"Belki de Nora bu işi cidden beceremiyordu. Yaşamayı."
Herkesin hayatında belki vardır böyle biri:
Neye elini atsa başarabilecek, her şeye yatkın bir becerisi olan ama hiç bir şekilde herhangi bir şeyi sürdüremeyen, bağlanamayan insanlar..
Kısacası yaşayamayan.
Nora böyle biri. Ne hayatında insanları tutabiliyor, ne de üstün başarı gösterdiği herhangi bir işe tutunabiliyor. Bu insanlar için söylenecek basit bir cümle yoktur. Kısa ve öz bir kelimeyle ifade edilebilir ama anlaşılamaz buna rağmen; depresyon.
Bu insanları anlamaya çalışmak çoğu zaman beyhude oluyor. En yakınlarını bile kendilerinden uzaklaştırma potansiyelleri var. Ve hiçte istemedikleri bu durumun sonucuna ulaştıklarında artık daha derini olmayan karanlıklarının dibine ulaşmış oluyorlar..
Nora dibe indiğinde belki benliğinin son çırpınışlarının etkileriyle paralel dünyaların kapısını aralayacak bir kütüphanede buluyor kendini.
Başka seçimler yapmış olsa nasıl bir hayatı olacağını gösteren büyülü bir yolculuğa çıkıyor:
"Pişmanlıklarını telafi etme şansın olsaydı, bazı konularda farklı davranır mıydın?"
Bu girişle neden insanların bu kadar ilgisini çektiğini anlamakta zorlanmadım. İçeriği ne kadar basit olursa olsun pişmanlıktan muzdarip insanların ilgisini cezbedebilecek bir kıvamda. Çünkü herkes bazı kararlarından, adımlarından pişman.. herkes aksi bir seçeneğin doğurabileceği sonuçlara meraklı. Çoğu kişi pişmanlıklarından ötürü yaşadığı zorlukları hakettiği psikolojisinde.
Nora da mutluluğu haketmediğine inanmış:
"Dan'i incittiği için yağmurlu memleketinde
depresif bir hayat yaşayarak cezasını çekmek zorunda olduğunu ve zaten bir şey yapacak iradeye, zihin açıklığına ve lanet olsun, enerjiye sahip olmadığını söyleyen bir depresyon yüzünden."
Seven kesim bundan olsa gerek etkilenmleri. Haklı buluyorum.
Sevmeyen kesimi de haklı buluyorum öte yanda. Bu konu daha derinlikli olabilirdi, böyle basit yüzeysel olmayabilirdi..
Daha derin olmasını söylememe rağmen
pişmanlık üzerine belki olup olabilecek en basit ve yeterli bir cümleye denk geldim. Bazen bir durumu açıklamak için sayfalar dolusu söz yetmez, bazen bir cümle yeter. Bana yetti:
"Bazı pişmanlıkların gerçekle alakası yoktur."
İnsan kendisini suçlamaya yer arıyor. Çoğu zaman en büyük haksızlığı kendine yapıyor çıkarımına götürüyor bizi.
Özellikle sevdiğim bir kısım oldu:
"Öngörmek kolay değil ha?
.
Bizi nelerin mutlu edeceğini.."
Farklı kararlar mutlu etmez, insan kendisine bakışını belki de düzeltmeli..
Katıksız saf mutluluk yoktur, mutluluğun doğasında acı olur.
Daha çok bir film havasındaydı. İzlemek daha keyifli olurdu diye düşünmeden edemedim.
Kitap şişirildiği kadar değil elbet. Ama ben konusunu beğendim. Bu psikolojiyi gerçeğine yakın bir derinlikte sunabilse övme kervanına bende katılacaktım. Ne aşırı öven ne de yeren tarafta, arada durmayı tercih ediyorum bu yüzden.