Ne yazsa okurum dediğiniz yazarlar vardır ya hani Mehmet Fırat Pürselim benim için o kategoride. Korku temalı kitaplar bana uzak ama Kumsalda hevesle okumak istediklerimdendi. Beni bekleyenlerden korksam bile keyifle okuyacağıma emindim, nitekim de öyle oldu. Karanlık bir gecede, sahilde, ateş başında buluşan gençler ile başlıyor kitap. Korku hikayeleri anlatıyorlar bizler dinliyoruz. Korkuyu anlatmak, dinlemek aslında varoluşu canlı tutuyor. Bence canlıların ortak tepkisi "savaş yada kaç" tepkisini körüklüyor. Belki de bundan dolayı seviyoruz korku hikayelerini. Dinlemekten, okumaktan kendini alıkoyamıyor insan. Cinli perili hikayeler, mistik olaylarla dolu sayfalarda heyecanla, yer yer korkudan nefesim kesilircesine dolaşmak keyifliydi. Tekin olmayan gizemli bir dünyadaydım. Beş hikaye var ama içlerinde ayrı ayrı küçük korku hikayeleri de yer alıyor. Bu biçimiyle daha doğal bir anlatım yakalamış yazar. Okuyucusu o kumsala oturtup dinletmeyi ustalıkla başarmış. Tüm ana hikayeler ise zincirleme bir kurgu ile birbirine bağlantılı. Bu sayade ritim hiç düşmüyor, bir solukta bitiyor. Fularlı kadın ve Esra'nın yatılı okul macerası oldukça içimi ürpertenlerdendi. Akıl Parası öğretileri ile en sevdiğimdi. Korku hikayeleri diyoruz ama her bir öykü korkunun ardında barındırdığı ayrıntılar ile de ayrı bir kıymetli. Peri hikayesinde ergen dünyasını tanımaya dair çok güzel noktalar vardı. Dilek Mektubu insanın inanma ihtiyacına okkalı bir göndermeydi. Akıl Parası hikayesinde ebeveynlerin gelenekçi tutumu uğruna, kardeş ilişkilerini sekteye uğratması tespiti yerindeydi. Kargaların Teyzesi yaşamın ritmine, bize öğrettiklerine kulak vermemiz gerektiğinin hoş bir vurgusuydu. Kimi kitaplar asla pişman etmez, benim gibi korkarak okusanız bile. Mutlaka okuyun dediklerime bir kitap daha ekleyelim.

KumsaldaMehmet Fırat Pürselim · İthaki Yayınları · 202349 okunma

·

49 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Tuğba Yıldırım