Gönderi

"Çarşaf-ı şerif'li Yarim"
(kendi kalemimden) Şu kurs dönüşlerini o kadar seviyordu ki, evdeki yaramazı biran önce kucağına alıp  yumuşak tüylerinde ellerinin gezinmesini özlemişti. Kapıyı açar açmaz üzerinden bir şey zıplayıp kaçtığını fark etti. İnşallah bu zıplayarak kaçan şey kedisi boncuk olmaması için dua etti içinden. Koridorda küçük kız kardeşi elinde kırmızı pastel boyasıyla belirdi, ablasını karşısında görünce pastel boyasının bulunduğu  elini arkasında saklamaya çalıştı ama ne yazıkki fark edilmişti. İçinden şehadet getirmeye başladı çünkü birazdan ablası onu cennete yolculayacaktı. Olayın şokunu atlatan Medine tehtitvari bakışlarla küçük kız kardeşinin üzerine yürümeye başladı. _ kaçanın boncuk olmadığını söyle! Küçük kız bu sefer ablasından severek dinlediği duaları onu bu kaos ortamından kurtarsın diye içinden tekrarlıyordu. Medine olayın etkisinden çıkarak kapıya yöneldi döndüğünde bu cimcimenin icabına bakardı. Onların evinin bahçesini karış karış aradıktan sonra burda olmadığına emin oldu. Bahçeden çıkıp mahalledeki diğer evlerin bahçelerine uzaktan göz gezdirdi. Sonra durup gözlerini kapayıp etraftaki sesleri dinlemeye başladı. Kedi sesleri geliyordu ama hiç biri boncuğa benzemiyordu. İyice odaklandı ve bu sefer zayıfta olsa işitmişti. Sesin geldiği yere yöneldi burası annesinin amcasıgillerin bahçeleriydi ve boncuk bir ağaca çıkmış inemiyordu. Ağacın yanına gidip ellerini uzattı. Zavallı hayvanı ne hallere getirmişti kardeşi. Her yeri kırmızı kalemle boyanmış, bu halini görünce üzüldü onun için. Çünkü sokaktan mutlu olması için eve almıştı. Korku dolu gözlerle bakıyordu zavallı kedi, Medine ne yaptıysada ikna edemedi kedisini. Uzun zamandır kursta olduğu içinde boncuk onu tanıyamıyordu. Birden arkadan bir erkek sesi duymasıyla genç kız irkildi. -Ne arıyorsunuz burda? Bu da kimdi hesap soruyordu dolaylı yoldan burası onlarında bahçeleri sayılırdı. -Size ne beyefendi! Gidin kendi bahçenizdeki insanlara hesap sorun. Arkadan gülme sesi gelince Medine iyice sinir olmuştu, hızla arkasını dönüp karşısında duran adama baktı. Güneş yüzünün yarısını kapattığı için kim olduğunu anlayamıyordu, siması hiçte yabancı değildi ama. _ Gülünecek bir şey olduğunu zannettiren nedir size? Medine çok sinirlenmişti kurstan yeni gelmesine rağmen dinlenememişti bir de üstüne sinirlerini zıplatan bir gülüşe şahit olmuştu. Ömer  bahçelerinde bulunan çarşaf-ı şerif içindeki genç hanımı  gördüğünde kim olduğunu anlayamamıştı ama yüzüne bakınca bunun küçük Medine olduğunu anlamak zor olmamıştı, çünkü sağ kaşının üstünde bir yara izi vardı ve buna sebep olan ömerdi. Fakat fark ettiği başka bir şey daha vardı o da karşısında duran küçük Medinesi değil, çarşaf-ı şerif giyecek kadar büyüyen genç hanım Medinesi  olduğuydu. -  Estağfirullah, çekerek bakışlarını yere indirdi, artık ona destursuz bakamazdı. -  Kaç yaşındasın?  Dedi birden Ömer, nerden çıkmıştı bu soru, iyice sinirlendirecekti çarşaflı yarini. Medine duyduğu bu soru karşısında şaşırsamı yoksa burda yabancı bir erkekle konuştuğu için kendine kızsamı bilemedi. - Size ne beyefendi, ne yapacaksınız yaşı mı? Ömer o an bi tebessüm etti, Medinesi hiç değişmemişti yine inatçı, yine açık sözlü ve cesurdu. -  Sadece sana ne kadar geç kaldığımı bilmek istemiştim dedi. Medine duydukları karşısında hem şaşkın hem de hüzünlüydü. Artık karşısında ki genç adamın kim olduğunu biliyordu. Küçüklük hatıralarının Ömer abisiydi, genç kızlık hayallerinin ise Ömeriydi. - Estağfirullah, çekti Medine gözünden  bir damla yaş düşerken. Artık ona destursuz bakamazdı. -  Siz kaç yaşındasınız bayım? Dedi hüzünlü bir tebessüm eşliğinde. Ömer Medinesinin ağladığını titreyen ses tonunundan anlamıştı, tanımıştı onu yari. - Sen  benim elimi tuttğun zaman, ben senin istediğin yaşta olurum çarşaflı yarim dedi.
·
88 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.