere sahip birinin Müslüman olması daha çok anlamlı gelecekti o zaman:) O zaman sevgili Epiktetos'u daha çok sevecektim ama olsun yine de kendisinden öğrenecek çok şeyimiz var. Şimdiden herkese keyifli okumalar diliyorum. "Epiktetos'un felsefesinde sürekli ulaşılmak istenen mertebe zaten tamamen arzudan arınmaktır. Hiçbir şey istemeyen insan özgürdür, huzurludur. Amaç arzu edindiğin şeye kavuşmak değil, hiçbir şey arzulamamak olmalıdır."
Epiktetos - Kendisinin Efendisi Olmayan Hiç Kimse Özgür Değildir
Epiktetos - Kendisinin Efendisi Olmayan Hiç Kimse Özgür DeğildirAslı Perker · Destek Yayınları · 20225,2bin okunma
·
170 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.