Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"... Seni asla bırakmam!"
Veda... Son görüşmemizin üzerinden tam bir yıl geçmiş sevgili. Zamanı durduramıyorum ve aleyhime işlemeye devam ediyor. Seni son gördüğüm gündü. Gözlerinin içine son kez bakabildiğim gündü. Seni son kez öpebildiğim, sana son kez sarılabildiğim gündü. Önceki gün bir doğum günündeydin sanırım. O gün attığın fotoğraf hala duruyor. Telefonu biraz çarpraz tutarak poz vermişsin ve çok güzel gülümsüyorsun. Cesaretimi toparlayabildiğim zamanlar açıp bakabiliyorum fotoğraflarına, yeni bir fotoğrafını görürsem eğer onu da saklıyorum. Seninle olduğum günlerdeki sıradan bir günmüş gibi uyandım yani mutlu, huzurlu ve aşık bir şekilde. Eminim ki sabah uyandığımızda birbirimize "günaydın❤" mesajını atmışızdır :). Hatırlıyor musun bilmiyorum. Birbirimizin hayatına girdikten sonra bir gecenin çok ilerleyen saatlerinde sana "<3" şeklinde mesaj atmıştım. İlk zamanlar kalbi böyle atardık birbirimize. Ertesi gün senin masanda buluştuğumuzda benim geç uyuduğumu  söylemiştin, ben de sana "geç uyumadım, gece uyandığımda telefonu elime alıp mesaj attım ve tekrar uyudum" demiştim. Sen biraz şaşırmıştın. Mesajlarımızı göremiyorum sevgili keşke görebilsem. Bir kısmının zamanında görüntüsünü alabilmiştim ama burayı o kadar çok kullandık ki hepsinin görüntüsünü almak imkansız. Zaten telefondan girince ilk mesajlara ulaşmak imkansızdı. Yeni bir bilgisayar almıştım 8 Ekim'de. Tarih tanıdık geldi mi sevgili? Sen gittikten 1 ay sonra sana doğrudan ilk kez yazmıştım ya hani 5 Ekim'de ve sen görmene rağmen hemen cevaplamak istemediğini söylemiştin. Sonra 7 Ekim'e kadar 2 3 mesaj atıp beni bırakmıştın. Ben ısrarla senden vazgeçmeyeceğimi ve senin döndüğün gün sana "...kendine baktığından daha iyi bakacağım🌹" yazmıştım son olarak. Senden ayrı geçen günleri saymaya devam ediyorum. Kendime bir konsept oluşturmuştum zamanla. Bir şeyin fotoğrafını paylaşıyorum, üstüne gün yazıyorum bir kelebek ve bir gül -fanusun içindeki bir gül- resmi ekliyorum, bazen üzerine bir söz, şiirlerden bir kısım ekliyorum, bazen bir şarkı paylaşıyorum. Aslında direkt olarak bendeki seni paylaşıyorum. 300 güne yaklaştık. Yaklaşık olarak ilk 200 gün eğer bir şeyler için umut edebiliyorsam bir şiir ya da söz yazıyordum ama eğer umut edemiyorsam boş bir fotoğrafın üzerine kaç gün olduğunu yazıp paylaşıyordum. Son 100 gündür ise çok az paylaşım yaptım. Ve bu sefer en çok stres olduğum, en çok daraldığım, bunaldığım günlerde paylaşım yapıyorum. Senin, benim bu paylaşımlarından büyük ihtimalle haberin vardır. Oradaki bütün detaylar sensin. Sana atamıyorum ama atabilseydim sen bütün detayları görürdün, anlardın değil mi sevgili? Çünkü insanlar basit detayları bile anlamıyor, her paylaşımda yazdığım sayı artmasına rağmen onu bile anlamayanlar var. Hani ben arkadaşlarla buluştuktan sonraki gün sen bana aylar sonra ilk kez mesaj atmıştın ya işte o güne kadar 80 küsür gün geçmişti ve ben bu sefer yeniden gün saymaya başlamıştım. O günkü paylaşımımda "#1" yazıyordu. Çok mutluydum, ve bunun mutlu günlerin başlangıcı olduğunu düşündüğüm için yeniden saymaya başlamıştım. Bu sefer mutluluktandı sevgili mutluluktan... O günleri de unutamıyorum. Bu paragrafın sonuna bir söz bırakacağım, senin buraya yazmış olduğun bir söz. İşte tam öyleydi biliyor musun sevgili. Tam da senin yazdığın gibiydi. Her gün buraya gelip sana olan aşkımın acısını yaşarken gelip