Selamünaleyküm
Sabahattin Ali'nin bu kitabını hep merak ediyordum. Özellikle de lisedeki din kültürü öğretmenimin bu kitabı şiddetle tavsiye etmesi bendeki merakı hep arttırmıştı.O gün bugündür hep okumak istiyordum. Bi tık da bu kitabın bu kadar çok okunup beğenilmesinin küçük bir payı vardı.
Kitap, ilkin gayet güzel ilerliyorken kitabın ortalarına doğru devreye giren bir mektupla beraber hayal kırıklığına uğradım.
Çünkü bir kitap ne kadar popüler olursa olsun, ne kadar sevilirse sevilirsin içindeki gayr-i ahlaki sahneler benim o kitaptan soğumama sebep oluyor. Olması gerekenin de bu olduğunu düşünüyorum. "Aman canım, alt tarafı bir roman ne olacak yani." diyenleriniz olabilir fakat her ne kadar alt tarafı bir roman olsa da bunu doğru bulmuyorum. O yüzden kitabı yarıda bırakmayı çok kere düşünsem de ne olursa olsun sonuna kadar okumam gerektiğine zor da olsa karar verdim. Kitaptan pek de istifade edemeyeceğimi düşünsem de son sayfalara doğru biraz da olsa etkilenmeye başladığımı fark ettim. Raif Bey'in ölmeden önceki o son halleri, insanlardan tamamen uzaklaşması, kimseyi sevip güvenememesi, yaptığı işlerin ona hiçbir zaman mutluluk vermemesi, bir makine gibi çalışıp evden işe, işten eve gitmesi, bunun dışında bir sosyal hayatının olmaması,etrafındaki insanlar tarafından değer görülmemesi ve buna artık aldırış etmeyişinin ve bu denli içe kapanık olmasının sebebini öğrenmiş olmam sanırım beni etkileyen kısımdı. Yer yer yazarın vermek istediği birkaç mesajını dikkate değer gördüm. Onun dışında anlamını bilmediğimiz kelimelerin anlamına dipnot kısmında yer vermesi de beğendiğim bir diğer özellikti. Bunun haricinde "muhakkak okunmalı" gözüyle bakmıyorum. Aynı hissiyatı "1984" ve "Fahrenheit 452" kitaplarını okurken de almıştım( yanlış hatırlamıyorsam ya bu iki kitapta da ya da sadece birinde buna benzer şeyler vardı). Nedense çok popüler olan kitapları çok severek okuyamıyorum. Böyle kitapların içinde muhakkak bu tarz şeyler oluyor. Bir Müslüman'ın bu tarz kitapları okuyup her ne kadar kurgusu güzel olsa da "Çok beğendim, şiddetle tavsiye ediyorum." söylemlerini çok da doğru bulmuyorum. Hatta bazıları sadece zaman kaybı bile olabiliyor. O yüzden kitap okurken çok okunan bir kitap olmasına değil bize faydasını dokunacağını düşündüğümüz kitapları okumak gerekiyor. Ama bu her zaman pek mümkün olmayabiliyor. Çünkü insan bazen sadece "zevk almak" için de okumak ister. Okudukça karakterlerin hayatlarından, yaşananlardan kendinden bir şeyler bulur. Bazen bir insandan alamayacağınız şeyleri okuduğunuz kitaplardan alırsınız. Kendinizi ifade etmekte yetersiz kaldığınız zamanlarda imdadınıza bazı kitaplar yetişir. "Tam da içinde bulunduğum ruh halini yani beni anlatıyor." dersiniz. Ve okuduğunuz böylesi kitapların artık hayatınızda bir yeri olur. Kısacası demek istediğim bu tarz kitaplar da yok değil. Bazen de "okunmalı" ya da "okunmamalı" kanısına varmak için o kitabı okumak zorundasınız.Kitapla ilgili yazdıklarım tamamen şahsi düşüncelerim olduğu için bazı yerlerde katılmamanız gayet normal sonuçta aynı kitap herkeste aynı etkiyi uyandırmıyor. Kitapta anlamı bilinmeyen kelimeleri de aşağıya yorum olarak bırakıyorum.
NOT: Kitap "Yapı Kredi Yayınların"ın. Böyle banka yayınlarının kitaplarını okumamak gerekiyor. Ben kütüphaneden ödünç aldığım için okudum, yoksa satın almazdım.