Bu bakış açısı içinde, âçrçcn teriminin etimolojik anlamın-
dansa kullanımındaki kastını araştırmak bana daha yerin-
de görünüyor. Kendi başına alındığında “ilke” kelimesi öyle
aman aman ilginç anlam taşımıyor. âpxıÎ kelimesinin anlamı,
Thales’in metafizik düşüncesinin ışığında değil, daha kolayca
Thales’in bu kavramla yaptığı şeye bakarak aydınlığa kavuşur.
Thales’in bu kavramla yaptığı şey son derece basittir: Gör-
düğümüz doğa fenomenlerinin uçsuz bucaksız çeşitliliğini,
doğaya içsel olan ve birleyici/üniter bir açıklamayla yapılan-
dırmaya çabalar. Doğanın işleyişini yalın terimlerle kavra-
maya çalışır. Kendini böyle sunan Thales’in programı, bili-
min programından başka bir şey değildir. Thales tarafından
önerilen özel açıklama (“Her şey sudur”) kabataslak ve safça
bir açıklama olması da bu programı ilk kez ortaya atmanın
güçlüğünü ve onu hayata geçirmek üzere ilk girişimin son
derece ilkel karakterini yansıtır.
Thales suyun ve okyanusun temel önemi fikrini belki mi-
tolojiden aldı. Daha önce de söylediğim gibi, Thales zihnin-
de Arz’ı bir okyanusun üstünde yüzen bir disk gibi canlandı-
rır. Bu imge muhtemelen, antik dünyada yaygın olan, han-
gi istikamete gidilirse gidilsin sonunda daima denize (bütün
batık toprakları saran “Okyanus-nehre”) varılacağı fikriyle
ilişkili ve Mezopotamya kökenli bir imgedir, ikinci bölümde
atıf yaptığımız Enuma Elish’te evren, tanrı Apsu’nun suları-
nın sıvı kaos’undan doğmuştur.
Bakınız, aşağıda Speiser’m [1964] edebî çevirisinden alın-
mış Tekvîn’in başlangıcı:
Tanrı göğü ve yeri yaratmak üzere zuhur ettiğinde, dün-
ya şekilsiz bir uzamdı, denizler karanlıkla kaplıydı, felâket
bir rüzgâr denizleri yalıyordu. Tanrı “Işık olsun" dedi ve
ışık oldu.
llyada'da, tanrıların babası yine Okyanus’tur. Bu fikir, in-
sanlığın Hint-Avrupa ve Amerika gruplarına ayrılmasından
öncelere ait çok kadim bir fikir bile olabilir. Şöyle ki, Nava-
jo Amerikan yerlilerinin yaratılış efsanesinin ilk dizesi [Wit-
herspoon, 1977]:
BİR, “Her Yerdeki Su” adıyla anılır.
O hâlde Thales her şeyin sudan türediği fikrini mito-
lojiden veya Bâbil’e seyahatlerinden almış olabilir. Ama,
onun suyun rolüne dair yorumu mistik veya dinî değildir.
Thales’in “su”yu, bildiğimiz sudur. Onun ilk açıklama giri-
şimi ne denli naif olursa olsun, doğmakta olan bu natüra-
list metodolojinin etkililiği ve mitolojiyle araya mesafe koy-
ma konusunda daha baştan bir fikir verir. Sözgelimi, Arz’ın
suyun üstünde yüzdüğü şurada çarpan dalgalarla hareket et-
mesinden kaynaklandığı fikri Thales’e atfedilir.
Bütün bunlar safdil şeylerdir ve bir yığın teorik problem-
le doludur (Nasıl olur da Arz suda yüzer?), ama onlarda şim-
diden, Anaksimandros’un muhteşem natüralist açıklamala-
rının tohumları bulunur.