mutlu etmiştin beni... ************************* Kelebek1 Mutluluk bir kelebek gibidir Kovalarsan hep elinden kaçar Ama sessizce oturursan üzerine konabilir -Kebelekhanim 2 Haziran 2022 10.40 ************************* Önce babamın yanına gidip arabayı aldım. Seninle vedalaşacağımı söyledim, çok normal karşıladı, evden çıkarken annemin de normal karşılaması gibi. Biliyorlardı seni ne kadar çok sevdiğimi. Hiç unutmam bir cuma günüydü, 20 Mayıs 2022. O gün akşam 8'de maç vardı ama ben koşa koşa seninle yürümek için evden çıkmıştım. Annem yemek yemeyecek misin diye sormuştu, gelince yerim demiştim. Normalde hiç evlere uğramadan direkt servisten aynı yerde inip yürürdük seninle ama o gün ilk kez sen bana mesaj atarak "yürüyelim" demiştin. Servisten inip binaya girdiğimde telefonumda "gitme", "söyleyemedim, gitme, yürüyelim" şeklinde mesaj vardı. Güzel denk gelmiş ki o gün ayakkabılarım ıslanmıştı ve çantam çok ağırdı. Hem çantamı bıraktım hem ayakkabılarımı değiştirip, aileme seninle yürüyeceğimi haber verdikten sonra çıktım evden. Sen arkadaşına uğrayacağını ve biraz beklemem gerektiğini söyledin... Her şey o kadar net şekilde aklımda ki sevgili başka bir zamanın anısını anlatmaya başladım. Duramıyorum. Sesine hasret kaldığım için anlattıkça anlatasım geliyor. Belki okursan diye sana da hatırlatmak istiyorum. Dediğim gibi senin yanında susamıyorum. Sen yavaş yavaş hazırlanıyordun. O sırada ben de çarşıya vardım ve hızlı şekilde bizim için arabada yiyebileceğimiz tatlı arıyordum. Önce waffle aramaya başladım. Yol boyu hem park yeri hem de tatlı alabileceğim bir yer arıyordum. Sorduğum hiçbir yerde yoktu. Zaten çok da yere soramadım çünkü o nitelikte bir yer yaşadığımız yerde pek yoktu. Belki şu an vardır ve sen, bensiz yiyorsundur sevgili. Bilmiyorum. Son yere geldim ve orada olma ihtimali vardı, görevli kişi meyveleri kontrol etmem gerekli dedi. Tek çeşit meyve kalmıştı ve o şekilde de olmazdı. Pekii o zaman ne alabilirim diye sordum. Bana bir tatlıyı övdüler. Isıtılan ve yanında dondurma olan bir tatlı. Ben de paket şeklinde alacağımı ve yarım saat kadar dayanıp dayanamayacağını sordum. En sonunda bir sana bir de bana olacak şekilde iki paket servisi şeklinde aldım. Arabaya koydum. Az ilerisindeki markete gidip bize su aldım. Arabaya geçtim ve oturdum. Hafiften yağmur yağıyordu. Hatırlar mısın sevgili hani bir cumartesi günü, 11 Haziran 2022, senin evinde sarılıp tuttuğumuz takımın seçimini izlemiştik. Vedalaşacağımız gün de arabada seni beklerken yeni yönetimin ilk genel kurulunu izliyordum. Sen bana "10 dakikaya geliyorum" diye mesaj attıktan 18 dakika sonra "çıktım, geliyorum" şeklinde mesaj atmıştın. En az 10 dakika da gelmen sürmüştür. Sevgili, eğer bulustuğum insanlara soracak olursan buluşmalara geciktiğimi, onları beklettiğimi söyleyeceklerdir sana ama sen beni hiç beklemedin, seni hiç bekletmedim. Her zaman hazır olmam gereken vakitten önce olmam gereken yerdeydim. Keşke hep bu şekilde bekleyebilseydim sevgili seni keşke... Camı tıklattın, arabaya bindin. HOŞ GELDİN SEVGİLİM, İYİ Kİ GELDİN❤. Bizim yerimize gittik. Sana henüz dokunmadım. Tatlılarımızı yemeye başladık. Marlenka. En sevdiğin tatlı olduğunu ve benim bunu nereden bildiğimi sormuştun. Aslında denk geldi, vedaya yakışır bir denk gelişti. Bu tatlıyı önerdiklerini ve o şekilde aldığımı söyledim. O tatlı benim de en sevdiğim tatlı sevgili, hayatımda bir kez ve son kez yedim ama benim en sevdiğim tatlı oldu o günden sonra. En sevdiğin sayıyı, rengi, meyveyi... biliyorum. En sevdiklerini ne zaman, nerede öğrendiğimi hatırlıyorum. Mesela en sevdiğin sayıyı benim sıramda öğrenmiştim ve ikimizinde aynıydı. Başka bir zaman en sevdiklerini anlatırım -ayrıca benim de en sevdiklerim oluyor çünkü sen neyi seviyorsan ben de onu çok seviyorum-. Bir yandan konuşuyoruz, bir yandan da tabii ki arkada şarkılarımız çalıyor. Ben tatlımı bitirdim. Ve başladım seni darlamaya. 