Gönderi

687 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 14 hours
“Suç ve ceza’yı okuduktan sonra, ilk kez, yeteneğim hakkında bir kuşku duydum. ciddi olarak, bu işten vazgeçme ihtimalini ölçüp tarttım ” Dostoyevski Yeraltından Notlar’dan sonra, uzun süre, yapıtlarının en ünlüsü olan Suç ve Ceza’yı yazar. Suç ve Ceza” 1866 yılında çok önemli toplumsal olayların, moral sarsıntıların yaşandığı bir dönemde yayımlandı. . Suç ve Ceza 1866 yılında yayımlandığı tarihten sonra da dünyanın gündeminden hiç düşmedi. Dostoyevski, “hiç aceleye gelmemesi” gerektiğini düşündüğü “yeni” bir karakter yakalamıştı. Rusya’yı, Rus halkını gözlemleyerek Raskolnikov’u onların içinden çekip almıştı. Öykü, tüm yönleriyle çürüdüğü açıkça görülen geleneksel iyilik algısının toplum tarafından nasıl “göz göre göre” korunduğunu anlatır. Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sı, insanlığa sorduğu can alıcı sorularla güncelliğini hiç yitirmeyen en büyük başyapıtlar arasında. Suç ve Ceza”nın dünyaca ünlü kahramanı Raskolnikov’un adı rastgele konulmuş bir isim değildir. .. Rusça “raskolot” fiili, günlük konuşma dilinde, parçalara ayırmak, anlamına geliyor. Daha ilk sayfalarda, hatta ilk paragraflarında, raskolnikov'un kimliğinin dışsal ve içsel ana çizgilerini, aynı zamanda da yaşamakta olduğu toplumsal ortamın özelliklerini net olarak görüyoruz. Suç ve Ceza romanında öne çıkan, Raskolnikov’un ruh halidir. Bu nedenle bu roman psikolojik bir yapıt olarak bilinir. Raskolnikov sıradan bir suçlu değildir. Suçunu, geliştirdiği düşünce sisteminin, hem kendi gözünde, hem de başkalarının gözünde doğruluğunu kanıtlayabilmek için, kendine özgü toplumsal psikolojik bir deney olarak işler. Bu bakımdan cinayetten çnce ve sonra suçlunun içinde bulunduğu durumun psikolojik çözümlemesi, Raskolnikov’un felsefi teorisinin analiziyle birlikte verilmiştir romanda. Hatırlatma: Raskolnikov, romanda insanlara iyilik etmek için tefeci bir kadını öldürür, paralarını alır. Sonra pişmanlık duyarak polise teslim olur... Bir insan ne kadar iyi ya da ne kadar kötü olabilir? İnsanın bu iki tarafını da bir tek kişide, Raskolnikov’da görebiliriz. Suç ve Ceza birçok yönden tartışmaya açıktır.. Suç işleme eğilimi insanda doğuştan mı vardır. Yoksa insan doğuştan suçsuz mudur ve onu suç işlemeye iten toplumsal koşullar mıdır? Eğer Raskolnikov’un çocukluk yılları biliniyor olsaydı, bu soruların cevabı daha kolay olurdu. Raskolnikov'a göre insan iyilik etmek için kötülük yapabilir. Tefeci kadın nasıl olsa insan bile değildir. Onu ortadan kaldırmanın ve paralarını daha yararlı işlerde kullanmanın daha doğru olacağını düşünür... Bir başkasının yaşamını çalan kişi, kendi canını da tehlikeye atar. Böyle bir anda dikkatsiz davranması, yanlışlık yapması olağandır. Raskolnikov böyle düşünürken, işleyeceği suçun “bir cinayet sayılmayacağı…” sonucuna varır... Suç ve Ceza insanın içinde yatan suç işleme eğilimini ve suçluluk duygusunun uyanmasına sebep olabilir. “Acaba ben de yeri gelirse, ya da zor durumda kalırsam, böyle bir cinayet işler miyim?” diye sorabilir kendi