Gönderi

ANAHTAR KAYBETTİĞİN YERDE
Son birkaç gündür tam olarak hayatımın neresinde olduğumu düşünüyorum, zihnimde kıpırdadıkça beni içine çeken bir bataklık varmış gibi hissediyorum. Sanki biri baltanın arka tarafıyla başıma vuruyor şekillendirmek için. Bütün bu karmaşık ruh halinde bir tek soru yükseliyor içimden: “Beni ne mutlu eder, ne mutlu ediyor?” Bu yaşa gelene kadar yaptıklarımın ne kadarını kendim için yaptım, buradaki “Kendim” in bencilik içermediğini söylemeliyim. Ne kadarını kendim için, ne kadarını sevdiklerimden, ya da dahil olduğum gruplardan onay ve kabul görmek için yaptım. Takdir almak için. “Tamam işte, sen harikasın” “Bunu ancak sen yapabilirdin” “Aferin” “Sen değerlisin” “Seni seviyorum” “Güzel olmuş” Biri bana bunların hangisini gerçekten ben olduğum için söyledi, ya da hiç söyledi mi? Bu sorular gelip dikildi aklımın ortasına. Sonra daha da derinleşti kendimle olan sohbetim, kavgam. Sonra neyi fark ettim biliyor musunuz? Hepimiz eksik bir şeyi arıyoruz hayatta, onaylanma, kabul görme, aitlik hissetme, sevilme, takdir edilme liste bu şekilde uzayıp gidiyor ama bunları çevremizdeki insanlarda arıyoruz sürekli, biri bize, az önceki onay cümlelerini demedikçe tamamlanmış hissetmiyoruz. Duymak istediklerimiz için, ihtiyacımız olan sevgiyi alabilmek için, saçımızın okşanması ya da çok iyi hissettiren ten temasına ulaşmak için asıl benliğimizi bir yana bırakıp bizden beklenen kimliklere, rollere uygun minik heykeller yontuyoruz ruhumuzdan, ödün veriyoruz, uzlaşıyoruz, sever gibi yapıyoruz çünkü karşı tarafı memnun ettiğimiz sürece ihtiyacımız karşılanıyor. Oysa başkalarının sevgisini, ilgisini, onayını elde etmek için harcadığımız çabayı kendimizi sevmek için, değerli olduğumuzu, eşsiz olduğumuzu iliklerimize kadar hissetmek için göstermeliyiz. “Ben” olmak için başkasına ihtiyacımız yok bir araya gelip daha görkemli bir “Biz” olmak için ihtiyacımız var başka insanlara, kendini seversen , kendine güvenirsen , zihnini sınırlamazsan, anın keyfini çıkartmak yerine geçmiş pişmanlıklar ve gelecek kaygıları ile kendini hırpalamazsan, içindeki ışığın dışarı yansımasına izin verirsen, onların isteklerinden oluşan dizi dizi kaplara göre şekil alan bir sıvı değil gerçekten kendin olursun ve sen olduğun için sevilirsin, sen olduğun için takdir edilirsin. Üstündeki rol ve statü denilen deli gömleklerinden dolayı değil. Bir başkasının beklentilerini değil kendi isteklerini öğren, hayattan ne beklediğini keşfet, seni ne mutlu eder sorusunun cevabı "Dünya barışı ve açlığın bitmesi" gibi basmakalıp bir cümle olamaz. Hayallerini ara hedeflerini oluştur bunun için ihtiyaç duyduğun her şey dışarıda değil senin içinde. Unutma kendini zincirleyip kilitlere vuran da sensin o kilitleri açacak anahtarlara sahip olan da. Unutma ve bunları aynanın karşısına geçerek kendine yüksek sesle söyle, o kadar yüksek olsun ki kulakların iyice duysun, kalbin her zerresine kadar hissedip özümsesin, “Hayatımın hiçbir döneminde ”Kurban” değildim. “Kendime acımaktan vazgeçiyorum” Yaşadıklarımın her biri beni olduğum kişi yapmak için yaşandı. Şimdi direksiyona geç ve hayatının kontrolünü eline al çünkü bunu senden başka hiç kimse yapmayacak. Anahtar kaybettiğin yerde seni bekliyor. Unutma bu koca evrende senin bir eşin daha yok, ve her insan kendi sanatının eseridir. Bu son söylediklerimi de benimle birlikte yüksek sesle tekrarla lütfen, sonra aynaya bak ve kendine gülümse 😊 Aç hadi ruhundaki cennetin kapısını, Sadece kanatlı olmaz melekler, Aklın karışırsa yanlış yerlere gitme, Anahtar da sensin kilit de... Mehmet Ali SEYYİDOĞLU
··1 quotes·
44 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.