5 gündür sarılamıyordum, öpemiyordum. Çok özlemiştim. Bu sefer gece değildi ve dışarıda da insanlar vardı. İlk denememde sen, tatlı yediğini söylemiştin. Tatlını bitirmeni beklemeye başladım. Bu sefer bir kez daha denedim. Bu seferde insanların olduğunu söyledin. Ben bunu dinlemedim biraz daha sarılmaya çalıştım. Çünkü biliyorsun ki sevgili konu sen olunca benim çekindiğim tek şey yine sensin. Konu sen olunca senden başka hiçbir şeyden çekinmiyorum, korkmuyorum. Ama hep olduğu gibi seni dinledim yine, benim için zor da olsa sarılmaktan vazgeçtim. Arabanın yönünü değiştirmek istedin, biraz zor anlaştık ama sonunda başardık. Senin işlerin vardı, biraz hızlı olmalıydık. Akşam uçuşun vardı ve yepyeni bir heyecan, çok şirin, çok tatlı bir şey seni bekliyor olacaktı. Konu vedaya geldi. Senin karşında sanki yarın yine buluşacakmışız havasında olan birisi oturuyordu; benim karşımda ise yeni heyecanı için heyecanlı ama bir yandan da o gün onun için çok değerli olan kişiye vedaya etmeye çalışan bir güzellik oturuyordu. Sen ne kadar ciddi olmaya çalışıp, moda girmeye çalışsanda ben öyle değildim. Vedalaştığımızın farkında değildim. Vedaları sevmeyen, belki de beceremeyen iki kişinin hikayesi bu. Ama yine de sen beni ikna edip konuşmaya başladın ben tabii ki de kabul etmedim böyle bir şeyi, bugün edemediğim gibi o gün de edemedim sevgili. Senin konuşman bittikten sonra. "Evleneceğiz değil mi" diye sordum. Senin bütün ciddiyetin kaybolmuştu. Yüzündeki hüzün, tatlı bir utangaç gülüşe dönüşmüştü. Evet dedin. Sana evlilik teklifi ettirdim ve sonra da kabul ettim teklifini. Şu an bile yüzüm güldü inanmazsın :)). Artık gitme vaktiydi, kuaföre gitmen gerekiyordu, küçük şey ve ailesine de bir şeyler alacaktın. Yola çıkacaktık. Yine tedbirliydin. Sola dönmem gerekirken çok az daha da olsa beraber vakit geçirelim diye sağa döndüm. Sürprizleri severim sevgili. Özellikle sana sürpriz yapmayı çok seviyordum. Gülümsemeni görmek her şeye bedel... Seni dere kenarına götürmek istiyordum. Ama sana bundan bahsetmedim. Dere için dönmem gereken yolun yanına geldiğimizde durup biraz daha vaktinin olup olmadığını sordum. Hızlı olman gerektiğini söyleyince maalesef düz devam etmek zorunda kaldık. Ama sana dere kenarına gidelim mi dememiştim. Gittiğimiz yerin sürpriz olmasını istiyordum. Sana bunu belli bir süre sonra söylediğimde "keşke söyleseydin, kesin gelirdim" demiştin. Bunu duyduktan sonra pişman olmuştum keşke "dere kenarı" olduğunu belirtseydim diye. Önce simit alacaktın ve biz de oranın önünde vedalaşacaktık. Oraya geldik. Artık biraz daha ciddiydim. Durmuştuk ve el ele tutuşuyorduk sevgili. Kafamı yerden kaldıramıyordum artık. Gözlerim yaşarmaya başlamıştı. Ellerini sımsıkı tutuyordum. Çok önemli bir veda konuşması geçmedi aramızda. Bana bir kitap verdin, içinde bir veda notu olan ve kendini çizdiğin bir resim olan. Güzel sevgilim onlara her şeyden çok fazla değer veriyorum. Ne isterdim biliyor musun, beraber evlendiğimizde onları çerçeveletip evimizin güzel köşelerine koymayı... Çok dua ettim ama olmadı, çok üzgünüm. Ve arabadan indin... Son kez ellerini tuttum ve gittin. Son kez o kahverengi gözlere baktım - senden sonra en sevdiğim renk kahverenginin bir tonu oldu sevgili, çünkü gördüğüm en güzel gözler kahverenginin olağanüstü güzellikteki bir tonuydu.