kendine. Sonuç olarak hergün cinayet haberleri içinde yaşıyor insanlar... Dostoyevski çok büyük bir romancıdır. Onu büyük romancı yapan şeyler; İnsanın psikolojik sınırlarını zorlaması; sıradan düşünme yeteneğinin çok ötesine gider. Bunda üstün yeteneğinin yanı sıra, yaşadıklarının da payı vardır. İdam hükmü giymiş ve son anda cezası sürgüne çevrilmiş, bir aydın olarak Sibirya’da ayakları prangalı olarak kürek mahkûmu olmuş, ölümün, eziyetin sınırlarında dolaşmış, her türlü suçlu insanlarla bir arada yaşamıştır Dostoyevski. Kırılmamış, çökmemiş, kendini büyük çalışmalara hazırlamıştır. Dostoyevski’nin romanları ancak onun kendi yaşamından daha ilginç olabilir... Raskolnikov, uzaklara kaçmak ya da saklanmak yerine neden suçu işlediği yere gelir? Cinayet yerine geldiğinde, bu cinayeti gerçekten işleyip işlemediğine inanmak ister gibidir. Cinayeti işledikten sonra uzaklaşıp gidince orada neler olmuştur? Önüne geçilmez bir merakla tüm bunları öğrenmek ister. Yalnız cinayet işlememiş, bir cinayetin nasıl işlenebildiğini de denemiştir... Elbette insanın davranışlarını içinde bulunduğu koşullar belirliyor. Biz şimdilik kısaca olumsuz ve bireysel eğilim artı olumsuz çevre koşulları bir araya geldiğinde suç meydana geliyor diyebiliriz.. Edebiyat insanı anlatır, yaşamı anlatır; insanlar buna göre bir yol çizer; daha güzel bir dünya kurmaya çalışır. Elbette tüm edebiyat yazarları da bir tutulamaz. Örneğin ;genelde Rus sosyalistler Dostoyevski’yi sevmemekle birlikte, Lenin, Tolstoy için “Devrim’in aynası” demiştir... Dostoyevski’ye en yakın Rus yazarının Gorki olduğu söylenebilir; ne tuhaftır, Lenin Gorki'ye çok yakınlık duymuş, onunla kişisel dostluk kurmuştur. Ayrıca Gorki, Tolstoy’un Anna Karenina’sını hiç beğenmemiştir! Neyse biz kaldığımız yerden devam edelim... Dostoyevski bize insanın dünya düzeni, dünya egemenliği ile ilgili işlediği suçlardan söz ediyor. Burada da bir ayrım yapmıyor, genellemede bulunuyor. Gerçekte Dostoyevski çok şeyi belirsiz bırakır. Ya da yazara göre insanlarda birden çok eğilim ortaya çıkar; hangisi ağır basar, hangisi fırsat bulursa, insanın kişiliğine o damgasını vurur. İşte toplumsal etkenler burada kendini gösterir. Gerçek yaşamda insan çelişkili bir varlıktır, bunun en iyi örneğini de Dostoyevski’nin kendi yaşamı ve çalışmaları verir. Dostoyevski’nin romanında çizdiği tablo oldukça karanlıktır. Ama bu karanlık içinde yine de bir ışık vardır. Bu, Raskolnikov’un insanlara gerçekten hizmet etmenin yolunu ve araçlarını bulacak ahlaki güce, cesarete ve kararlılığa sahip olduğuna duyduğumuz inançtır, çünkü Raskolnikov her şeye karşın insandır.. . İnsan dehasının yarattığı en yçüe yapıtlardan biri olan bu romanın son sayfasını da çevirip kapattığımız zaman içimizde aydınlık bir şeyler duymamızın nedeni de bu olsa gerek. “Sözün kısası, tüm büyük insanlar, söyleyecek bir sözü olan çoğunluktaki küçük insanlar bile doğaları gereği az çok suçludurlar.” Keyifle okuyunuz....!
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022159.8k okunma
·
58 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.