- Sen gözden kaybolunca yola çıktım. Az ileride -okulun yanındaki lastikçinin önünde- tekrar durdum. Vedaya yakışır bir şarkı açtım, döngüye aldım. Eve gidene kadar onu dinledim. Arabayı park ettim. Şarkı bir yandan hala çalmaya devam ediyordu. Arkaya baktım ve yediğimiz tatlıların poşetleri, çöpleri duruyordu önce oraya daldım. Sonra içtiğin su kalmıştı ve sularımız karışmıştı. O suları eve götürmüştüm sevgili. O iki şişe suyu günlerce birer yudum alarak tüketmiştim. Kitabın içini açtım, bir resim ve bir yazı vardı. Önce uzun uzun resmi izledim sonra dayanamayıp yazıyı okudum. Evet bir veda niteliğindeydi ama içinde "aşk ve umut" vardı sevgili. Yazdığın şiiri görüyorsun. Yazdığın yazıdan bir kaç parça da aşağıya yazacağım. Kitabı ve suları alarak eve çıktım. Annem neler yaptığımızı sordu, sıradan bir vedaymış gibi anlattım ama öyle değildi. Odama geçtim, yazdığın yazıyı tekrar tekrar okudum, çizdiğin resmi uzun uzun izledim. Sonra mesaj attım neler yaptığını sormak için. Benden veda konuşmasını yakmamı istemiştin. Sana söylediğim tek yalanı orada söyledim. Yakacağımı ya da atacağımı söyledim. Ama ne yaktım ne de attım sevgili. Gözüm gibi bakıyorum hatırana. Bana "ben sana daha fazlasını yazarım" demiştin ikna etmek için. Bana veda edemeyeceğini söylemiştin. "Gözlerinin yaşardığını gördüm ya seni asla bırakmam." demiştin sevgili, neden bıraktın beni neden? Seni son kez gördüğüm gündü. Ama İstanbul'da buluşacaktık. Seni son kez gördüm ama o gün bunun farkında değildim. Keşke o günlere dönüş olsa sevgilim. Çok özel değil en özel şeyi kaybettim ben, perişan oldum. Tek bir gidişinle bütün ruhum çöktü... Yaklaşık 2-3 saat oldu yine. Burada güneş doğmaya başladı. Bahçedeki banktan yazdım bütün anılarımızı. Bu bank bugüne kadar sana yazdığım çoğu yazımda eşlik etti bana. Zaman zaman oturdum, zaman zaman ayakta dolanarak yazdım. Tam önümde de güvenlik kamerası var. Çoğu yazma sürecindeki hallerim kayıtlı aslında. Bugüne kadar güvenlikler kameradan beni gördüklerinde neler hissettiler, saatlerce benim bir şeyler yazdığımı gördüklerinde ne düşündüler bilmiyorum ama keşke sen görebilseydin, izleyebilseydin çırpınışımı, aşkımı haykırışımı... Son olarak, ben sana hiçbir zaman veda edemem sevgili. Nefesim yetene kadar yaşatacağım seni içimde, gözlerim kapanana kadar bu aşk benimle kalacak. Senden çok uzakta sana çok aşık birisi var bunu unutma. Resminin arkasına yazdığın gibi sevgili, belki bir gün yine... 🌹🦋❤
Kebelekin Markoviči

Kebelekin Markoviči

@milinkovicv
·
07 Eylül 2022 17:32
Sevgili
"Kapıdayım sevgili Kalbimi sana sakladım Kimsesiz,sahipsiz Kabul buyur aşk ile..." 06.22 -Kelebeğim🦋❤
·
106 görüntüleme
Kebelekin Markoviči okurunun profil resmi
"Yolumuz ne zaman kesişir bilmiyorum ama hep bekleyeceğim yine kalbimi bulman için." "Hayatımın ilklerini yaşadım seninle." "Ne olursa olsun her daim yanında olacağımı unutma." "Her koşulda arkadaşın, ailen, öğretmenin ve sevgilin olarak kalacağım..." "Beni böyle özel hissettirdiğin için teşekkür ederim..." 💔🥀
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.